Klasik müziğe gençlik aşısı
Gelecek yıl 200'üncü yılını kutlayacak olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, üniversitelilerin de sıkı takibinde. CSO Müzik Direktörü ve şefi Cem-i Can Deliorman, farklı türlerden konserlerle yeni bir dinleyici kitlesinin de ilgisini çektiklerini söylüyor.
Haşim KILIÇ / NEFES
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Müzik Direktörü ve şefi Cem-i Can Deliorman, Avrupa’da klasik müzik dinleyicisinin yaş ortalamasının yükseldiğini belirterek, Türkiye’de özellikle üniversite öğrencilerinin klasik müzik konserlerine büyük ilgi duyduğunu ifade etti.
CSO’nun kemikleşmiş bir dinleyicisi bulunduğunu ifade eden Deliorman, repertuardaki farklı türlerden konserlerle genç ve yeni bir dinleyici kitlesinin de ilgisini çektiklerini anlattı.
2025-2026 sanat yılında CSO’nun 200’üncü yılını kutlayacağını söyleyen şef, “CSO kültür-sanat hayatımızdaki kırılma noktalarına, değişimlere, devrimlere temas etmesi açısından çok önemli tarihe sahip” dedi.
CSO’nun sadece sahneye çıkıp müzik yapan bir topluluktan ziyade, ülkedeki çok sesli müzik eğitiminin başlamasına öncü olduğunu ifade eden Cem-i Can Deliorman, tarihi orkestranın gelecek yıl 200’üncü yılını kutlayacağı bilgisini verdi.
Dünyada 200 yıllık orkestra sayısının yok denecek kadar az olduğunu belirten Deliorman, “Bir sanat kurumunun 200 yaşına gelmesi demek o ülkenin maneviyatının, sosyal yaşantısının, geleceğinin çok güçlü olduğu anlamına geliyor. 200 yıllık bir senfoni orkestrasına sahip olan çok nadir ülke var. Amerika kıtasında hiç yok. Avrupa'da da 4-5 tane orkestra sayabiliriz böyle bir tarihe sahip olan” diye konuştu.
"GÜÇLÜ BİR BESTECİLİK GELENEĞİMİZ VAR"
Türkiye’de güçlü bir bestecilik geleneği olduğunu aktaran Deliorman, “Çok önemli bestecilerimiz var. Bu besteciler bir gelenekten geliyorlar. Bu bestecilerin beslendiği bir kültür burası, bu coğrafya. Her ne olursa olsun bu coğrafyaya biz sahip çıkıyoruz. Biz burada yaşıyoruz. İyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla bu coğrafyanın kültür hayatı bu bestecilere ilham oluyor. Dolayısıyla çok güçlü bir bestecilik geleneği var” ifadelerini kullandı.
200’üncü yılın kendileri için bir motivasyon kaynağı vurgulayan Deliorman, 2025-2026 sanat sezonunda Türk bestecilerin eserlerine yer vereceklerini, yeni eserlerin ilk seslendirmelerinin yapılacağını, klasik müziğin dünyaca ünlü isimlerini ağırlayacaklarını bildirdi.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDEN BÜYÜK İLGİ
CSO’nun çok sadık ve kemikleşmiş bir dinleyici kitlesi olduğuna değinen Deliorman, yeni nesil dinleyicilere ulaşmak için, repertuarı zenginleştirdiklerini anlattı. “Bizler bu kemikleşmiş dinleyicinin dışına da çıkmak, müziğimizi başka, yeni profillere açmak tabii ki istiyoruz. Bunu kim istemez ki? Bunun için de tabii ki sanat sezonu içinde ürettiğimiz içeriğin farklılığı ve çeşitliliği çok önemli” diyen Deliorman, şunları kaydetti:
- Avrupa'da kuşkusuz bir yaşlanma sorunu var. Genç dinleyici artık bu konserleri takip etmiyor Avrupa'da. Bunun birden çok sebebi var. Ama bizde öyle değil. Türkiye'de üniversite öğrencilerinin çok büyük bir ilgisini görüyoruz. Konser salonuna gelip bu konseri izlemek, bu eserleri takip etmek, öğrenmek onlar için ilginç bir şey.
