Mühendis olacaktım gazeteci oldum

Meslekte yarım asrı deviren ünlü gazeteci Can Ataklı’yla ekranda görmediğimiz ve daha önce hiç duyulmamış yönlerini konuştuk…

Hande ZEYREK / Nefes

Can Ataklı’nın sunduğu ana haber programları en çok izlenenler listesinin başında geliyor. 2000’lerin başında “Sunucu bu kadar konuşmaz, ekran görüntü işidir” diyenlere inat haberlere yaptığı yorumlarla sevdi onu izleyici. Geçtiğimiz haftaya kadar Flash TV’nin Ana Haberleri’nde fark yaratıyordu. Yönetim değişince bir gecede veda bile edemeden ayrıldı… Bu kez kendisine daha önce hiç sorulmamış soruları sorduk. İşte dobralığıyla sevilen Ataklı’nın bilinmeyenleri…

- Nerede başladı hikayeniz?

Yıl 1956, Diyarbakır’da doğdum. Annem babam kimya mühendisiydi. İşlerinden dolayı Diyarbakır’ın ardından Erzincan ve Balıkesir’de geçti çocukluğum. İlkokulu Balıkesir’de, liseyi İstanbul Erkek Lisesi’nde okudum. Çocukluğuma dair hatırladığım en güzel duygu yatılı okuldur. Hayatıma damga vuran olaydır.

- Nasıl bir çocuktunuz?

Babam benim için “Düz duvara tırmanırdı. Yüreğimizi ağzımıza getirirdi” derdi. Öyleymişim.

- Hayaliniz gazeteci olmak mıydı?

Maden ya da petrol mühendisi olmayı düşünüyordum çünkü ülkeme faydam olsun istiyordum. “Beceremezsem de yazarak mücadele edeceğim” dedim. Tıp yazabilirdim ama yazmadım. Mesela kardeşim Cem, doktor oldu.

MORALİM BOZULDU

- Ekran yolculuğunuz nasıl başladı?

Gazeteciliğe 1976’da Vatan Gazetesi’nde başladım. Günaydın, Tan, Star derken bugüne geldik… Televizyona ise ilk kez 1980’li yılların sonunda TRT 2’de çıktım. Kanal 6’da öğle haberlerini sunmaya başladım. Hemen her habere yorum yapıyordum. O dönem genel yayın müdürü olan Mahmut Övür ilk programdan sonra “Bu öyle olmaz, sunucu bu kadar konuşmaz, televizyon görüntü işidir, bir kişinin sürekli konuşmasını kaldırmaz buna bir çare bulmalıyız” dedi.

- Ne yaptınız?

Moral bozukluğu içinde yayından çıktığım sırada Dinç Bilgin aradı ve “Sen televizyon için yaratılmışsın, bugüne kadar bu kadar güzel bir haber sunumu görmedim, devam Can” dedi.

- En son Flash TV’de reytingleriniz çok iyiydi…

Flash Haber’in ana haberlerini hayli uzun yorumlarla ve analizlerle ve hatta anılarla süsleyerek yapıyordum ki geçtiğimiz Çarşamba gününe kadar.

STRESE GİRMEM

- Veda bile etmenize izin verilmemiş…

Son yayın hazırlığı yaparken apar topar geldiler. Yazık oldu. Çünkü alan giderek daralıyor, sonuçta burayı da öyle ya da böyle almış olan grup AKP’nin muazzam bir destekçisi.

- ‘Ya Can dilini tut’ dediğiniz oluyor mu?

Olmaz olur mu? Ama bunu çoğu kez izleyici fark etmiyor bile. Çünkü sanıyorum ustaca bu duygumu bastırıyorum. Elbette kendimizi de korumak zorundayız. En sert eleştiriyi bile hukuken bir sorun yaratmayacak şekilde sunmaya çalışıyorum.

- Stresi nasıl aşarsınız?

Bir strese girmiyorum çünkü işimi çok seviyorum. Hele izlenme ve okunma oranları yüksek gelirse moralim daha da yükseliyor. Beni strese sokan ülkemizde yaşanan ve beni de derinden etkileyen haksızlıklar hukuksuzluklar ve adaletsizlik. Onun da üstesinden yazarak ve konuşarak geliyorum.

ASLINDA KOMİK BİRİYİM

- Hiç bilinmeyen bir özelliğinizi sorsam…

Sanıyorum beni ekrandan izleyenler genellikle asık suratlı, ters bir adam olduğumu düşünüyor. Oysa en büyük özelliğim bana göre hemen her şeyi alaya almak, fazla ciddi olmamak, güler yüzlü ve esprili olmak. Beni hiç tanımayanların beş on dakikalık sohbetten sonra bile “Hiç sandığımız gibi değilmişsiniz, ne kadar cana yakın, nazik ve mütevazı bir kişiliğiniz var, herkese dokunmaktan, derdini dinlemekten ve ilgilenmekten kaçınmıyorsunuz” dediğine çok kere tanık oldum.

GÖZLÜĞÜM BENDEN ÜNLÜ

- Boynunuzdan hiç çıkarmadığınız gözlüğünüzün de bir esprisi vardı…

Evet “Gözlüğüm benden daha ünlü” (gülüyor). O gözlüğü Türkiye’de ilk kullananlardan biriyim. Yakın görmem bozulunca kendime gözlük dayandıramadım, hep kaybettim. Bu gözlüğü yaklaşık 25 yıldır kullanıyorum. Antalya’da bir gün köyden geçerken arkamdan iki kişi “Yok yahu Can Ataklı olamaz, burada ne işi var” dedi. Öteki ısrarla üsteledi “Yok ulan bu o işte, gözlüğünden tanıdım” deyince kendimi tanıttım. Keyifli bir sohbet ettik.

10 SORUDA CAN ATAKLI

En son hangi kitabı okudunuz?

Yılmaz Özdil’in “Yaşamak Cesaret İster” kitabını okudum.

Hangi filmi izlediniz?

Kızımla en son Şımarık filmine gittik. Güldük epey.

Türkiye bir şarkı olsaydı hangisi derdiniz?

Bir teselli ver. Yarattığın kuluna bir teselli ver…

Aşka inanır mısınız?

İnanıyorum. Ama çok romantik bir adam değilim.

Asla tahammül edemem dediğiniz şey.

Salak yerine koyulmak. Çünkü bir şey yapamıyorsun.

En sevdiğiniz yemek…

Musakka ve patlıcan kebabı.

En sevdiğiniz renk nedir?

Mor ve turuncu çok hoşuma gidiyor…

Nasıl bir babadır Can Ataklı?

Kızım Peri 12 yaşında. Baba kız ilişkimiz çok iyi. İkimizin de yaş günü 1 gün arayla. Cumartesi ve pazar tüm günüm kızım Peri’yle keyifli geçiyor.

Sinirlenince ne yaparsınız?

Kendi kendime konuşurum. Kendime çok küfrederim. Bağırırım… Kendime çok kızarım.

Kıyafetlerinizi kim seçiyor?

Ekranda tek tip giyiyorum zaten ama günlük hayatta eşim Seyran’a olmuş mu diye sorarım.

Eşi Seyran Ataklı: Evde ben ne dersem o olur!

Eşi Seyran Ataklı’ya Can Ataklı’nın evde bilinmeyen bir özelliğini sordum. Seyran Hanım tüm samimiyetiyle “Kimse bilmez ama Can karısının sözünü dinler ve her şeyi sorar. Bunu kimse bilmez. İnsanlar kendisini sert bulur ve yaş farkı var aranızda derler ama evde ben ne dersem o olur” yanıtını verdi.

YARIN: İZLEYİCİLERİN “Evimizin kızı” dediği ekran yüzü kim?

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber