İstanbul Baro Başkanı ve üyelerine dava
İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talebiyle davaname hazırlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, İstanbul 1 NO'lu Baro Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin de aralarında olduğu 11 kişiye yönelik yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
İstanbul 1 NO'lu Barosu'nun geçtiğimiz aylarda Suriye'nin kuzeyinde güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada öldürülen PKK terör örgütü mensubu hakkında yaptığı açıklamayla ilgili yürütülen soruşturma tamamlandı. Davanamede, İstanbul 1 NO'lu Baro Başkanlığı ve yönetim kurulunun amacı dışında faaliyet gösterdiği belirtildi.
Savcılık, İstanbul Barosu yönetim kurulu üyeleri ve Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu'nun görevlerine 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 'Baronun kurulması, organlarının görevden uzaklaştırılması ve görevlerine son verilmesi' başlıklı 77'nci maddesinin 5'inci fıkrası uyarınca son verilmesini, yerlerine yeni baro başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin seçilmesini talep etti.
BAŞSAVCILIKTAN AÇIKLAMA
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, akşam saatlerinde sürece ilişkin bir açıklama yaptı. Baro yöneticilerinin görevlerine son verilmesi ve yeni yönetimin seçilmesi talepli dava açıldığı belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
* "21/12/2024 tarihinde İstanbul Barosu tarafından resmi Twitter hesabından da duyurulan açıklamayla PKK terör örgütü mensupları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i övücü nitelikteki sözler ile ayrıca adı geçenlerin terör örgütü mensubiyetlerine dair açık tespitler olmasına rağmen sözde gazetecilik faaliyetleri ve gazeteci kimlikleri nedeniyle öldürüldükleri, terörle fedakarca mücadele eden Devlet görevlilerimizin sözde savaş suçu işlediği şeklindeki tespitlere göre terör örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda propagandasını yapmaları nedeniyle İstanbul Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca Terör Örgütü Propagandası Yapmak suçundan re’sen başlatılan soruşturma kapsamında şüphelilerin savunmaları 07/01/2025 tarihinde alınmış, akabinde kovuşturma izninin verilmesi için soruşturma evrakı 09/01/2025 tarihinde Adalet Bakanlığı’na gönderilmiştir.
* Ayrıca 14/01/2025 tarihi (bugün) itibarıyla 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 'Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içerisinde sonuçlandırılır' şeklindeki 77/5’inci maddesi uyarınca İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ile Baro Yönetim Kurulu Üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve yeni Baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talepli davanameyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açılmıştır."
DAVANIN DETAYLARI ORTAYA ÇIKTI
Terör Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan ve Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilen davanamede, Suriye'de etkisiz hale getirilen Cihan Bilgin'in terör örgütü PKK/YPG'nin yayın organında sunuculuk yaptığı, örgütün sözde kuruluş gününü kutlamak için örgüte ait AYDIN-DER tarafından organize edilen eyleme katıldığı ve hakkında yakalama kararı olduğu belirtildi.
Etkisiz hale getirilen Nazım Daştan'ın da terör örgütünün hücre yapılanmaları içerisinde örgütün sorumluları ile irtibatlı olarak faaliyetleri organize ettiği igfade edilen davanamede, Daştan'ın örgütle iltisaklı faaliyet gösteren yerel gruplarla hareket ederek 15 ayrı toplantıya katıldığı, 2019'da kamuflajlı ve terör örgütünün flamalı kadın örgüt mensuplarının görselini paylaştığı ve hakkında 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan yakalama kararı olduğu aktarıldı.
Davanamede, İstanbul Barosu'nun resmi sosyal medya hesabından 21 Aralık 2024'te yaptığı açıklamayla, Daştan ve Bilgin'in övüldüğü gerekçesiyle, 'terör örgütü propagandası yapmak' ve 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' suçlarından soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nden soruşturma izni talep edildiği kaydedildi.
Verilen iznin ardından soruşturma başlatıldığı ifade edilen davanamede, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'na göre, baroların kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacağı, İstanbul Barosu'nun söz konusu açıklamayla amacı dışında faaliyet gösterdiğinin değerlendirildiği vurgulandı.
"EN GEÇ BİR AY İÇERİSİNDE YENİLERİ SEÇİLİR"
Davanamede, Avukatlık Kanunu'nun 'Baronun kurulması, organlarının görevden uzaklaştırılması ve görevlerine son verilmesi' başlıklı 77'nci maddenin 5'inci fıkrasında, "Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer cumhuriyet başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır. Görevlerine son verilen organların yerine en geç bir ay içerisinde yenileri seçilir" ifadelerinin yer aldığı aktarıldı.
'Davalı Baro Başkanlığı ile yönetim kurulunun faaliyet amacı ile kendisine verilen yetkiler ve görevler dışında kullanılmak suretiyle, illegal faaliyetlerde kullanıldığı' değerlendirmesi yapılan davanamede, bu kapsamda idari yönden de tedbir alınması gerektiği belirtildi.
BİR AÇIKLAMA DA İZMİR BAROSU VE ÇHD'DEN
Dava açılmasına İzmir Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nden (ÇHD) tepki geldi. İzmir Barosu tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
* "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürütmekte olduğu soruşturma bahane edilerek İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin Avukatlık Kanunu’nun 77’nci maddesi uyarınca görevlerine son verilmesi ve baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmesi talepli davanamesi, baroların sesini kısmaya yönelik hukuka aykırı açık bir müdahaledir.
* Siyasal iktidar tarafından çoklu baro yasasıyla bölünmeye çalışılan baroların bu kez de yargı sopasıyla susturulmaya çalışılması kabul edilemez. Barolar, Anayasa'nın 135. maddesinde güvence altına alınan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır ve demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarıdır.
* Demokratik usullerle seçilmiş, bağımsız savunmayı temsil eden ve hukukun üstünlüğünü savunma görevini yerine getiren İstanbul Barosu yönetimine yönelik bu müdahaleyi reddediyoruz. Bu girişim, yalnızca İstanbul Barosuna değil, tüm barolara, avukatlık mesleğine ve yargının kurucu unsuru olan bağımsız savunmaya yapılmış bir saldırıdır.
* İzmir Barosu olarak, İstanbul Barosu’nun yanındayız. Baroların ve meslektaşlarımızın susturulmasına yönelik her türlü çabaya karşı demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz.”
ÇHD İstanbul Şubesi de sosyal medya hesabından "İstanbul Barosu'nun yanındayız! İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İstanbul Barosu yönetiminin görevine son verilmesi ve seçimlerin yenilenmesi yönünde açtığı dava avukatların iradesini gasp etmeye yönelik bir darbe girişimidir. Darbeyi kabul etmiyoruz, baromuzun yanındayız!" paylaşımı yaptı.
"TARİH HİÇ ŞAŞMADAN HAKLIYI VE HAKSIZI ORTAYA KOYUYOR"
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, dava açILmasına tepki gösterdi. Sağkan, şunları kaydetti:
* "12 Eylül darbesinden sonra cunta yönetiminin hukuksuzluklarına karşı gösterdiği direniş nedeniyle İstanbul Barosu kapatılmış ve kapısına mühür vurulmuştu. Yaklaşık 45 yıl aradan sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi için dava açıldı.
* Yöntemler değişiyor belki ama yaklaşık yarım asırdır değişmeyen tek şey erkin yanında yer alanların muhalif gördüğü kesimlere karşı baskı ve tahakküm kurma çabası. Tarih ise hiç şaşmadan haklıyı ve haksızı ortaya koyuyor. Biz ise her zaman olduğu gibi hukuksuzluğun karşısında İstanbul Barosu'nun ve İstanbul Barosu mensubu meslektaşlarımızın iradesinin yanındayız."
"İSTANBUL BAROSU YÖNETİMİ KAMUOYUNDA HEDEF HALİNE GETİRİLMİŞTİR"
Sürece ilişkin İstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada da "Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin beyanı alınmadan ve Adalet Bakanlığı'ndan soruşturma izni istenmeden resen başlatılan ve sonradan onay için 25 Aralık 2024 günü Adalet Bakanlığı nezdinde göstermelik izin işlemleri, usul ve esas yönünden Avukatlık Kanunu’na ve Anayasa’ya açıkça ve çok yönlü aykırılıklar nedeniyle sakat ve hukuken yok hükmündedir. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerini şüpheli ilan eden Başsavcılık, masumiyet karinesini daha inceleme aşamasında ihlal ederek, İstanbul Barosu yönetimi kamuoyunda hedef haline getirilmiştir" ifadelerine yer verilmişti.
BARO DA DAVA AÇMIŞTI
İstanbul Barosu, Adalet Bakanlığı'nın baro yönetimi hakkında 'soruşturma izni'nin iptali için dava açmıştı. Baronun konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeler yer almıştı:
* "İstanbul Barosu, Anayasa ve Avukatlık Yasası gereği, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma ve koruma görevi çerçevesinde 21.12.2024’de bir açıklama yaptı. Bu açıklama nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında, hiçbir yasal dayanağı bulunmadığı halde soruşturma başlattığını 22.12. 2024 günü kamuoyuna duyurdu. Böylece Baro yönetimi, Başsavcılık tarafından şüpheli ilan edilerek kamuoyu karşısında asılsız suçlamalarla hedef haline getirildi.
"SAVCILIK VE BAKANLIK İŞLEMLERİ HUKUKEN YOK HÜKMÜNDEDİR"
* Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin beyanı alınmadan ve soruşturmanın yasal ön koşulu olduğu halde Adalet Bakanlığı'ndan izin istenmeden başlatılan soruşturma, daha sonra onay için 25.12.2024 tarihinde Adalet Bakanlığı'na gönderildi; Bakanlık ise, aynı gün soruşturma izni verdi. Bu şekilde sonradan onay işlemi, usul ve esas yönünden Avukatlık Kanunu’na ve Anayasa’ya açıkça aykırı olup, Savcılık ve Bakanlık işlemleri hukuken yok hükmündedir. Daha baştan adil yargılanma hakkını ihlal eden hukuk dışı işlemlerin muhatabı olduğu için ifade vermeyi reddeden İstanbul Barosu yöneticileri ise, Savcılıkta beyan işlemleri öncesi kamuoyuna açıklama yapmadı. Her koşulda hukuka saygı kararlılığında olan İstanbul Barosu yönetimi, Baro tüzel kişiliğini de hedef alan hukuk dışı işlem ve eylemlere karşı yargı yolunu kullanmak zorunda kalmış ve Adalet Bakanlığı'nın; Avukatlık Kanunu’na, Bakanlık genelgesine ve Anayasaya aykırı 'soruşturma izni' verilmesine ilişkin işlemine iptal davası açmıştır."