"BURASI BİR MENÜ GİBİ"
- Her zaman çok ciddi bir derinliğe sahip ve eserin arka planını bilmeniz gereken yoğunlukta eserleri çalamazsınız. Kuşkusuz bunlar bizim en önemli repertuar parçalarımız. Çok sıklıkla çalıyoruz. Ama bazen dinleyici için dinlemesi çok zor olan eserler olabiliyor. Ama onun dışında çok renkli konserlerimiz de oluyor. Bu salonun içinde film müzikleri konserlerimiz oluyor mesela. Onun dışında festivallerde yine çok güzel içerikler üretmeye çalışıyoruz. Burası bir menü gibi. Bu menün içinden seçip kombin yapılabilecek muhteşem seçenekler var.
- Yeni izleyicinin gelmesi, kemikleşmiş dinleyicimizin burada devam etmesi ama aynı zamanda programımızın merak uyandıran bir program olması anlamında büyük bir seçenek sunuyoruz. Ayrıca her hafta konserlerimizi Ankara'nın çeşitli bölgesinden okullara açıyoruz. Okuldan çocukları buraya getiriyoruz. Eserleri onlara anlatıyoruz. Orkestranın genel provasını izliyorlar. Eserleri öğrenmiş oluyorlar. Orkestra nasıl prova yapar, onu görmüş oluyorlar. Onlara da bu bilgiyi veriyoruz ki, sonuçta buradaki koltukları dolduran, buranın takipçileri olacaklar.
"NE GİYMELİYİZ?"
Kimseye uzak bir iş yapmadıklarını anlatan Cem-i Can Deliorman, kendisine en çok sorulan sorulardan birinin “Konsere gelirken ne giymeliyiz?” olduğunu belirtti.
Deliorman, “Bir klasik müzik konserinden korkmamak gerekiyor. ‘Ne giymeliyiz?’ sorusunu çok duyuyorum. Evet bir klasik müzik konserine giderken şık giyinmek, düzgün giyinmek bir adettir. Fakat bu, zaten bizim geleneğimizde olan bir şey. O açıdan kimseye uzak bir iş yapmıyoruz. Herkese çok yakın bir iş yapıyoruz. Çünkü biz ticari bir iş yapmıyoruz. Biz insana yönelik, insan için üretiyoruz. Ticaret için üretmiyoruz. Bizim yaptığımız müzikten beklentimiz insana dokunmak. İnsan için üretiyor olmak. Dolayısıyla aramızda bir bariyer yok" ifadelerini kullandı.
BÖLÜM ARASINDAKİ YANLIŞ ALKIŞLAR
İlk kez konsere gelen ya da yeni dinleyicilerin mutlaka konser öncesinde bestecinin hikayesine, o eseri neden yazdığına bakması gerektiğini dile getiren Deliorman, bu şekilde dinleyicinin eserden çok daha fazla keyif alacağını kaydetti.
Bölüm aralarında yapılan yanlış alkışlama konusuna da değinen Deliorman, şöyle devam etti:
- Alkış bizim için kuşkusuz çok önemli. Ama bazen sahnede kutsal sessizlik anları vardır müziğin içinde. Bizim yaptığımız müzik sadece güçlü seslerden oluşmuyor. Bu sesleri güzelleştiren şey aralara serpiştirilmiş sessizlik anları. Bunlar çok kutsal anlar bizim için.
- Bir tınının lezzetinin ve anlamının insan maneviyatında oturabilmesi için bir süreye ihtiyaç var. Bu süreyi de sessizlikler oluşturuyor bazen. Dolayısıyla bu alkışları, bu sessizlikleri bozmayacak şekilde yönetmek gerekiyor.
Deliorman, el programlarında eserin bölümlerinin yer aldığı ve dinleyicinin nerede alkışlaması gerektiğini buradan takip edebileceği bilgisini paylaştı.