Çanakkale Savaşları ile adını dünyaya duyurdu
Mustafa Kemal, 1915’teki savaşlarda İtilaf Devletleri’nin durdurulmasında gösterdiği başarı nedeniyle dünya tarihi sahnesine çıktı ve “Anafartalar Kahramanı” olarak anılmaya başlandı.
TAHSİN DOĞAN/NEFES
İngiltere ve Fransa, Çarlık Rusyası’na yardım için 6 gemilik filoyla 19 Şubat 1915’te Çanakkale Boğazı’nı geçme girişimi başlatınca Mustafa Kemal’e komutasındaki 57. Alayla Gelibolu yarımadasının güneyindeki Maydos’a (Eceabat)’a gitmesi emredildi.
18 Mart’ta düşman donanması genel saldırıya geçmiş ama geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu kez de 25 Nisan’da karaya 70 bin kişilik bir kuvvet çıkarmışlardı. Onlar Arıburnu’ndan Conkbayırı’na doğru ilerlerken Mustafa Kemal emir beklemeden harekete geçti.
57. Alayı düşman birliklerinin sağ koluna yöneltip şu tarihi emri verdi: “Size ben taarruzu emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum.”
ALMAN GENERALLER İLE HİÇ ANLAŞAMADI
Alay bu anlayış içinde ölüme atıldı ve Conkbayırı tepesi elde tutularak Arıburnu çevresinde güçlü bir savunma çemberi oluşturuldu. Ama düşman donanmasının ateşi altında kalan Türk birlikleri ağır kayıplar veriyordu. Bunun üzerine cephe üç bölgeye ayrılarak Mustafa Kemal kuzey bölgesinin komutanlığına getirildi.
1 Haziran 1915’te albaylığa yükseltildi. 6 tümenden oluşan Anafartalar Grubu Komutanlığı görevi verildi. İngilizler’in 10 Ağustos’ta başlattığı saldırıyı Mustafa Kemal’in idaresindeki birlikler Conkbayırı’nda durdurdu. Bu başarısı nedeniyle artık “Anafartalar Kahramanı” olarak anılmaya başlanan Mustafa Kemal, Grup Komutanlığı üzerinde kalmak koşuluyla 16. Kolordu komutanlığına atandı.
Ama üstü olan Alman general Liman von Sanders ile anlaşmazlığa düşünce görevinden istifa etti. 10 Aralık’ta İstanbul’a döndü. Özel işleri için gittiği Sofya’da iken Çanakkale’den Edirne’ye dönmekte olan 16. Kolordu’nun komutanlığı görevini üstlenmesi emrini aldı.
Mustafa Kemal, komutanlığına atandığı 16. Kolordu, Van Gölü’nün güney-batısında görevlendirildiği için 27 Mart’ta Diyarbakır’a gitti.
1 Nisan 1916’da generalliğe yükseltildi. Karargahını Silvan’da kurup Muş ve Bitlis’in Ruslardan geri alınmasını sağladı. Bir ara 2. Ordu komutan vekilliğini üstlendi, arkasından bu göreve asaleten atandı.
Türk birliklerine Alman komutanlar atanmasına öteden beri karşı olduğu için Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mareşal Falkenhayn’ın görevden alınmasını istedi.
Ancak Genelkurmaya gönderdiği rapordan olumlu sonuç alamayınca istifa ederek İstanbul’a döndü.
VAHDETTİN İLE ALMANYA GEZİSİ
Bu sırada Enver Paşa’nın, Almanya’ya gönderilecek Veliaht Vahdettin Efendi’ye eşlik etmesi teklifini kabul etti.
Böylece 15 Aralık 1917’de başlayıp 4 Ocak 1918’e kadar süren gezi boyunca her ikisi de birbirlerini yakından tanımak olanağı buldu.
İstanbul’a döndükten sonra yeniden böbreklerinden rahatsızlanınca tedavi için Viyana’ya gönderildi (25 Mayıs 1918). Karlsbad’ta 1-27 Temmuz arasında tedavi gördü.
Sultan Reşat’ın ölümü üzerine tahta çıkan Vahdettin’in yaverinin çağrısı ile 4 Ağustos’ta İstanbul’a döndü, yeniden 7. Ordu komutanlığına atandı.
Ordu yönettim, savaş kazandım ama bir kadını yönetemiyorum
Mustafa Kemal Paşa, annesinin ölümünden sadece 12 gün sonra 29 Ocak 1923’te hayatını Latife Hanım ile birleştirdi. İzmir’in tanınmış ailelerinden Uşakizadeler’den olan Latife Hanım, Üsküdar Amerikan Kız Lisesinde okumuş, Paris’te Sarbonne Üniversitesi’nde hukuk eğitimi görmüş, Londra’da dil öğrenimine de devam etmişti.
Büyük taarruzun hemen öncesinde 17 Haziran 1922’de İzmir’e dönmüştü. Zafer sonrası İzmir’e gelen Mustafa Kemal uygun bir karargah ararken, kendisiyle görüşme şansı bulan Latife Hanım O’nu Göztepe’deki köşklerine davet etti. O dönemde köşkte Mustafa Kemal’in adeta sekreteri oldu.
‘HAYATIMIN HATASI EVLENMEK’
Böylece başlayan yakınlık sonrası evlenme kararı alındı. Ancak evlilik yolunda gitmedi. Mustafa Kemal’in aşk yaşadığı da iddia edilen ve “Çankaya’nın ilk hanımefendisi” olarak tanımlanan Fikriye Hanım’ın ölümünden sonra geçimsizlik arttı.
Atatürk’ün yaveri Salih Bozok’un aktardığına göre, Paşa bir sabah eşi Latife Hanım’a seslenirken ağzından Fikriye ismi çıkmıştı. Bozok sonrasını “Bu, yatak odalarının ayrılmasına kadar varan kavga nedeni oldu. Bununla da sonuçlanmadı, Latife bir telgraf çekerek anne ve babasını Ankara’ya çağırdı”
diye aktarmıştı.
Yine Bozok’un anlatımına göre bir gece Mustafa Kemal’in Kılıç Ali ile sohbetinin uzaması üzerine öfkelenen Latife Hanım hışımla üst kata çıkar. Topuklu ayakkabılarıyla salonun üst katında sohbetini bölmek ve O’nu da yukarı getirmek için ayaklarını yere üst üste vurarak büyük bir gürültüye sebep olur.
Bunun üzerine Mustafa Kemal, Kılıç Ali’ye dönerek şunları söyledi:
“Hayatımda yaptığım hatalardan biri de evlenmektir. İşte görüyorsunuz, ordular yönettim, meclisler yönettim, savaşlar yaptım, kazandım; ama bir kadını yönetemiyorum.”
Yaşanan tüm gerilimlerden sonra 25 Ağustos 1925 tarihinde Atatürk, eşi Latife Hanım’dan resmen boşandı. Bu evlilik yaklaşık 2 yıl 6 ay 4 gün sürdü. Mustafa Kemal, Latife Hanım’dan boşandığını
Başbakan İsmet İnönü’ye şöyle bildirmişti:
“Aziz İsmet… Latife Hanım benden önce Ankara’ya geliyor. Birlikte geziyi sürdürmeyi uygun görmedik. Çünkü iki yıllık deneme, birlikte yaşama olanağı bulunmadığına bizi inandırdı. Kararımı kendisine söyledim. Çok kederli ve üzüntülüdür. Yüce kişiliğinizin ve belki de Fevzi Paşa hazretlerinin anlaşmamız için aracı olmasını rica edecektir. Kararım kesindir. Sadece kendisinin olsun, ailesinin olsun onur ve haysiyetini örselemek istemiyorum…”
Fikriye
Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara yıllarında hayatına dahil olan ilk kadın Fikriye Hanım oldu.
Fikriye, Zübeyde Hanım’ın ikinci eşinin yeğeni, yani Atatürk’ün uzaktan bir akrabasıydı.
Fikriye’nin Mustafa Kemal’e hayranlığı vardı; fakat Paşa’nın annesi ve kız kardeşi Makbule ilişkinin duygusal bir münasebete dönüşmesine izin vermedi.
Fikriye sonraları Mısırlı bir zengin ile evlendi fakat onun hareminde olmayı gururuna yediremeyerek İstanbul’a döndü.
Mustafa Kemal’in Ankara’daki günlerde evinde bir kadının olması gerekliliği tavsiyesi ile Fikriye Hanım Çankaya’ya getirildi.
Kısa sürede köşkte herkesin sevgi ve sempatisini kazanan Fikriye, Mustafa Kemal Paşa’nın evlendiğini öğrenince Mart 1923’te İzmir’den İstanbul’a döndü ve Ankara’ya geçmek istedi. Mustafa Kemal karşı çıktı. Mayıs 1924’te yeniden Ankara’ya geldi.
Çankaya Köşkü’nde Latife Hanım ile tanıştı, üç gün köşkte kaldıktan sonra İstanbul’a dönmek üzere ayrıldı.
21 Mayıs 1924’te bir daha Çankaya’ya geldi. Mustafa Kemal ile görüşmek istedi ama olumsuz yanıt aldı. Faytonla köşkten ayrılırken iddiaya göre tabancayı kalbine dayayarak intihar etti ve kaldırıldığı hastanede 30 Mayıs 1924’te öldü.
Kılıç Ali’nin iddiasına göre Fikriye eğer Mustafa Kemal ile görüştürülseydi önce Paşa’yı ve Latife Hanım’ı ardından kendisini vurarak intihar edecekti.
Tuz Gölü’nden Ankara’ya tuz taşıyan köylülerle sohbet ederken, Gölbaşı, Ankara, 6 Mart 1921
Haydarpaşa Tren İstasyonu’nda, İstanbul, 5 Haziran 1928
Sivas Kız Öğretmen Okulunda, Sivas, 20 Kasım 1930
Turhal ziyareti, Tokat, 22 Kasım 1930
Singeç Köprüsü’nün açılışı, Pertek, Tunceli, 17 Kasım 1937