İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alındığı 19 Mart'ta başlayan ve siyasetçinin tutuklanmasıyla birlikte Türkiye genelinde kitlesel olarak büyüyen protestolar, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda da bir numaralı konu başlıklarından biriydi.
Muhalefet temsilcileri kürsüde İmamoğlu'na destek mesajlarını iletirken CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, geçen ay kurucularından biri olduğu Gelecek Partisi'nden ayrılarak iktidar saflarına geçen Serap Yazıcı'ya seslendi.

Türkiye'de adı konmamış bir olağanüstü hal (OHAL) uygulandığını, seyahat özgürlüğünün, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının kısıtlandığını savunan Emir, Yazıcı'ya hitaben şunları kayda geçirdi:
- "RTÜK yasal sınırlarını aşıyor, basın özgürlüğü tamamen bitirilmiş durumda, bir ön sansür uygulanıyor, açıkça, net ve yazılı bir şekilde uygulanıyor ve bu koşullar altında Anayasa'mız çiğneniyor, çiğnenmektedir.
- Ben sadece kendisinin sessizliğini şu sözlerle gündeme getirmek ve varsa sözü, duymak isterim, Aliya İzzetbegoviç diyor ki: 'Bütün bunlar bittiğinde düşmanlarımızın sözlerini değil dostlarımızın sessizliklerini hatırlayacağız.' Yani burada sessiz kalarak...
- Anayasa’nın bu kadar ayaklar altına alındığı, Türkiye'nin fiilen OHAL koşullarına getirildiği bir düzende sessiz kalma hakkınız yoktur Hocam; çıkın ilminizi anlatın veya sessiz kalın, siz bilirsiniz."
Bu sözlerin ardından gelişen polemik, tutanaklara şöyle yansıdı:
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Sayın Başkanım, öncelikle bu imkânı verdiğiniz için teşekkür ederim. Tabii, değerli meslektaşım Sayın Murat Emir'e de bana bu zemini yarattığı için teşekkürlerimi ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
- Ben yaklaşık yirmi beş yıl üniversitelerde ders verdim, pek çok eserim var, yayın yaptım. Aktif siyasete katılıncaya kadar bir akademisyen olarak daima hukukun üstünlüğünü, demokrasi değerlerini ve insan haklarını savundum.
- Yaklaşık beş yıldan beri aktif siyasetin içindeyim, iki yıldan beri de bu Mecliste bir milletvekili olarak görev yapıyorum.
- Herhâlde vicdanı olan herkes bu kürsüden bir siyasetçi olarak savunduğum görüşlerin de aynen akademisyenlik yıllarımda olduğu gibi hukukun üstünlüğüne, demokrasi değerlerine ve insan haklarından yana olduğuna şehadet edecektir.
- Benim görüşlerimde hiçbir değişiklik olmadı ve görüşlerim bu istikamette olduğu hâlde Sayın Cumhurbaşkanımızın daveti üzerine, kendisinin Türkiye'de birtakım sorunların çözümü için bilgimden istifade etmek üzere davetleri neticesinde bir muhakeme sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisine üye oldum ama ne yazık ki sizin mensubu olduğunuz partinin Genel Başkanı derhâl hakkımda birtakım karalamalara ve iftiralara girişti, önce kendisine gidip Cumhuriyet Halk Partisine üye olmak için ricada bulunduğum gibi gerçekle bağdaşması mümkün olmayan sözler söyledi. Ben sosyal medya hesabımdan gereken cevabı verdim.
- Gerçekler ortada, ben hiçbir partiye üye olmak için gidip yalvarmadım, yakarmadım ama burada muhalefet sıralarındayken...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Hocam, bir saniye, mikrofon açılacak efendim.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - Lütfen dinleyin, sözümü kesmeyin, sonra siz de konuşursunuz.
BAŞKAN - Hocam, meramınızı güzel bir şekilde anlattınız. Sataşmadan iki dakika veriyorum grup başkan vekillerimize
de...
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - Lütfen, hiç olmazsa tamamlamam için müsaade edin Sayın Başkanım.
MURAT EMİR (Ankara) - Hocama bir ayrıcalık yapalım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Genel kanaat böyle mi? Peki, buyurun Hocam, bir dakika daha söz veriyorum.
'ŞU ANA KADAR ÖZELLİKLE SESSİZ KALMAYI TERCİH ETTİM'
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Emir.
- Ben bugüne kadar görev yaptığım bütün komisyonlarda ve Genel Kurulda içtenlikle bütün yurttaşların haklarını aynı dürüstlük ve samimiyetle savundum.
- Bundan sonra da öyle olacağından hiçbirinizin zerrece şüphesi olmasın ama şu ana kadar özellikle sessiz kalmayı tercih ettim çünkü kimlerin kışkırttığını bilmediğim çok ciddi bir trol çetesi, sosyal medya hesaplarından ciddi hakaretlerde bulundular ve bunlardan 175'i dava açmaya değer görüldü, avukatlarım tarafından dava açıldı.
- Ben herhangi bir kutuplaşmanın tarafı olmak istemiyorum. Sadece ve sadece insan haklarını, demokrasi değerlerini ve hukukun üstünlüğünü savunmak için hukukçu oldum, anayasa hukukçusu oldum ve burada görev yapıyorum.
- Zerrece şüpheniz olmasın, alacağım her görevi bu istikamette yerine getireceğim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkanım...
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan...
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Çeteciler dışarıdayken çocuklar içeride, ona bir cevabınız olmadı.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Murat Bey'in güncel olaylarla ilgili yorumuna cevap vermemiş oldunuz, biz onu merak ediyorduk.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu ne hazımsızlık ya, bu ne hazımsızlık!
BAŞKAN - Yalnız Sayın Emir, Akbaşoğlu güzel bir değerlendirme yaptı.
MURAT EMİR (Ankara) - Öncelikle şunu ifade etmeliyim: Ben çok dikkatli konuştum, hepsi tutanakta. Bir defa Sayın Hocamızın AKP'ye geçmesiyle ilgili en ufak bir yorum yapmadım, o benim işim değil, bu bir.
- İkincisi, kendisine 'dostlarımız' sözüyle hitap ederek de kendisi ve ilminden yararlanma isteğimizi ifade ederek de tutumumuzu açıkça ortaya koydum Hocam yani hiç orada bir şey yok. Ama sizden şunu beklerdik Hocam: Buradaki sessizliğiniz olmaz yani bir yerde farklı, bir yerde sessiz olmaz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ne yani CHP'yi mi savunacak?
MURAT EMİR (Devamla) - Bakın, Anayasa ayaklar altına alınıyor; toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı Anayasa 34, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 11'inci maddesi ayaklar altına alınıyor. Ha bunların içerisinde birileri var mı?
- Varsa var, yoksa yok ama idarenin böyle bir hakkı "Kamu düzenini sağlayacağım." diyerek, kamu düzenini bahane ederek yasaklayamayacağını siz benden iyi biliyorsunuz, sizin bildiğinizi de hepimiz biliyoruz ama gelin bunu söyleyin.
- Burada idare, valilikler, İçişleri Bakanlığı haddini aşmıştır, yasaları yanlış uygulamaktadır, Anayasa'yı çiğnemektedir ve de biz Anayasa Mahkemesine gittiğimizde bu hakkımızı alacağız ama iki yıl sonra alacağız.
- Bunu söyleyin, burada sessiz kalmanızı yadırgıyorum. Sizi okumuş, önemsemiş birisi olarak önemsiyorum.
- Bakın, bir vali diyor ki: 'İstanbul'a giriş-çıkışları sınırladım; bakacağım, beğenirsem
içeri alacağım, beğenmezsem içeri almayacağım.' Buna söyleyecek bir sözünüz yok mu Sayın Hocam? 'Basın hürdür.' diyor değil mi Anayasa'mız, RTÜK Başkanı diyor ki: 'Yok artık, düzen değişti; ben bakacağım, ben bakacağım, öyle siz sokaktaki görüntüleri yayınlarsanız bir günde üç ceza kesip kapatacağım sizi.' diyor. Bu ne demek Sayın Hocam? Buna sessiz kalmanıza isyan ediyoruz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Genel Başkanın diyor "Gelir gelmez kapatacağız." diye ya!
BAŞKAN - Sayın Özdağ, buyurun.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, sizin Genel Başkanınız tehdit ediyor.
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Gazeteciler içeriye alınıyor, ona ne diyeceksiniz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya bütün basını tehdit etmiyor mu Özgür özel? Basını, esnafı hepsini tehdit ediyor, boykot yapıyor. Ne olacak?"