İmamoğlu’ndan Erdoğan’a iftar daveti
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu NEFES ziyaretinde yapılan bir öneri sonrası Erdoğan'a şu teklifte bulundu: “Görüşmek istemeyen kendisi. Gelsin İstanbul’un en güzel meydanında Ramazan çadırında halkla oturalım, iftarımızı birlikte edelim. Memleketin trajik sorunlarını konuşalım. Davet ediyorum.”
ÖZLEM GÜVEMLİ / NEFES
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu dün ifade verdikten sonra NEFES Gazetesi’ni ziyaret etti. NEFES ekibinin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayarak çarpıcı mesajlar verdi. İmamoğlu, “Cumhurbaşkanı’nı halkla birlikte iftar için İstanbul’da ramazan çadırına davet etmeyi düşünür müsünüz?” sorusuna verdiği yanıtla röportajın manşetini attı.
TEVFİK GÖKSU ARACI OLMUŞTU
İmamoğlu şunları söyledi:
“Ben o kadar yere davet ettim ki… Hem ülkenin bu acı sorunlarını konuşmak hem bu şehrin acı travmalarını konuşmak, bu yapılan sıkıntıları, hukuksuz uygulamaları konuşmak için Cumhurbaşkanı dese ki; ‘Ekrem İmamoğlu’nu Ankara’ya davet ediyorum’ gitmeyecek miyim? Tabii ki giderim. Sonuçta ülkenin cumhurbaşkanı.
Her hususu kendisi ile paylaşırım. Kendisiyle tanışmak ve İBB Başkanlığı yapmış birisinin İstanbul’a dair düşüncelerini tabii ki Cumhurbaşkanı olarak da almak için randevu istedim. 2019 seçiminden önce ziyaretine gitmiştim.
Ondan sonra yüz yüze kendisine birkaç konuyla ilgili görüşmek istediğimi ilettim. Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu randevu için aracı oldu.
Talebimizi yenilememizi iletti, yeniledik. Çıt yok. Görüşmek istemeyen kendisi. Manşet yapacaksanız söyleyeyim; davet ediyorum kendisini.
Gelsin İstanbul’un en güzel meydanında bir Ramazan çadırında halkla oturalım, iftarımızı edelim. İftardan sonra da istediği yere gidelim, çayımızı, kahvemizi içelim. Memleketin trajik sorunlarını konuşalım. Davet ediyorum.”
‘İŞİN MÜSEBBİBİ CUMHURBAŞKANI’
İmamoğlu erken seçim çağrısını yineleyerek şöyle devam etti:
“Nasıl olacak? Olacak mı? Olmayacak mı? Erken seçimden önce iktidarın arayışları neler olacak? Hangi gündemlerle ülkeyi sıkıntıya sokacaklar? Bunlardan birisi ben miyim, ana gövdesi miyim bilemem ama bir şekilde her gün gündemi bizim üzerimizden oluşturmaya gayret eden bir iktidar var.
Dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanı var. Hiç öyle o mu, bu mu, şu mu demeye gerek yok. Yargının bir avuç aktörünü burada konuşacak değilim. Bu işin müsebbibi, birçok yargılamanın ya da sürecin her detayına hakim olduğunu zaten diliyle de ifade eden, verilecek cezaları bile bazen tayin eden sayın Cumhurbaşkanı ve yönetimi.”
‘TEK TEDBİRİMİZ VAR:SANDIK’
Hakkında açılan davalarda ‘Siyasi yasak’ ve ‘hapis’ cezaları istenen İmamoğlu şu çıkışı yaptı: “Bana, ceza verilecek, siyasi yasak gelecek diye düşünecek olsam bu yola çıkmam ki. Bu yola çıkan adam bu hesabı yapar mı? Tek tedbir, milletin değişim ruhuna hizmet etmek. Ramazan’ın yüzü suyu hürmetine, Ramazan’ın o güzel manevi dünyası üzerine diyorum ki; bu memleket bunlara hak ettiği dersi verecek. Tek tedbirimiz var sandık. Sandığa gittiğimiz gün bunlara güle güle diyecekler.”
ÖN SEÇİMDEN DE KORKUYORLAR
CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere 23 Mart’ta yapacağı ön seçime ilişkin sorulara ise şu yanıtı verdi:
“Tarihte Cumhurbaşkanı adayının üyeyle seçilmesi yok. Bu büyük bir milat, büyük bir devrim. Artık bunu halk partilerinden talep edecek. Onun için saldırılarını sıklaştırdılar. Bugünden yarına, öbür güne her arkadaşıma saldırabilirler. Belediye başkanlarına saldırabilirler. Haksız hukuksuz girişimlerde bulunabilirler. En ahlak dışı tutum ve tavırlarda bulunabilirler. Çünkü ön seçimimizden bile korkuyorlar. Ön seçimdeki sandıktan bile korkuyorlar. Bu aklın ve bu hükümetin başındaki Cumhurbaşkanı’nın korkulu rüyası: Bir tanesi Ekrem İmamoğlu, bir tanesi de sandık. Çünkü ikisinin de karşısında kaybediyor. Ekrem’in karşısında hep kaybetti. Sandıkta da kaybedecek.”
Türkiye ittifakı, bu sürecin güçlü bir parçası olacak
BAŞKAN İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İttifakı ilk dile getiren, İstanbul İttifakı tarifini yaparak adaylığımı açıklarken dile getiren ilk kişiyim. Hem Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, hem Sayın Meral Akşener’i telefonla arayarak ‘Ben Millet İttifakı’nın adayıyım. Ama ben bu ittifakı İstanbul ittifakı olarak açıklamak istiyorum’ dedim. Bu şehrin bütün yaşayanların oyuna talip olduğumu ifade edebilmem lazımdı. Hatta bir sonraki adım ‘Türkiye İttifakıdır’ diye ifade etmiştim. Geldiğimiz noktada aynı yolda gidiyorum. 2019 İstanbul seçimi, hiçbir şehrin seçimine benzemez. İstanbul, Türkiye’nin bir tık üstünde bile kalabilir ittifak ruhunun geliştirilmesinde. Cumhurbaşkanı bile ‘İstanbul’u alan Türkiye’yi alır’ diyor.
HER KESİM İSTANBUL’DA
Bu ittifakı bu şehirde tırnaklarıyla başaran kişiyim. Meydanlarda, sokaklarda yürüyerek kendimi tanıtarak başladım kampanyaya. Anketlerde 13-14 puan geride bir kişi olarak yola çıktım. Karşımda başbakanlık yapmış, adayken bile TBMM Başkanlığı görevine devam eden bir insana karşı 13 bin 600 farkla seçimi aldım ve o seçimi vermedik İstanbul’a bakın. Muhafazakarlık, demokratlık katman katman burada. Belki de en yoğun Kürt ve Karadenizli nüfusunun yaşadığı şehir burası. Böyle bir ittifakı, son seçimde 17 bakana, artı bir cumhurbaşkanına, medya saldırısına karşı kurdum. Hangi siyasi böyle bir darp görmüş? Akla gelmeyecek şeylerle suçlandık. Türkiye ittifakı, bu sürecin güçlü bir parçası olacak.”
Benim davam: Bu iktidar gidecek, dertler bitecek
SAHTE diploma iddiasıyla, “resmi evrakta sahtecilik” suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifade ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki diploma tartışmasıyla ilgili İmamoğlu şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanı ile birlikte başlayan diploma tartışmasının benzeri bir tartışma değil benim yaşadığım. Benim diploma sürecimle ilgili gölgeli bir taraf yok. Benim eğitim hayatımla ilgili her şey ayan beyan ortada. Tümüyle yine iktidarın hedefi doğrultusunda rakibini bertaraf etme, rakibini yarışın dışında bırakma konusunda kendi kurguladıkları bir iddiayı yine kendi etkisi altında bulunan yargı üzerinden işi ifade vermeye kadar taşıdılar.
İfademde ‘Bu diplomanın sahteliğini bana niye soruyorsunuz’ dedim. Üniversiteye sorun. Zaten 4-5 sene önce sormuşlar, üniversite kanuni olduğunu söylemiş. Benim sorulduğundan haberim yok. Şimdi onu bile görmezden gelip YÖK üzerinden uydurma raporla eğitim yaşamımıza dair suç isnadı yapılıyor. Geçmişimi anlatmamı istedi savcı. İlkokuldan başlayarak anlattım.
Orada unuttum anlatmayı burada söyleyeyim; okuldan önce 2 yıl Kuran kursuna gitmiştim. Bakarsın buna da ‘laikliğe aykırı’ diye soruşturma açarlar. Trajikomik bir gün yaşadım. 3-4 kişi olarak avukatlarımla ifadeye geleceğimi bildirdim. Binlerce çevik kuvvet farklı yollarda güzergahlardaydı. Bütün koridorları yine yüzlerce çevik kuvvet kalkanlarıyla kesmişler.
Benden ifade alan savcıya da yazık ediyorlar. Binlerce polisi orada meşgul edenlere Allah akıl versin. Nasıl bir iddianame çıkacak merak ediyorum. Buradan çıkacak sonuçla zerre kadar ilgilenmiyorum. Benim kavgam çok büyük. Benim önümde bir dava var: Bu iktidar gidecek, dertler bitecek kardeşim.”
23 Mart’a kadar il il gezecek
İMAMOĞLU 23 Mart’a kadar sürecek olan ön seçim sürecindeki programını da anlattı. İmamoğlu “Hafta sonları 8-9 ilde buluşmalar yapacağız. Cumartesi İzmir ve Kayseri’de olacağım. Pazar günü Adana ve Diyarbakır’dayım. Bu hafta sonu 30-40 ilin yöneticileriyle, temsilcileriyle buluşacağız. Ben diyeceğim ki onlara; ‘her üyeyi sandığa getirin kardeşim.’ Her üyenin 1 yolu bize artı 1 oy yazacak. Benim ’23 Mart’ı göremeyeceğimi’ yazanların 23 Mart ile ilgili garantisi mi var? Onu Allah bilir. Ben inançlı bir insanım. O sandığın kurulmasını kimse engelleyemez” dedi.
Arkadaşlarım riskin farkında
İMAMOĞLU, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden beri birlikte çalıştığı danışmanı Murat Ongun’un yönetim kurulu başkanı olduğu İBB iştirak şirketi Medya A.Ş’ye yönelik başlatılan savcılık incelemesi ile ilgili de şunları kaydetti: “Benim her arkadaşıma müdahale etme pozisyonunda bir İstanbul’da kurgulanmış yapıyla karşı karşıyayız. Yol arkadaşlarım bu risklerin farkında. Bu mücadeleyi ona göre veriyorlar. Her birinin her eylemine kefilim. Biz iktidara geleceğiz. Hiç kimseye düşmanlık yapmayacağız. Bugün o kötülükleri yapan her insan da elbette hukuk önünde hesap verecek.”