İstanbul'da maske takmak şart oldu!

İstanbul’da hava kirliliği seviyesi endişe verici boyutlara ulaştı. Uzmanlar, solunum yolu hastalıklarına karşı maske takılmasını öneriyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kuzu, İstanbul'da etkili olan yüksek basınç nedeniyle kirleticilerin yer seviyesinde baskılanarak atmosfere yükselemediğini bunun da hava kirliliğine yol açtığını kaydetti.

Nüfus yoğunluğu, çarpık kentleşme, fosil yakıt kullanımındaki artış, endüstriyel tesisler, trafik yoğunluğu ve orman yangını gibi etkenler hava kirliliğinde artışa yol açıyor.

İsviçre merkezli hava kalitesi teknoloji şirketi IQ Air'in yıllık ortalama PM2,5 (ince partikül madde) konsantrasyonunu baz alarak hazırladığı rapora göre 2023'te Bangladeş metreküp başına 79,9 mikrogram PM2,5 konsantrasyonu ile en kirli ülke oldu.

Onu, metreküp başına 73,7 mikrogram ile Pakistan, metreküp başına 54,4 mikrogram ile Hindistan, metreküp başına 49 mikrogram ile Tacikistan ve metreküp başına 46,6 mikrogram ile Burkina Faso takip etti. Türkiye ise metreküp başına 20,3 mikrogram PM2,5 konsantrasyonu ile listenin 44. sırasında yer aldı.

Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından geçen yılın eylül ayında yayımlanan Kara Rapor 2024'e göre dünya genelinde her yıl 4 milyondan fazla kişi PM2,5 kaynaklı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye'de nüfusun en az yüzde 92'sinin kirli hava solduğu belirtilirken bir kişinin, yıllık ortalamada metreküp başına 26 mikrogram PM2,5 kirliliğine maruz kaldığı ve bu değerin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kılavuz değerinin 5 katına denk geldiği ifade ediliyor.

İstanbul'un yıllık PM2,5 ortalaması 2021'de metreküp başına 23,56 mikrogramken, 2022'de 23,76 mikrograma yükseldi. İstanbulluların 2022 yılı boyunca ortalama metreküp başına 38,41 mikrogram yani DSÖ'nün kılavuz değerinin 2,5 katı PM10 kirliliğine maruz kaldığı ve PM2,5'un ise yeterince ölçülmediği tespit edildi.

İSTANBUL'UN HAVA KALİTESİ ENDİŞE VERİCİ BOYUTTA

Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı (UHKİA) verilerinin değerlendirildiği raporda, 2022'de PM10 parametresi için yeterli veri alınabilen istasyonlar arasında PM10 kirliliği en yüksek üç istasyon, 2021'de de havası en kirli bölgeler olarak öne çıkan Sultangazi-3, Esenyurt ve Mecidiyeköy istasyonları olarak belirlendi. Esenyurt ve Mecidiyeköy'de kirliliğin ana kaynağının trafik, Sultangazi'de ise ilçe sınırları içinde kalan taş ocakları olduğu gözlemlendi.

PM10 düzeyi yıllık ortalamasının metreküp başına 39,77 mikrograma ulaşarak DSÖ kılavuz değerinin 2,65 katına çıktığı 2023'te PM10 düzeylerine bakıldığında, yeterli veri alınabilen istasyonlar arasında PM10 kirliliği en yüksek üç istasyon Göztepe, Kağıthane ve Tuzla istasyonları oldu.

Göztepe istasyonu "kentsel-trafik" istasyonu, Kağıthane ve Tuzla istasyonu "kentsel arka plan" istasyonu olarak sınıflandırılırken, Göztepe'de trafiğin yoğun olduğu yerlerde PM10'a yüksek düzeyde maruz kalındı. PM10 değerleri Göztepe'ye göre daha düşük olmakla birlikte Kağıthane ve Tuzla'da daha yaygın bir alanda ve daha çok sayıda kişinin yüksek PM10 kirliliğine maruz kaldığı belirlendi.

METEOROLOJİK ŞARTLARIN HAVA KALİTESİNE ETKİSİ

İstanbul'da son günlerde etkili olan hava kirliliğinin nedenlerine ilişkin açıklama yapan İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kuzu, hava kirliliğinin sabit ve hareketli emisyonlar olmak üzere iki kaynağı bulunduğunu söyledi.

Prof. Dr. Kuzu, şehirlerdeki hareketli emisyon kaynaklarının ulaşım araçlarının yol açtığı egzoz emisyonlarından, sabit emisyon kaynaklarının ise evsel ısınma için kullanılan doğal gaz gibi yakıtlardan kaynakladığını ifade etti.

Emisyonlarda yıl içinde ufak değişiklikler yaşanmasına karşın genellikle sabit eğilim gösterdiklerini belirten Kuzu, insanların günlük olarak işe gidip gelmelerinde ve ısınma ihtiyacında birkaç gün içinde ciddi farklılıklar olamayacağını ancak değişen meteorolojik şartların hava kalitesinde de ani değişimlere neden olabileceğinden bahsetti.

"YÜKSEK BASINCIN VARLIĞIYLA ALAKALI BİR DURUM"

Kuzu, şöyle devam etti:

"Yüksek basıncın olduğu dönemlerde bu tarz hava kirliliğiyle karşılaşmak mümkün çünkü normal emisyonlara ilave olarak olumsuz hava şartları neticesinde bu hava kirliliğiyle karşılaşabiliyoruz. Yüksek basınç olduğunda genellikle kirleticilerin atmosfere karışması çok mümkün olmuyor dolayısıyla yer seviyesinde baskılanmış oluyorlar.

Özellikle birkaç gün öncesinde İstanbul Boğazı'nın etrafında sabahleyin yoğun bir sis vardı ki bu aslında yüksek basıncın varlığıyla alakalı bir durum. Dolayısıyla bu salınan kirleticiler çok fazla yükselemediği için yer seviyesinde kirlilik olarak karşımıza çıkıyorlar."

Son verilere bakıldığında özellikle partikül madde ve azot oksit seviyesinde artış gözlemlendiğini, bunun da çoğunlukla trafik kaynaklı emisyonların bir göstergesi olduğunu aktaran Kuzu, istasyon bazında Aksaray, Esenyurt, Mecidiyeköy, Şirinevler ve Kadıköy'de yüksek konsantrasyonların mevcut olduğunu bildirdi.

İstanbul'un dünyanın diğer büyük şehirleriyle benzer kirlilik değerlerine sahip olduğunu, İngiltere'nin başkenti Londra'da kirlilik değerlerinin limit değerler civarında olduğunu dile getiren Kuzu, ancak bu durumun bölgeden bölgeye değişiklik gösterebildiğine değindi.

ŞEHİRLERDE EN BÜYÜK ETKENLERDEN BİR TANESİ TRAFİK

Hava kirliliği değerlerinin bazen limit değerleri aşabildiği uyarısında da bulunan Kuzu, şöyle devam etti:

"Bazen de aşağısında kalabiliyor ama yıllık ortalama, metreküp başına 40 mikrogram. Bu hem azot dioksit hem de PM10 için geçerli. Diğer metropollere baktığımız zaman yine benzer değerler karşımıza çıkıyor. Bu da tamamen emisyonların aslında ortak sebebinden açığa çıkıyor. Nedir? Şehirlerde en büyük etkenlerden biri trafik. Büyük şehirlerde çoğunlukla ısınma kaynaklı hava kirliliğinden bahsetmek çok mümkün olmuyor. Bu da neden? Doğal gaz kullanılması sebebiyle. Fakat trafik kaynağı dediğimiz zaman şehirlerde benzer etkiler mevcut."

Emisyonların nispeten sabit kaldığı göz önüne alındığında, İstanbul'daki hava kirliliğinin ilerleyen günlerde etkili olacak meteorolojik şartlar çerçevesinde şekilleneceğini vurgulayan Kuzu, meteorolojik verilere göre hava kirliliği seviyelerinin hafta sonuna kadar benzer şekilde kalacağının tahmin edildiğini bildirdi.

Meteoroloji raporlarına göre, gelecek hafta başı itibarıyla etkili olması beklenen yağmurla kirleticilerin yeryüzüne çökeceğine işaret eden Kuzu, partikül madde ve diğer kirleticilerin yağmurla giderilebileceğini kaydetti.

MASKE TAVSİYESİ

Hava kirliliğinin özellikle solunum yolu rahatsızlıklarına yol açabileceğini, bu nedenle vatandaşların hava kalitesi indeksini takip ederek kötü hava koşullarında maske takmaları tavsiyesinde bulunan Kuzu, "Bu tabii ki partikül maddeler için bir koruma sağlar, diğer gazlar için çok fazla bir etkisi olduğunu söyleyemiyoruz ama nispeten trafiğin olduğu yerlerden uzak durarak kendimizi korumamız biraz daha mümkün olabilir. Hava kirliliği bölgesel olarak çok farklılık gösterebiliyor. Özellikle ara sokaklara girdiğinizde kirletici değerleri bir anda değişebiliyor çünkü kirleticilerin bulunması atmosferin dinamiğiyle alakalı. O yüzden belki cadde üzerinden değil de bir arka sokaktan yürümek bile bir çözüm sağlayabilir." diye konuştu.

Hava kirliliğinin engellenmesi için trafik yoğunluğunun azaltılması, toplu taşıma kullanımının artırılması, elektrik araçların tercih edilmesi gibi alternatif yollar bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Kuzu, bu yollarla birlikte egzoz emisyonlarında ve dolayısıyla hava kirliliğinde azalış yaşanabileceğini söyledi.

İstanbul Hava Durumu Meteoroloji
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber