Almanya’da yeni dönem: Türkler seçim sonrası endişeli
Almanya bugün sandık başına gitti. Yoğun katılımın yaşandığı seçimde yaklaşık 1 milyon Türkiye kökenli Alman vatandaşı da tercihlerini sandıklara taşıdı. Türkler arasında özellikle Almanya’da son yıllarda güç kazanan aşırı sağın etkilerinden duyulan endişe dikkati çekti.
Almanya, Federal Meclis üyelerini seçmek üzere sandığa gitti. 60 milyonu aşkın seçmenin oy kullandığı seçimlerde yaklaşık 1 milyon Türkiye kökenli Alman vatandaşı iradesini kullandı. Seçimlere ilişkin yapılan değerlendirmelerde ise aşırı sağın yükselmesinden duyulan endişeler dile getirildi.
Ekonomi uzmanı İsmail Akpınar’ın araştırmasına göre seçim sonuçları ve partilerin oy oranları şu şekilde gerçekleşti:
Hristiyan Birlik Partisi (CDU/CSU) yüzde 29, Almanya İçin Alternatif Parti (AfD) yüzde 19,6, Yeşiller yüzde 13,3, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 16, Sol Parti Die Linke yüzde 8,5, BSW yüzde 4,7, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 4,9, diğer partiler yüzde 3,9.
Bu sonuçlara göre, koalisyon hükümeti kurulacak. CDU/CSU ile SPD arasında görüşmeler öne çıkarken; eğer SPD lideri Scholz çekilirse, hükümetin CDU/CSU, Yeşiller ve Sol Parti’nin katılımıyla üçlü koalisyon şeklinde kurulması da söz konusu olabilecek.
“EN ÖNEMLİ KONU ÇİFTE VATANDAŞLIK MESELESİ”
Almanya Türk Toplumu (TGD) Eş Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu, seçim sonuçlarının siyasi dengeleri değiştirdiğine işaret ederek şöyle konuştu:
- "Yıllardır Almanya’yı yöneten partiler artık yüzde 30’ların ve yüzde 20’lerin altında kalmaya başladı. Sağ partiler ise oylarını yüzde 20 ve üzerine çıkarma başarısı gösteriyor. Bu seçimde Türkiye’den gelip Alman vatandaşların katılımında yoğunluk gözlemlendi ve katılım oranı yüzde 84’e kadar ulaştı. Hükümet CDU/CSU ile SPD arasında kurulabilir, ancak taraflardan birinin çekilmesi durumunda üçlü koalisyon gündeme gelebilir.
- Göçmen topluluklar açısından en önemli konulardan biri de çifte vatandaşlık meselesi. Sosyal Demokrat Parti ile kurulacak hükümette çifte vatandaşlığın devam edeceği düşünülse de mevcut yasanın geri alınması yönündeki endişeler söz konusu."
"KULLANILMAYAN HER OY AFD GİBİ PARTİLERE GÜÇ KAZANDIRIYOR"
Nürnberg Metropol Toplumu eski Başkanı Bülent Bayraktar da Nürnberg’te büyüdüğünü, akademik eğitimini tamamladığını ve 30 yıldır iş insanı olarak şehrin ekonomisine katkıda bulunduğunu anlatarak, şunları söyledi:
"Yeni vatandaşlık yasası sayesinde bu yıl Alman vatandaşlığına geçtim. Bugün büyük bir heyecanla iki oyumu da kullandım. Geçmiş seçimlerde her 5 Türkiye kökenliden sadece 1'i oy kullanıyordu. Kullanılmayan her oy aşırı sağcı AfD gibi partilere güç kazandırıyor. Göçmenler Almanya'ya zenginlik ve çeşitlilik katıyor. Albrecht Dürer Lisesi’nden Bavyera Başbakanı Dr. Markus Söder de mezun oldu ve Albrecht Dürer’in ailesi Macaristan’dan göç etti."
ALICE WEIDEL KİMDİR?
Aşırı sağcı AfD seçimden ikinci sırada çıktı. AfD'nin "güçlü kadını" olarak da nitelendirilen ve partinin başbakan adayı Alice Weidel, özellikle göçmen karşıtı söylemiyle dikkat çekiyor.
Almanya'da son yıllarda "aşırı sağ popülizmin yüzü" olarak görülen 46 yaşındaki Alice Weidel, 1979’da Güterloh kentinde doğdu.
AfD kurulduktan 8 ay sonra Ekim 2013’te partiye üye olan Weidel, 2017'deki genel seçimlerde ilk kez federal milletvekili oldu.
Weidel 2017'den beri AfD Meclis Grubu eş başkanlığını, 2022'den bu yana da Tino Chrupalla ile partinin eş başkanlığını yürütüyor.
Partisinin ilk başbakan adayı olan Weidel, Bayreuth Üniversitesi’nde ekonomi ve işletme eğitimi gördü, çeşitli büyük şirketler için çalıştı, doktorasını da Çin emeklilik sisteminin geleceği üzerinde yazdı.
DEDESİNİN HİTLER İLE OLAN BAĞLANTILARI
Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’i örnek alan Weidel'in dedesi Hans Weidel'in Nazi Almanyası'nda Schutzstaffel (SS) adı verilen paramiliter oluşumun üyesi olduğu ve Hitler döneminde askeri yargıç olarak görev yaptığı ortaya çıktı.
Öte yandan, Weidel dedesiyle hiçbir teması olmadığını ve geçmişi hakkında hiçbir şey bilmediğini ifade etti.
Weidel, 9 Ocak'ta, ABD'li iş insanı Elon Musk'ın sahibi olduğu X sosyal medya platformu üzerinden canlı yayın yapmış ve buradaki açıklamaları eleştirileri oklarının hedefi olmuştu.
KENDİSİ EŞCİNSEL AMA PARTİSİ LGBT KARŞITI
Weidel, Sri Lankalı film yapımcısı Sarah Bossard ile ilişki yaşıyor ve hem Almanya'da hem de İsviçre'de evi bulunuyor.
AfD, eşcinsel evliliklere ve eşcinsel çiftler için evlat edinme haklarına karşı çıkmak da dahil olmak üzere muhafazakar görüşleriyle bilinmesine rağmen Weidel, Bossard ile iki evlatlık çocuk yetiştiriyor.
Geleneksel aile değerlerini savunmasıyla bilinen AfD'nin adayı olan Weidel'in özel hayatının partinin değerleriyle çatıştığına ilişkin tartışmalar sık sık gündeme gelse de Alman siyasetçi herhangi bir çatışma olmadığını savunuyor.
RUSYA'YA YAPTIRIMLARI ELEŞTİRİYOR
Almanya'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarını eleştiren Weidel, bu yaptırımların ne Rusya'ya ne de Ukrayna'ya fayda sağlamadığını sadece ülke ekonomisine zarar verdiğini öne sürüyor.
Weidel, Ukrayna'da devam eden savaşın "Almanya'yı ilgilendirmediğini" belirterek ülkenin Ukrayna ile Rusya arasındaki "toprak anlaşmazlıklarına" müdahale etmemesi ve "taraf tutmaktan kaçınması" gerektiğine inanıyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sona erdirecek olası barış müzakerelerinin "önemli olduğunu" ifade eden Weidel, ABD Başkanı Donald Trump'ın barış görüşmelerini kolaylaştırma çabalarını destekliyor.