8 kişiden biri çatışmanın ortasında: Dünya savaş meydanına döndü
Tüm dünyanın gözleri Ortadoğu ve Ukrayna’da olsa da esasında şiddet ve savaş dünyanın başka yerlerinde de yüzünü gösteriyor. İşte dünyanın savaş alanına döndüğünü gösteren bir çatışma listesi…
Dünya giderek daha tehlikeli bir yer haline geliyor. Son dönemde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da dillendirdiği “Üçüncü dünya savaşı yakın” sözü geliyor. Peki gerçekten öyle mi?
Her yıl dünyanın küresel yokoluşa ne kadar yaklaştığını gösteren “Kıyamet Saati”nin son değerlendirmeleri bunun gerçekten de doğru olabileceğini gösteriyor. Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir panel, saatin gece yarısına, yani kıyamete 89 saniyesinin kaldığını söylüyor. Bu da bugüne kadar yıkıma en yakın olduğumuz tarih.
Sebepler de hepimizin son dönemde çok sık duyduğu şeyler: Nükleer savaş riski, iklim değişikliği, pandemiler, dezenformasyon, yeni teknolojiler…
Dünyanın kontrolden çıktığını ve insanlığın buna karşı elinden çok fazla bir şey gelmediğinin en açık göstergeleri de son Los Angeles orman yangınları, Sahel’deki kuraklık ve ebola gibi ölümcüllüğü yüksek bulaşıcı hastalıkların daha da yaygınlaşması oldu.
HER SEKİZ İNSANDAN BİRİ ÇATIŞMALARIN ORTASINDA
Kâr amacı gütmeyen bağımsız bir kuruluş olan Acled (Silahlı Çatışma Konumu & Olay Verileri) dünyanın dört bir yanındaki şiddetli çatışmaların izini takip ederek bilgi topluyor. Kuruluşa göre son beş yılda dünya genelindeki çatışmaların sayısı iki katına çıktı. Ayrıca dünya genelinde sekiz insandan biri çatışmaların ortasında kalmış durumda.
İsrail-Filistin ve Rusya-Ukrayna gibi savaşlar medyanın ilgisini çekse de şu anda Sudan ve Kongo gibi başka yerlerindeki savaşlar, Afganistan ve Tibet’teki gibi büyük insan hakları ihlalleri, Haiti ve Kolombiya’daki çete savaşları, Yemen ve Somali’deki kıtlık ve Nikaragua, Belarus ve Sırbistan’daki siyasi baskı yeterince konuşulmuyor, unutuluyor ya da görmezden geliniyor.
İşte dünyada şu anda devam eden savaşların bir listesi…
KONGO-RUANDA
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne bağlı Goma kenti, isyancı M23 grubu tarafından işgal edildikten sonra Kongo’nun doğu sınırında büyük çatışmalar patlak verdi. Birleşmiş Milletler (BM), Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame’yi M23’ü silahlandırıp yönlendirmekle ve sınıra asker göndermekle suçluyor. Ancak Kagame bu iddiaları kabul etmiyor.
Genel olarak fakir bir bölge olsa da burası Batı’da talebin yüksek olduğu koltan gibi metal cevherleriyle zengin bir yer. Çatışmalar sırasında binlerce kişi evini terk etmek zorunda kaldı.
Bu ani kriz, BM Güvenlik Konseyi’nde acil toplantıya neden oldu. O toplantıda İngiltere ve Fransa Ruanda’nın tavrını kınamış, ABD ise Kongo’yu desteklediğini söylemişti. Ancak Avrupa Birliği geçen yıl Ruanda ile stratejik cevher anlaşması yaptı. Oysa bu cevherlerin bir kısmının Kongo'ya ait olduğu biliniyor.
MYANMAR
Geçen yıl bu Asya ülkesinde silahlı gruplar cuntaya karşı ciddi bir şekilde ayaklandı. Cunta 2021 yılında Nobel barış ödülü sahibi Ang San Su Çi’nin seçilmiş hükümetini yerinden ederek yönetimi ele geçirmişti. Cuntanın ayaklanmaya cevabı İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün “yakıp yıkma taktikleri” olarak nitelendirdiği bir yöntem oldu. Uygulanan yöntemler arasında sivil-savaşçı ayrımı gözetmeden cinayet, tecavüz, işkence gibi savaş suçları kategorisinde yer alabilecek eylemler var.
BM, Myanmar’ın “serbest düşüş”te olduğunu söylüyor: Bu yıl 20 milyon Myanmarlının yardıma muhtaç halde olması bekleniyor ancak insani yardım yolları tıkalı olduğu için yardımlar bölgeye yeterince ulaşamıyor. Su Çi dahil 21 bin siyasi mahkum hala gözetim merkezlerinde tutulurken, Arakanlı Müslümanlar da hedef alınmaya devam ediyor.
Savaşın büyümesine neden olan şeylerin başında Myanmar’ın komşularının cuntaya karşı etkili yaptırımlarda bulunmaması ve Çin’in bölgedeki insan hakları ihlaline göz yumması geliyor. Ayrıca Rusya da cunta yönetimine silah tedarik ediyor. Batı’nın uyguladığı yaptırımlar ise daha çok gösteriş amaçlı. Bu da generallerin konumlarını meşru kıldıracak adımlar atmasına olanak tanıyor. Örneğin bu yıl bölgedeki seçim yapılması planlanıyor.
HAİTİ
Batı’daki en fakir ülke olan Haiti “yönetimsizlik”le öne çıkıyor. ABD öncülüğündeki uluslararası müdahale bile bölgedeki istikrarı uzun vadede korumayı başaramadı.
Haiti 1915’ten 1934’e kadar ABD’nin işgali altındaydı. Washington’un son büyük müdahalesinde dönemin ABD Başkanı Bill Clinton bölgeye 20 bin asker yollamıştı. Birçok BM misyonu da Haiti’de bulundu. Ancak o zamandan bu zamana ilerleme kaydedilemedi.
Haiti’nin son büyük kaosu ise 2021’de seçilmiş son devlet başkanı Jovenel Moïse’nin suikasta uğraması oldu. O zamandan beri çeteler ülkeyi ele geçirmiş durumda. İnsan kaçırmaların ve şiddetin hakim olduğu ülke için analistler artık “batık devlet” ifadesini kullanıyor.
Ülkeye en son dışarıdan gelen müdahale Kenyalı birlikler öncülüğünde çok uluslu güvenlik misyonu gönderilmesi planı oldu. Ancak henüz bir ilerleme kaydedilmiş sayılmaz. Geçen yıl Haiti’de 5300’den fazla insan öldürülürken, 700 bin kişi de evini terk etmek zorunda kaldı. Yaklaşık beş milyon insanın (nüfusun yarısı ediyor) yiyecek sıkıntısı yaşadığı belirtiliyor.
ETİYOPYA-SOMALİ
2018’de Abiy Ahmed’in iktidara gelmesiyle Etiyopya’nın “aç çocukların uluslararası yardım beklediği” zamanlar geride kaldı.
Abiy’in Tigray’a düzenlediği ve 2022 kasımında ateşkesle sonuçlanan askeri operasyonun hesabı henüz sorulmadı. Oysa o zamanlar her iki tarafın da, ama özellikle Etiyopya hükümeti ve müttefiki Eritre’nin işlediği insanlık suçları büyük göç dalgasına yol açmıştı.
Raporlara göre bu insan hakları ihlalleri sürüyor. Abiy’in iktidarı döneminde internetin kapatılması ve medya sansürü gibi birçok adım atıldı. Ayrıca Etiyopya’nın komşusu Somali’yle Somaliland yüzünden arası bozuk durumda. Gerçi bu anlaşmazlıkta Türkiye’nin girişimleriyle büyük ilerlemeler kaydedildi.
Şimdi asıl endişe yaratan bölge, muhaliflerin tutuklandığı, silahlı grupların boy gösterdiği Amhara.
İRAN
İran yönetimi geçen yıl en önemli müttefiki Suriye’yi kaybetti, Lübnan ve Filistin’de İsrail’den büyük darbe aldı. Ülke dış sorunlarla olduğu kadar iç sorunlarla da karşı karşıya: Sayıları giderek artan gençler hükümetin baskıcı yapısına karşı gelmeye başlıyor.
Son 15 yılda İran üç büyük isyana sahne oldu. Ortadoğu analistlerinin merak ettiği soru bir sonraki isyanın ne zaman olacağı. Yoksa yeni bir isyan başlamadan önce İsrail-İran arasında bir savaş görülebilir mi?
SURİYE-TÜRKİYE
Suriye’de Beşar Esad’ın düşmesiyle iktidara geçmişte El Kaide bağlantısı olan Heyet Tahrir El Şam’ın lideri Ahmed El Şara geldi. Şara göreve gelir gelmez eski parlamentonun yerini yeni yasama konseyi aldı ve tüm silahlı gruplardan yeni ulusal orduya katılmaları istendi.
Suriye’nin yeniden normal bir ülke olması açısından bu adımlar olumlu görünebilir. Ancak Şara demokratik seçimlerin üç ila dört yıl sonra yapılacağını söylüyor. O zamana kadar birçok şey yanlış gidebilir.
ABD, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri Esad’ın düşüşünü olumlu karşılasa da yaptırımları kaldırma ve Suriye’ye fon sağlama gibi konularda çok hızlı adım attıkları söylenemez. BM’ye göre yaklaşık 6,7 milyon Suriyelinin acil yardıma ihtiyacı var.
Ayrıca Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK uzantılı YPG ile hala çatışma halinde.
SUDAN
Medya yorumcuları Sudan’da meydana gelen olayları “unutulmuş bir savaş” olarak niteliyor. Ancak İngiliz gazetesi The Guardian şöyle yazıyor: “Gerçek bundan çok daha beter. Bu unutulmuş bir savaş değil. Görmezden gelinen bir savaş.”
Ülkenin fiili yönetimi ile paramiliter bir güç olan Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki savaşta milyonlarca kişi evini terk etmek zorunda kaldı, yüz binlerce kişi ise açlıkla karşı karşıya. Ayrıca RSF, Arap olmayanların yaşadığı Darfur’un batısındaki yeni bir soykırım gerçekleştirmekle suçlanıyor.
Uluslararası toplumun Sudan’ı ihmali bu yıl bir son bulabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han, Darfur’daki savaş suçlarıyla bağlantılı kişilerin tutuklanması için talepte bulundu.
Bir bakıma tarihin tekerrür ettiği söylenebilir. 2003’te de Darfur, RSF’in atası olan Cancavid güçlerinin işlediği soykırımın ve savaş suçlarının adresi olmuştu.
AFGANİSTAN-PAKİSTAN
Amerika’nın 2021’de Afganistan’ı terk etmesi, Taliban’ın ülkedeki kadınlara ağır kısıtlamalar uyguladığı bir dönemin başlangıcı oldu. Uluslararası Ceza Mahkemesi geçen hafta bu konuda bir adım atarak Taliban liderleri Heybetullah Ahundzade ve Abdülhakim Hakkani hakkında tutuklama emri çıkarılmasını istedi.
Ancak Taliban’ın bu yılki sınavı bununla da sınırlı değil: Fakirlik ve IŞİD’in Horasan kolunun yüzünü daha çok göstermesi de Taliban için bir sorun teşkil ediyor.
Ayrıca Afganistan ve Pakistan arasındaki tansiyon da yükselmiş durumda. Analistler 2024’te yükselen tansiyonda Beluci ayrılıkçıların ve Pakistan Talibanı’nın karıştığı şiddet olaylarının payının yüksek olduğunu söylüyor.
YEMEN
Yemen dünyanın insani yardıma en muhtaç olduğu ülkelerin başında geliyor. Hatta Sudan’daki insani krize rağmen hala ilk sırada bile olabilir. Ancak İsrail ve Hamas arasında 7 Ekim 2023’te başlayan savaştan bu yana Husilerin İsrail’i hedef alan saldırıları, dikkatlerin Yemen’deki insani krizden Husi tehlikesine sapmasına neden oldu.
Husilerin İsrail’in yanı sıra Kızıldeniz’de İsrail’e doğru gittiğini düşündüğü gemileri de hedef alması ABD ve İngiltere öncülüğünde Yemen’in bombalanmasına bile neden oldu.
Gazze’de ateşkes sağlandığından beri Husiler, Kızıldeniz’de çok daha sakin. Ancak Yemen’deki 150 bin insanın öldüğü, 18 milyonun açlıkla karşı karşıya geldiği iç savaş hala sürüyor.
MEKSİKA-ABD
Meksika’nın kendi iç sorunlarına bir de ABD Başkanı Donald Trump’ın Meksika sınırına asker yığması eklendi. Ayrıca Trump’ın Meksika Körfezi’ni Amerika Körfezi olarak değiştirme hamlesi de Meksika’nın başını ağrıtan başka bir konu.
Trump’ın göçmen karşıtı “Meksika’da Kalın” politikası, Meksika’nın istikrarsızlığını daha da artırabilir. Trump gelene kadar Meksika’nın yeni seçilmiş başkanı Claudia Sheinbaum’un en büyük sorunu suç çeteleriydi.