Milletin efendisi borç batağında

AKP’nin tarımda attığı adımlar çiftçiyi borca boğdu. Borcunu ödemeyen üretimi bıraktı, toprağı terk etti. Tarımda kendi kendine yeten Türkiye ithalatçı oldu.

SONGÜL BİLGİLİ/NEFES

Ürünleri düşük fiyatla alınan, destekleri azaltılan, yüksek girdi fiyatlarına maruz kalan üreticinin borçları AKP iktidarında katlanarak arttı. 2002’de 2.4 milyar TL olan borç 2007’de 9.8 milyar TL’ye 2015’de 66.5 milyar TL’ye, 2020’de 136.9 milyar TL’ye, 2023’de ise 459 milyar TL’ye yükseldi. BDDK kayıtlarına göre Kasım 2024 itibarıyla çiftçinin borcu 734 milyar TL’ye çıktı.

BORÇ 330 KAT ARTTI

CHP eski dönem milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, iktidarın çiftçiye destek yerine borç verdiğini belirterek, “2020’lere kadar tarlasına ve traktörüne haciz gelen çiftçi parmakla gösterilirdi. AKP’li yıllarda çiftçi borcu tam 330 kat artarken, destek bütçesi sadece 31 kat yükseldi. Ayrıca bu borcun yüzde 60’dan fazlası faiz” dedi.

Gaytancıoğlu, “80’li yıllarda domates, biber satarak Ereğli Demir Çelik tesislerini yapmakla övünürdük. Buğday satarak, arpa satarak dış borcumuzu öderdik. Sonra ne oldu? 1990’lı yılların ikinci yarısından sonra ve 2000’li yıllarla birlikte, uygulanan bilinçsiz, tutarsız tarım politikaları, özelleştirmeler, piyasadan çıkan müdahale kurumları ve 2007’deki Tarım Kanunu’ndan sonra çöküş başladı. Aslında çok umutluyduk. İlk defa çiftçinin desteklenmesi için kanun çıkarılmıştı. Bu anayasal hükme uyulmadı. Çiftçinin alacağı birikti. Yapacak başka bir işi olmayan çiftçiler borçlandı, ipotekli kredilerle tanıştı. Geri kalan göç etti. Sonuç net ithalatçı olduk” diye konuştu.

ÜRETİMDEN ÇEKİLİYOR

Destek göremeyen çiftçi üretmekten vazgeçiyor. 2002’de 2.7 milyon kişi çiftçi kayıt sistemine kayıtlı iken 2023’de bu rakam 2 milyona geriledi. Her kayıtlı çiftçinin en az 4 kişiden oluşan bir aile olduğunu düşünülürse yaklaşık 3 milyon kişi çiftçiliği bıraktı. Destekler üreticinin köyde kalmasını teşvik etmiyor. Çiftçinin mili gelirden aldığı 4 bin dolarlık pay Avrupa’nın çok gerisinde kaldı. Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalaması 59’u buluyor, gençler tarıma ilgi göstermiyor.

Destek yok, vergi var

CHP’li Okan Gaytancıoğlu, çiftçinin desteklenmediği tersine vergilendirildiğini belirterek, “Hak ettiği desteğin sadece 3’te 1’i verilen üretici mazotu şu an için 45 TL’den alırken yat sahipleri 35 TL’den alıyor” ifadelerine yer verdi.

Ekilebilir tarım alanları küçüldü

AKP’nin iktidara geldiği 2002’de 23.3 milyon hektar ekilebilir tarım arazisi varken TÜİK’in 2023 verilerine göre, bu oran 20.3 milyon hektara geriledi. Yaklaşık 1.5 Trakya büyüklüğündeki arazinin ekilişinden vazgeçildi.

Gıda fiyatları 21 yılda 32 kat arttı

Yanlış tarım politikalarının faturasını üretici kadar vatandaş da ödüyor. Türkiye’nin tarımda dışa bağımlı hale gelmesi gıda enflasyonunu da beraberinde getirdi. DİSK-AR’ın hesaplamalarına göre emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 67, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunda yüzde 86.2 oldu. 2003’ten bu yana ortalama fiyatlar 21 kat, gıda fiyatları 32 kat arttı. Fahiş fiyatlar vatandaşın gıda ürünlerine erişimini her geçen zorlaştırdı.

ATATÜRK TARIMI MODERNLEŞTİRDİ

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, tarıma büyük önem verdi. Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” sözüyle de tarımın ve köylülerin önemini vurguladı. Bu dönemde tarımı geliştirmeye yönelik çeşitli politikalar ve reformlar geliştirildi.

Tarımsal üretimin artırılması için bir çok devlet teşvikleri ve kredi imkanları sağlandı. Ziraat Bankası’nın sermayesi artırılıp çiftçilere kredi verildi. 1925’te Tarım ve Ziraat Bakanlığı kuruldu. 1925 yılında çıkarılan 682 sayılı yasa ile her çeşit fidan ve tohumların bedelsiz dağıtımı ve devletin yönetiminde fidanlık kurulması sağlandı. Yüksek verimli tohumlukların gümrük resminden muaf olması yönünde yasa çıkarıldı.

Tohum ıslah istasyonları, Yüksek Ziraat Enstitüsü, Tarım Satış ve Kredi Kooperatifleri kuruldu. 1925’te ödenmesinde güçlük çekilen aşar vergisi kaldırıldı. Tarımda makineleşme yaygınlaştırıldı. Yeni teknikleri öğrenmek üzere tarım uzmanları, Avrupa ve ABD’ye gönderildi. Bu faaliyetlerin sonucu1923-1932 yılları arasında tarımsal üretim yüzde 58 arttı.

Üreticinin, devletten 518 milyar alacağı var

Çiftçi bankalara borçlu ancak devletten de alacaklı. 2007’de yürürlüğe giren Tarım Kanunu’na göre tarım sektörüne yıllık desteklerin Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) en az yüzde 1’inden az olmaması gerekiyor.

DESTEK ALAMADI

Oysa çiftçiler bu desteği hiçbir zaman alamadı. AKP, 2007’den 2023’e kadar çiftçiye verilmesi gereken 730.7 milyar TL’lik destek miktarının sadece 469.2 milyar TL’sini ödedi. Çiftçiye 270 milyar TL ödeme eksik yapıldı. 2024’te durum daha da kötüleşti. Çiftçinin bu yıl alması gereken destek yasaya göre 340 milyar TL iken 91.5 milyar TL’de kaldı. Yani sadece 2024’deki alacağı 248.5 milyar TL. 2025’te ise yasaya göre çiftçiye verilmesi gereken destekleme 615 milyar TL iken, bütçe görüşmelerinde taahhüt edilen destek bütçesi 135 milyar TL oldu. Sadece 2025 için çiftçinin alacağı 480 milyar TL.

10 ayda ithalata 15 milyar dolar

AKP iktidarında tarımda net ithalatçı ülke konumuna düştük. Eskiden tüm dünyaya gıda maddesi satmakla övünürken birçok üründe dışarıya bağlı hale geldik. TÜİK verilerine göre 2023 yılında 18.6 milyar dolara çıkan gıda ve içecek ithalatı bu yılın ilk 10 ayında yüzde 16 gerileyerek 15.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde ülkeler bazında en çok ithalat 2.3 milyar dolar ile Rusya’dan yapıldı. Rusya’yı sırasıyla 1.5 milyar dolarla Brezilya, 1.3 milyar dolarla Ukrayna, 899 milyon dolarla ABD izledi. Yılın ilk 10 ayında yapılan sektörel bazda en çok ithalat ise 4.2 milyar dolar ile hayvan yemlerinde gerçekleşti. Onu 2.4 milyar dolar ile bitkisel yağlar, 1.2 milyar dolarla un ve 1 milyar dolarla kakao ve çikolata sektörü takip etti.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber