Özgür Özel: Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Artık kaçışları yok. Sandık gelecek, onlar gidecek, başka çaresi yoktur. Onlar gittiğinde bu ülkede bakanlık imkanları, devletin imkanları partizanca değil hakça, adilce dağıtılacak. Pazarcık gibi ihmal edilen ilçeler haklarını alacak. Kısacası kısa çöp, uzun çöpten hakkını alacak. Her şey çok daha güzel olacak. Hepinize söz veriyoruz" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılında Kahramanmaraş'ta Pazarcık Belediyesi'ni ziyaret etti. Ardından belediye önünde toplanan vatandaşlara hitap eden Özel, şunları kaydetti:
* "Bugün hâlâ ülkeyi yöneten iktidar üç gün boyunca bir düdükle yatağından fırlamaya hazır, genç eğitimli iş makinaları olan ordunun niçin üç gün süreyle kışladan çıkarılmadığını halen daha sorguluyorum ve bu tarihi hatayı asla ve asla unutmayacağım. İki yıl sonra da bu üç günlük gecikmenin bize nelere mal olduğunu bir kez daha hatırlamak, ifade etmek hepimizin boynunun borcu. O günden bugüne malum Türkiye siyaseti çok şeyler yaşadı. Bunlardan ilki depremden üç ay sonra yapılacak genel seçimlerdi.
* Sayın Erdoğan o genel seçimlere yönelik olarak, deprem 6 Şubat Pazartesi günü gerçekleşti, 8 Şubat Çarşamba ve 10 Şubat Cuma günlerinde daha enkazların altında insanlar varken, sesleri geliyorken, yardım kurtarma faaliyetleri henüz dört dörtlük koordine dahi edilememişken çıktı dedi ki; 'Kimse endişe etmesin 650 bin konut yıkıldı. Biz bunları bir yıl içinde yapıp sizlere teslim edeceğiz' dedi. Ve 14-28 Mayıs seçimlerinin propagandasını 'İktidar değişirse yeni acemi bir iktidar gelir. Bu konutları yapamaz sokakta kalırsınız. Bunu yapabilecek güçteyiz. 22 yıldır iktidardayız. En çok bildiğimiz iş de inşaatçılık işi. Bu iş bizim işimiz bize güvenin evinize girin' diye kampanyayı sürdürdü.
* Geçen sene maalesef belediye elimizde değildi. Geçen sene burada hatırlattım dedim ki; 650 bin konut yapacaktı. Şu ana kadar verdiği sözün sadece yüzde 2.7'sini gerçekleştirdi. 18 bin 19 tane konut verdi. Şimdi ikinci yılındayız ve Erdoğan geçen sene böyle bir şey demedi ama bu sene bir de üstüne 'Buraya depremzedelere verdiğim sözleri tutmanın mutluğu içindeyim bu kürsüye çıkarken' diye İstanbul'da, Bursa'da, Manisa'da, Samsun'da, İzmir'de, Aydın'da konuştu. İnsan gerçekten hayret ediyor. O söylemeye utanmıyor ben dinlemeye utanıyorum. Oysaki söz tutulmadı. İkinci yılda yüzde 30. 10 depremzededen yine 7'si ya konteynerde ya gurbet ellerde.
"BİR OMZUNDA EKREM BAŞKANIMIZIN ELİ, BİR OMZUNDA MANSUR BAŞKANIMIZIN ELİ VAR"
* Tabii bir seçim daha yaşadınız. O seçimde Pazarcık, Pazarcık’ın güzel insanları, can insanları şunu yaptılar. Kendini unutanla, kendini unutmayanı birbirine karıştırmadılar. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, Milliyetçi Hareket Partisi’ne, depremde söz verip de tutmayanlarla her gün yanında olanları ayrı ayrı değerlendirdiler. Geçmişte uğradığımız haksızlıklar, adaletsizlikler bir yana adayımız Haydar İkizler seçimi kazandı. Ona güvendiniz, biz de ona güvendik. Hepinize onu seçtiğiniz için yürekten teşekkür ediyorum. Kendisi söyledi. İl başkanımızın, milletvekilimizin, Sayın Gökan Zeybek’in gayretleriyle, bizim de kendilerine destek vermemizle 50 bin metrekare kilit taşı döşedi.
* İlçe merkezinde ve kırsal bölgelerde 15 kilometrelik yol yapmayı başardı. Belediyenin hizmet filosuna iki tane yeni araç kazandırdı. Türkiye Belediyeler Birliği’nden çöp kamyonu, damperli kamyon ve kepçe. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 397 tane çöp konteyneri. İhtiyaç sahiplerine sosyal yardımlar. Kısıtlı imkânlara rağmen canla, başla çalıştı, koşturdu, gayret etti. O zaman da söylemiştim. ‘Biz ona güvendik. Siz de güveneceksiniz. Bir omzunda Ekrem Başkanımızın eli, bir omzunda Mansur Başkanımızın eli, biz de dimdik arkasında duracağız’ dedik.
"KISA ÇÖP, UZUN ÇÖPTEN HAKKINI ALACAK"
* Öyle ki belediyelerimizden her ay öyle bin lira değil, milyon değil, milyar lira paramıza el koyuyorlar. Geçmişte harcamışlar, biriktirmişler, faizleri katlanmış. Şimdi Tayyip Bey ‘Silkeleyin bunları’ diyor. Paralarımıza el koyuyorlar. Bu kıt kanaat durumda, elimizden geldiğini bu söylediklerimle Haydar Başkan belediyeyi bu noktaya getirmiş durumda. İnşallah belediyelerin borçları azalacak, bitecek, daha fazlasını yapacağız.
* Ama esas önümüzdeki genel seçimlerde artık bu zengini sevip, yoksulu görmeyenler, bakan evlatlarını kollayıp, vatan evlatlarını unutanlar ve emeklimizi, asgari ücretlimizi açlık sınırının altına maaşlara mahkûm edenler. Geldiklerinde sekiz çeyrek altın alan en düşük emekli maaşını üç çeyrek altına düşürenler. Ayda beş çeyrek altını emeklimizin cebinden çalanlar. Aynı şekilde 7,5 çeyrek altın alan asgari ücreti, 4,5 çeyrek altına indirenler. Her gün enflasyona sizi ezdirenler. Gençlerimizin umutlarını tüketenler, ‘yurt dışına gitmek istiyorum’ diye onlara söyletenler. İşsizlerimizi her geçen gün buhrana sürükleyenler…
* Artık kaçış yolu yok. Sandık gelecek, onlar gidecekler. Başka çaresi yoktur. Onlar gittiğinde bu ülkede bakanlık imkânları, devletin imkânları partizanca değil hakça, adilce dağıtılacak. Pazarcık gibi ihmal edilen ilçeler haklarını alacak. Açıkçası kısa çöp, uzun çöpten hakkını alacak. Her şey çok daha güzel olacak. Hepinize söz veriyoruz."
"BÜYÜK MÜCADELE VERİYORUZ"
Özgür Özel, 6 Şubat depremlerinin 2'nci yıl dönümünde Kahramanmaraş'ta il başkanlığını ziyaret etti. Burada vatandaşlara hitap eden Özel, şunları söyledi:
* "Genel başkan olduğum gün şunu söylemiştim; artık kaybetmek yok. Artık CHP 1970'lerde olduğu gibi girdiği tüm seçimlerden birinci parti çıkacak. Ecevit'in yaptığı gibi iki yerel, iki genel dört seçimlerde birinci parti çıkmıştı partimiz, bunu yapacağım, söz veriyorum demiştim. O zamanlar inanmayanlar oldu. Hatta seçimlerde aday belirlemeden sonra da bir büyük başarısızlık olacağını söyleyenler oldu. Ama 47 yıl sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi birinci parti oldu. 413 belediyemiz var. Nüfusun yüzde 65'ini yönetiyoruz. Ekonominin yüzde 80'ine karşılık gelen belediyeler bizde ve bir büyük mücadele veriyoruz.
* Bunu hazmedemeyenler bizi silkeleyip belediyelerimizin faizle paralarını keserek kendi yaptıkları borcu bizden tahsil ederek hizmete engel olmaya çalışıyorlar. Ama başkanlarımız aslan gibi mücadele ediyor. Buradan bir kez daha söylüyorum; önümüzdeki genel seçimlerde cumhurbaşkanlığını da kazanacağız, milletvekilliğini de kazanacağız, CHP kurulduğu gün gibi bugün de Türkiye'nin birinci partisidir.
"BAKAN EVLATLARININ DEĞİL VATAN EVLATLARININ DÖNEMİNİN BAŞLADIĞI SEÇİM OLACAKTIR"
* Önümüzdeki seçim herhangi bir seçim değil. Mağdurların, mazlumların, emeklilerin, emekçilerin, işsizlerin, tarlada ürünü para etmeyen hak ettiği desteklemeyi alamayan çiftçilerin, cebinde para olmayan insanların alışveriş yapıp siftahsız kepenk kapatan esnafların önümüzdeki seçim yoksulların ve halkın geniş kitlelerinin başkaldırdığı, iktidarı değiştirdiği, artık bakan evlatlarının değil vatan evlatlarının döneminin başladığı seçim olacaktır. Bugüne kadar verdiğiniz bütün emekler, mücadeleler teşekkür ediyorum."
"ERDOĞAN BU İŞTE DE PARTİZANLIK YAPMAYA DEVAM EDİYOR"
Özel, ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, "2020 AFAD raporu halka aksettirilmedi, uyarılmadı ve arkasına da deprem geldi. 2020 AFAD raporunda yıkılan her yer nokta atışıyla belliydi. Şu anda kamu görevlileri başka yerlere atandı. Sizce bu doğru mu yanlış mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
* "Elbette yanlış. Yıllarca bunu söyledik. Elbette 2020 AFAD raporu hem de Kahramanmaraş merkezli altının yedinin üzerinde bir depremi işaret ediyordu. O gün bunları göz önünde bulundurmayanlar büyük felaketin en büyük sorumlusudur. Hatta deprem gece değil gündüz saatinde olsaydı bu sefer çok daha büyük kayıplar olabilirdi. Onu her zaman ifade ettik, her zaman ifade edildi. Çok net olarak şunu söylemek istiyoruz; elbette iş yerlerinin olduğu zayıf kısmın olduğu yerde büyük yıkımlar oldu. Konutların yoğun olduğu yerler gece olduğu için büyük yıkımların olduğu yerler dışındaki yerler oldu. Ama her şeye rağmen çok büyük kayıplarımız oldu. Türkiye'de resmi rakamlara göre 53 bin kaybımız var. Hepsinden o raporları dikkate almayan ve depreme hazırlanmayan iktidar sorumlu.
* Erdoğan'a iki kez yüz yüze görüşmemizde, her fırsatta şu çağrıda bulundum; 'bir deprem bakanlığı kur. Bu bakanlığın başına liyakatli partiler üstü birini getir. Kendi partin dahil beş partiden birer bakan yardımcısı al. Taşın altına elimizi sokalım. Bu acılar bir daha yaşanmasın' dedik ama bizi dinlemiyor. Bu işte de partizanlık yapmaya devam ediyor. Böyle giderse Ege'de Yunanlılar adaları boşaltıyor, bizimkiler bir şey yaptığı yok. İstanbul'da büyük bir felaket gelmek üzere bir şey yaptıkları yok. O yüzden son derece önemlidir bir Deprem Bakanlığı kurulup depreme çalışmak, deprem bittikten sonraki üç gün, beş gün önemli ama deprem olmadan önceki üç yıl, beş yıl esas önemli. Buralarda bir şeyler yapıp, bu kayıpları azaltmak lazım. Depreme karşı bütün kentleri başta İstanbul güçlendirmek lazım."
"MURAT KURUM DA İSTANBUL'UN MAKETİNE BAKIP HASETLİK YAPIYOR"
Özel, "Kahramanmaraş'a deprem döneminde Mansur Bey'in çok ciddi katkıları oldu, teşekkür ederiz. Şehirdeki inşaat çalışmalarını nasıl buldunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
* "Sözlerinin üçte birini bile tutmuş değiller. Bir de dün Murat Kurum demiş ki bunu Murat Kuruma aslında cevap vermeyi, enerji harcamayı da hiç istemem ama şu kadarını söyleyeyim, demiş ki; 'bizim yaptıklarımızın CHP maketini bile yapamaz' CHP iktidar değil ki maketini yapacak, gerçeğini yapacak. İktidar olsaydık biz ücretsiz yapacaktık. Bunlar TOKİ'den anahtarı vermeden boş senedi önüne koyuyorlar imza at diye. Murat Kurum'a soruyorum; 31 Mart günü hangi göreve taliptin? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Şimdi evde İstanbul'un maketiyle oynuyor. İstanbul'u Ekrem İmamoğlu yönetiyor. Murat Kurum da İstanbul'un maketine bakıp hasetlik yapıyor."
ÖZEL: DURUM ORTADA, BÜYÜK BİR KANDIRMACAYI HEPİMİZ GÖRDÜK
Pazarcık Belediyesi'ni de ziyaret eden Özel, ardından CHP İl Başkanlığı’na geçerek partililerle bir araya geldi. Özgür Özel burada yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirerek, şunları söyledi:
* "Bugün Sayın Erdoğan dün benim olduğum Adıyaman'daydı. Ona çok sayıda çağrıda bulunduk ve söyledikleriyle ilgili çok uyarılarda bulunduk. Bugün yaptığı bütün konuşmalar, verdiği bütün rakamlar bizi doğrulayan nitelikte. Biz deprem bölgesine seçimden 3 ay sonra yapılacak seçimde Erdoğan'ın doğruları söylemediğini söylüyorduk.
* Diyordu ki ‘Biz 1 yıl içinde depremin yıl dönümü olmadan bütün konutları teslim edeceğiz. Tam 650 bin konut yapacağız.’ 1 yıl bittiğinde teslim ettiği konut 18 bindi, yüzde 2.7’sini tutmuştu sözünün. 100 depremzededen 97’si ya çadırda ya konteynerde ya gurbetteydi. Şimdi 2’nci yılı yaşıyoruz, bugün Adıyaman'da diyememiş ama İstanbul'da, Samsun'da, Manisa'da, İzmir'de, Aydın'da ‘Depremzedelere verdiğimiz sözleri tuttuk’ dedi.
* Oysa 650 bin konut yapacaktı, bugün Adıyaman'da söylediği rakam 121 bin. Benim dün söylediğim rakamı bugün aynıyla kendi vermiş. Yani konutların yüzde 30’u verilmiş, yüzde 70 depremzede yine konteynerde. Şimdi Kahramanmaraş'a ‘118 bin konut yapacağız’ deyip bugün 34 bin 600 konutla yüzde 30’luk rakamı yine teyit ediyor. Yani 10 kişiden 3’üne sözü tutmuş, 7’sine sözü tutulmamış durumda. Bunu görmek gerekiyor.
* Oysa Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Erdoğan için oy deposu ve o seçime hemen depremden 2 gün sonra, depremden 3 ay sonra yapılacak seçimlerde buradaki insanlara dedi ki ‘Bize oy verirseniz biz inşaat işini biliyoruz. 22- 21 sene tecrübeli iktidarız. Ben yaparım, onlar yapamaz. Onlara verirseniz evsiz kalırsınız, hemen yapamazlar evi’ dedi. Oyu bununla aldı ama 2 yıl oldu şimdi diyor ki ‘Seneye inşallah evler bitecek.’ Durum ortada elbette bitmeli ama bir büyük yalanı, bir büyük kandırmacayı hepimiz gördük.”
"KENDİ YAPTIKLARI BORÇLARI BİZDEN TAHSİL EDİYORLAR"
Erdoğan’ın o sözlerle seçimi kazandığını ancak yerel seçimlerin birincisinin CHP olduğunu ifade eden Özel, şöyle konuştu:
* "Tabii seçimleri kazandı ama yerel seçimlere gelince bu kez Kahramanmaraş, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'de nasıl 1’inci parti ve en çok belediye kazanan parti olduysa Kahramanmaraş'ta da 4 belediyemizle en çok belediyeyi kazanan parti biz olduk. Ümit ediyorum ilerleyen zamanlarda bu rakam daha da artacak. Ama hepinize şunu söylemek isterim ki ben genel başkan olduğum gün şunu söylemiştim. ‘Artık kaybetmek yok. Artık Cumhuriyet Halk Partisi 1970’lerde olduğu gibi girdiği tüm seçimlerden birinci parti çıkacak.
* Ecevit'in yaptığı gibi 2 yerel, 2 genel 4 seçimden de 1’inci parti çıkmıştı partimiz. Bunu yapacağım, söz veriyorum’ demiştim. O zamanlar inanmayanlar oldu. Hatta seçimlerde aday belirlemeden sonra da bir büyük başarısızlık olacağını söyleyenler oldu. Ama 47 yıl sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi 1’inci parti oldu. 413 belediyemiz var. Nüfusun yüzde 65’ini yönetiyoruz, ekonominin yüzde 80’ine karşılık gelen belediyeler bizde ve bir büyük mücadele veriyoruz. Bunu hazmedemeyenler bizi silkeleyip belediyelerimizi faizle paralarını keserek kendi yaptıkları borcu bizden tahsil ederek hizmete engel olmaya çalışıyorlar ama başkanlarımız aslan gibi mücadele ediyor."
"BAKAN EVLATLARININ DEĞİL VATAN EVLATLARININ DÖNEMİNİN BAŞLADIĞI SEÇİM OLACAK"
İleride cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu ve bu seçimden de birinci çıkacaklarını belirten Özel, “Buradan bir kez daha söylüyorum. Önümüzdeki genel seçimlerde cumhurbaşkanlığını da kazanacağız, milletvekilliğini de kazanacağız. Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu gün gibi bugün de Türkiye'nin 1’inci partisidir arkadaşlar. Son sözüm şu, önümüzdeki seçim herhangi bir seçim değil. Mağdurların, mazlumların, emeklilerin, emekçilerin, işsizlerin, tarlada ürünü para etmeyen, hak ettiği desteklemeyi alamayan çiftçilerin, bu cebinde para olmayan insanların alışveriş yapıp siftahsız kepenk kapatan esnafların, önümüzdeki seçim yoksulların ve halkın geniş kitlelerinin başkaldırdığı, iktidarı değiştirdiği, artık bakan evlatlarının değil vatan evlatlarının döneminin başladığı seçim olacak” dedi.
"ADETA GİZLİ BİR EL ONLARI ‘TUTUKSUZ YARGILANABİLİR’ DİYE SERBEST BIRAKMIŞ"
Özel, depremde hayatını kaybedenlerin aileleriyle akşam yemeğinde bir araya geldi. Özel, yemek programında ailelere hitap etti. Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
* "Büyük bir acının ikinci yılında, ikinci sene-i devriyesinde hep birlikteyiz. Öncelikle açıkça suçlu olan kişilerin, ilk önce hiçbir şey yapılmayacakmış gibi uzun süre delilleri karartmasına, yurtdışına kaçmasına olanak sağlayacak boşluklar verilmiş. Bazı sitelerde, apartmanlarda bilinçli mağdurlar delillerin toplanmasına, sorumluların bunları karartmamasına yönelik olarak tedbirler almışlar. Daha sonra toplumsal tepkilerden birtakım gözaltı kararları, yakalama kararları çıkmış.
* Kimi müteahhit ya da koca apartmanın altında kolonları kesen, gündüz kolonu keserek kazandığı yerle, cepheyle parasına para katan, geceleyin oradan çekilip insanları ölüme, kara toprağın altına iten bazı caniler, projeleri görmeden imzalayanlar, parayı alıp da bir takım eksiklikleri denetlemeyenler; bunlar bazen gözaltına alınmışlar, tutuklanmışlar. Sonra adeta gizli bir el onları ‘Tutuksuz yargılanabilir’ diye serbest bırakmış. Kaçmışlar, kaybolmuşlar. Bu sefer ‘Yakalansın’ diye yapılan araştırmalarda yurt dışında oldukları ortaya çıkmış bir kısmının.
* Kırmızı bülten çıkarılsın taleplerine, zengin müteahhitlerin avukatları tarafından ‘Kırmızı bülten çok pahalı, devlete yük olur. Buna gerek yok’ diye itiraz edilmiş. Birçoğunda da hakimler kırmızı bülten taleplerini dahi reddetmişler. Bunları gördükçe gerçekten insan katlanılamaz, dayanılamaz bu acının üstüne devlet eliyle, adaleti getireceklerin eliyle bu yeni acılar nasıl yaşatılıyor gerçekten insan anlayamıyor, kabullenemiyor.
“KENDİSİ FİRARDA, ŞİRKETİ İHALE ALIYOR”
* Dilim döndüğünce grup toplantılarında, hem biraz önce bahsedilen sitelerin hem burada bahsedilmese de yakınları bulunan ailelerin, sitelerin, apartmanların isimleriyle bu dosyaları her toplantı birer ikişer özetlemeye çalıştım. Kiminde hareketlenmeler oldu. Yeni gözaltı kararları oldu, arama kararları çıkarıldı. Kimi yeni tutuklamalar oldu. Ama bir bütün olarak adaletin halen daha çok yavaş ilerlediğini, birçok kişinin de adaletten kaçtığını, hatta kendisi firarda, şirketi ihale alıyor...
* Kendisi firarda, şirketi teşvik alıyor. Kendisi firarda, şirketi para kazanmaya devam ediyor. Sitede 80 kişi toprağın altında. Yüzlerce birinci derece yakının yüreği yanıyor. Ama onlar serbestçe dolaşabiliyorlar. Bu gerçekten katlanılması zor bir durum. Dün yine bu sefer bu mağdur ailelerden ‘Siteniz geri yapılacak’ diye ikna edilerek imzaları alınıp 900 hak sahibi varken bunun 400 tanesinin dışarıda bırakıldığı, kuraların çekildiği, yıkılacak siteyi yapan kişiye ve üç yakınına kuradan dairelerin çıktığı gibi artık kara mizah dahi olmayacak, en kötü film senaryosunda dahi olmayacak saçmalıkların yaşandığı günleri, 400 hak sahibinin mağdur edilişini, rakamlarla isimleri gizlenen birilerine kuralarda bu enkaz üzerine, bu acı üzerine inşa edilen siteden birtakım haklar verildiğini endişeyle, üzüntüyle, hatta adeta midemiz bulanarak takip ettik.
“SUÇLARI ÜZERİNDEN BİRBİRİNE GÖBEĞİNDEN BAĞLI OLANLAR VAR"
* Arkamda ‘Unutmadık’ yazıyor. Gerçekten unutulmazsa yeni acıların tekrarına ancak öyle engel olunabilir. Türkiye’deki pek çok işte; madende, imar yolsuzluklarında, kötü kentleşmede, kente karşı işlenen suçlarda, bu deprem gibi büyük yıkımlara sebebiyet veren ama hepsi birbirine halkalar gibi iç içe geçmiş olan yapılarda suçları üzerinden birbirine göbeğinden bağlı olanlar var. Sistem onları koruyor.
* O yüzden buna karşı çok güçlü bir bağa ihtiyaç var. Ama ben görüyorum ki o bağ Soma’da da Çorlu tren kazasında da Afyon patlamasında da Hendek’te de Ermenek’te de ve en nihayetinde 6 Şubat Depremi’nin mağdurlarının dayanışmalarında da hak arayışlarında da güçlü bir şekilde ortaya çıktı. Suçluların birbirine suçları üzerinden bağlı olanlardan daha güçlü olan bağ, birbirlerine acıları üzerinden bağlı olanların bağıdır. İşte ben bu salonda baktığımda acıları ortak olan, birbirine sahip çıkan ve birbirlerine acıları üzerinden bağlanmış, kenetlenmiş insanların kararlı duruşlarını görüyorum.
“ADALETİN GELMESİ İÇİ YANANLARIN YÜREĞİNE BİR DAMLA SU SERPECEK”
* Bu durum, bugün değilse yarın, olmadı iktidar değişince ama eninde sonunda adaleti getirecek. Burada adaletin gelmesi; buradaki mağdur, içi yanan, yüreği yanan eşlerin, annelerin, babaların, çocukların yüreğine belki bir damla su serpecek. Belki yüreklerinde 40 mum yanıyorsa, bu mumlar zamanla ve adaletle sönecek. Ama yine her an onların kalplerinin altında bir mum yanacak, içlerini yakacak. Bu mücadele başarılı olursa bundan sonra, ‘Bu tip işler cezasız kalmıyor’ diye, talimatla atılan imzalar, yandaşa verilen yüksek katlar, yapılmayan denetimler, kesilip de görülmeyen kolonlar, depremden sonra bile cezasız kalanlar, cezalarını çekerlerse, burunlarından fitil fitil gelirse, o zaman yeni Ebrar Siteleri, yeni kayıplar olmayacak.
* Elbette depremler olacak ama o depremlerdeki binalar, dirençli binalar olduğu için, denetlenen binalar olduğu için, oraya atılan imzanın sorumlusu hesap verdiği için, o rantı yaratanlar siyaseten korunmadığı için, bir daha böyle şeyler olmayacak. Onun için de bizim güçlü bir adalet sistemine, suçluları kayırmayan; aksine ucu kime dokunursa dokunsun soruşturmaların tamamlanmasını sağlayan bir anlayışa mutlaka ihtiyacımız var.
“ADALETİN BUGÜNKÜ İKTİDARLA SAĞLANMA OLANAĞINI GÖRMÜYORUM”
* Böyle bir sürecin bugünkü iktidarla yaşanma olanağını görmüyorum. Bu insanları yollara düşüren, Ankaralara getiren, partilerin grup toplantısında ellerinde resimleriyle yakınlarını gösterten, burada bu kürsülere çıkaran, belki hayatı boyunca ilk kez eline mikrofon alıp derdini anlatmasının sebebi adaletin olmaması ve bu sistemin adaleti getireceği noktasında umutların kalmamasıdır. Eğer adaleti içinden çekerseniz, devletin büyük bir çeteden farkı yoktur. Devlet adilse devlettir, adalet yoksa çetedir.
* Eğer parayı topluyorsan ve onu haklıya değil de boş yere harcıyorsan aldığının adı ‘vergi’ olmaz, ‘haraç’ olur. Eğer devletsen aldığının adı ‘vergi’dir. Bugün verginin adil alınmadığı, harcamanın adil yapılmadığı ne adalet saraylarında ne geçim açısından ekonomik olarak adaletin sağlanmadığı bu ülkede devletten adalet çekildiğinde geriye kalanın ne olduğunu söylemeye insanın dili varmıyor. Onun için en doğrusunu, en güzelini bu ülkeye getirmenin yolu gerçekten sistemi kökünden değiştirmekten başka bir şey değildir.
“ERDOĞAN BUGÜN ‘DEPREMZEDELERE VERİLEN SÖZLERİ TUTTUM’ DİYEMEDİ”
* Bugün Sayın Erdoğan, Adıyaman’daydı. Dün ona sordum, ‘Ne söz verdin, ne yaptın’ diye. ‘Depremzedelere verilen sözleri tuttum’ diyordu İstanbul’da, Aydın’da, Manisa’da, İzmir’de, Samsun’da. Bugün Adıyaman’da diyemedi. Dedi ki, ‘201 bin konut teslim ettik.’ Doğru söylüyor, 201 bin konut. Bunu dün de söyledim, geçen hafta da söyledim. Bir yılda sadece 18 bin konut yaptı, oran yüzde 2,7. İkinci yıl bugün bitti, sadece yüzde 30. 100 depremzedenin 70’i yine ya bir köşede, çadırda ya konteynerde ağırlıklı olarak ya da gurbette başkasının evlerinde. Kahramanmaraş’ta da 28 Şubat günü, depremden 22 gün sonra geldiği Kahramanmaraş’ta 112 bin 414 konut sözü veren ve ‘Bir yıl içinde yapacağız’ diyen Erdoğan, maalesef şu ana kadar 34 bin 600 konutun teslim edildiğini kendisi de söylüyor. Oran yine yüzde 30’dur. Depremzedeye oy için verilen sözler gerçeğe dönüşmemiştir, büyük bir hayal kırıklığına dönüşmüştür.
“ABB KAHRAMANMARAŞ’TA TAŞIN ALTINA ELİNİ DEĞİL, GÖVDESİNİ KOYDU”
* Tüm belediyelerimiz ama bilhassa Kahramanmaraş’ta Ankara Büyükşehir Belediyemiz eline değil taşın altına, gövdesini koydu. Yine buraya İzmir Büyükşehir‘den, İstanbul Büyükşehir‘den, Mersin Büyükşehir‘den çok sayıda ilçe belediyelerimizden önemli katkılar sağlandı. Sayın Erdoğan’ın haksız bir biçimde, ‘CHP’lileri geldiler. Enkazın önünde fotoğraf çektirip gittiler. Hiçbir şey yapmadılar’ diyor. Ama CHP’lilerin, CHP’li belediyelerin ne yaptıkları resmi rakamlarına ortada. 9 bin 600 araç, 28 bin 500 personelle deprem bölgesindeydik. 7 bin 200 TIR, dört uçak, altı gemiyle gıdadan sağlık malzemesine, çadırdan sobaya kadar her türlü yardım malzemesini deprem bölgesine ulaştırdık. 155 mobil mutfak, 163 ikram aracı, 18 mobil fırın kurduk. 3 milyon battaniye dağıttık, 266 bin ısıtıcı ve soba, 50 bin çadır, bin 810 konteyner dağıttık. Bunu görmeyenler, aslında gerçeği gizleyenler.
“İBB, KAHRAMANMARAŞ’IN BÜTÜN ALTYAPISINI YENİLEYEREK YENİDEN DOĞALGAZA KAVUŞTURDU”
* Buradan da Tayyip Bey’e söylüyorum: Bunları yaptığımızı, Nurhak da biliyor Elbistan da biliyor tüm Kahramanmaraş da biliyor. Ama buradan bir kez daha söyleyeyim: Biz sizden farklı olarak AK Partili Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’ne, İYİ Parti’den seçilen, şimdi bağımsız olan Çağlayancerit’e, Ekinözü, Elbistan, Göksun, Nurhak, Pazarcık gibi Yeniden Refahlı (YRP) Dulkadiroğlu‘na ve yine YRP’li Türkoğlu Belediyesi’ne eşit olarak 19 aracı Türkiye Belediyeler Birliği’nden (TBB) Ekrem Başkan vasıtasıyla dağıttık.
* TBB’den tüm belediyelerimize eşit ve ayrımsız hizmet sunuyoruz. Ankara ve Adana Belediyelerimiz, Elbistan‘a çöp kamyonları, Kahramanmaraş’ın temiz su ve kanalizasyon altyapısını ABB onardı. Ayrıca 2 milyon da sebze fidesi hediye etti. İzmir Büyükşehir 232 haneli konteyner kent kurdu Kahramanmaraş’a, dokuz ilçe belediyemize ayrı ayrı otobüs hediye etti. Merkezefendi Belediyemiz, Nurhak‘a konteyner kent kurdu. İBB’nin İGDAŞ’ı Kahramanmaraş’ın bütün altyapısını yenileyerek yeniden doğal gaza kavuşturdu. Elbistan‘ın yıkılan belediyesini İBB, Nurhak’ınkini ABB, Ekinözü‘nünkini de Keçiören Belediyemiz yapıyor.
“BURALARI HİÇBİR ZAMAN YALNIZ BIRAKMADIK”
* Birileri bu kadar iş yapılmışken TRT’nin sadece kendini yayınlamasına, A Haber’in gerçek dışı her sözü gerçekmiş gibi anlatmasına, merkez medyanın suskunluğuna, sinmişliğine; yandaş medyanın edepsizliğine güvenerek CHP’nin yaptığı bunca şeyi yok sayıp, ‘Kemal Kılıçdaroğlu enkazın önünde fotoğraf çektirdi, gitti. Bir daha buraya uğramadı’ diyor. Kemal Bey de geldi. Biz üç ay boyunca 130 milletvekiliyle ilk 45 gün hiç ayrılmadan ikinci 45 gün beşer günlük nöbetlerle buraları hiçbir zaman yalnız bırakmadık.
"HEPİNİZE SÖZ VERİYORUM"
* Size buradan söz olsun, taahhüt olsun: CHP’nin iktidarında kim geride bırakıldıysa o yanımıza, önümüze alınacak, başımızın üzerinde tutulacak. Yoksulların, kimsesizlerin, işsizlerin, 14 bin 500 TL’ye mahkûm edilen canım emeklilerin, 22 bin TL’ye emeği sömürülen asgari ücretlerin de umudu bugün depremde hayatını kaybetmiş olanların yakınlarının adalet umudu da depremde evsiz kalmış kiracıların konut umudu da CHP’dir, Türkiye İttifakı’dır. 100 yıl önce olduğu gibi yarın kurulacak olan, bu mağdur ve mazlum milletin yüzünü güldürecek, onu ayağa kaldıracak, adalet sarayına da adaleti getirecek, gelir adaletsizliğini de ortadan kaldıracak, yüzleri güldürecek, gençlerin yüzünü batıya değil bu güzel vatana geri döndürecek.
* Bizim gibi ve sizin gibi güçlünün karşısında bir santim eğilmeyen, bir adım geri gitmeyen, bir kelime eksik konuşmayan, korkmayan, sinmeyen, hakkını arayan, adalet için yollara düşen, adalet için acısını unutup buralara gelip sesini duyuranlar kazanacaktır. Biz kazanacağız. Bakan evlatlarının dönemi bitecek, vatan evlatlarının dönemi başlayacak. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracaktır. Hepinize söz veriyorum.
“BU SABRIN SONUNUN SELAMET VE ADALET OLDUĞUNUN SÖZÜNÜ VERİYORUM”
Buradan söz veriyorum: Kendim için bir makam, bir mevki talebim yok, olmayacak. Ama yapılacak ilk genel seçimlerde siz hak ettiğiniz için, çoktandır çok fazlasını hak ettiğiniz için, haktan yana, adaletten yana, köylüden yana, esnaftan yana, emekliden ve emekçiden yana, yoksuldan, mağdurdan ve mazlumdan yana bir iktidar kurulacak. O iktidarın da sahibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi CHP olacak. Bugün umutsuzlukların, kaderin ve kederin üzerine bir umut ışığıyla hep birlikte yürüdüğümüz bir gündür. Hepinizin acısını bir kez daha paylaşıyorum. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum, sizlere sabır diliyorum ve bu sabrın sonunun selamet ve adalet olduğunun sözünü veriyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.”