'Silah arkadaşların sana haklarını helal etmeyerek öldüler': Hulusi Akar, Özgür Özel'e açtığı davayı kaybetti

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın CHP lideri Özgür Özel'e kendisine yönelik "Silah arkadaşların sana haklarını helal etmeyerek öldüler" şeklindeki sözleri nedeniyle açtığı tazminat davasını reddetti. Gerekçede bu ifadelerin sert ve ağır eleştiri olduğu, kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı vurgulandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) bütçe görüşmeleri, bilindiği üzere 2019 yılında epey hararetli geçti.

Zaman zaman hala gündeme gelen polemiklerden biri, o tarihte grup başkanvekili olarak görev yapan CHP lideri Özgür Özel ile dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar arasında yaşandı.

Akar'ı sert sözlerle eleştiren Özel, dava arkadaşlarının cezaevindeyken "Bizi bir kez bile ziyarete gelmedi" dediğini belirterek "Senin silah arkadaşların sana haklarını helal etmeyerek öldüler. Sen silah arkadaşlarının bedduasını alan bir adamsın" ifadesini kullandı.

Bu sözler, özellikle sosyal medyada viral haline geldi.

Özel, bir başka konuşmasında da "Biz CHP olarak makamlara saygılıyız ama keşke öyle bir Genelkurmay Başkanlığı yapmasaydınız. Olmaz olsaydı öyle Genelkurmay Başkanlığı" tepkisini göstermişti.

Akar, siyasetçinin kendisine yönelik açıklamalarının "hakaret ve iftira" mahiyetinde olduğu iddiasıyla 500 bin TL’lik manevi tazminat talep etmişti.

Ankara 28. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2 Aralık 2020 günü, Akar'ı haklı bularak, Özel'in 15 bin TL tazminat ödemesine hükmetmişti.

Özgür Özel’in başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, tazminat koşulları oluşmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verdi.

Hulusi Akar ise Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararını temyiz etti. Temyiz üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararını oybirliğiyle onadı.

'SERT VE AĞIR BİR ELEŞTİRİ'

Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin onama gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından örnekler verilerek, şunlar kaydedildi:

"Davalı tarafından, davacının birtakım ifadelerine cevaben kullanılan 'rezil' kelimesinin davacının şahsına değil, önceki icra etmiş olduğu görevi yerine getirme şekline yönelik değer yargısı ve sert eleştiri niteliğinde olduğu, davalının güncel bir konu ile ilgili partisi adına ve kişisel değerlendirmelerde bulunduğu, kamu görevinin akabinde siyasetçi olarak görev yapan davacının mevcut konumu gereği eleştirilere daha fazla katlanması gerektiği; aynı şekilde Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) bütçe görüşmeleri esnasında davalı tarafından sarf edilen söz ve ifadeler değerlendirildiğinde de özellikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan yasama dokunulmazlığı çerçevesinde davacının önceki görevi yerine getirme şekline ilişkin sert ve ağır eleştiri olarak kabul edilmesi gerektiği, bu sözlere davacı tarafından aynı gün kürsüde cevap verildiği anlaşılmıştır."

Gerekçede, AYM’nin pek çok kararında da benimsendiği gibi demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi, bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğünün, sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğu vurgulandı.

'KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI YOK'

AYM'nin yine pek çok kararında, ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul ettiği aktarılan gerekçede, şu tespitler yapıldı:

"Davalı tarafından kaba, incitici ve kışkırtıcı birtakım söz ve ifadeler kullanılmış ise de değer yargılarından oluşan bu ifadelerin polemik çıkartmaya, şiddetli tepkiler yaratmaya ve taraftarlarını konsolide etmeye yönelik siyaset üslubunun bir parçası olduğunun kabul edilmesi ve siyasetçilerin konumu itibarı ile yapılan bu sert eleştirilere katlanması gerektiği, tüm bu açıklamalar ışığında davalı tarafından sarf edilen söz ve ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı, sert ve ağır eleştiri niteliğinde olduğu, davalının ifade özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiği, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığının anlaşılmasına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir."

Hulusi Akar Özgür Özel
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber