Beş sayfalık savunmada gazetecilik ve hayat dersi
1904 yılında The North American Review’de yazdığı makalesinde adına ödül verilen gazeteci Joseph Pulitzer şöyle der:
“Cumhuriyetimiz ve gazeteleri ya beraber yükselir ya da beraber çöker. Hakları bilen ve bunları zekayla uygulayan, çıkarcılıktan uzak, bağımsız, kamusal hizmet bilinçli bir basın, kamusal erdemi koruyabilir. Bu erdem olmadan her hükümet sahtekar ve alaycıdır. Sinik, çıkarcı, demagojik bir basın ise zamanla kendine benzeyen insan yığını üretir.”
Örneğin…
7 Eylül 2019… Güldal Mumcu, “Uğur Mumcu öldürülmeden önce o zamanki MİT Müsteşarı Teoman Koman gazetecileri MİT’e davet ediyor ve MİT’i gezdiriyor. O sırada ‘aranızdan biri öldürülecek’ diyor. Bu basında da yer aldı o zaman. Bir ülkenin MİT Müsteşarı aranızdan biri öldürülecek diyorsa eğer, kimin öldürüleceğini ve kimin öldüreceğini biliyor demektir” demişti. Bu açıklamanın peşine düşen gazeteci var mı?
O zaman önceki akşam tahliye edilen Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın Çağlayan’da yaptığı savunmayı okuyalım.
“Benden gazetecilik dışında bir şey çıkmaz”
Öne çıkmam, ekrana koşmam, tweet atmam, sosyal medyada kendimi sergilemem. Dediğim gibi benden gazetecilik dışında bir şey çıkarılamaz. Elbette politik bir kimliğim, bir duruşum bir fikrim var. Ama tek sadakatim haberdir, doğru haberciliktir. Politik kavgaların haberci olarak slogan atan taraftarı değil, onları yansıtan- aktaran bir gazeteciliktir benim yerim.
Peki gazeteci kimdir?
En basit tanımıyla güncel toplumu ilgilendiren olay ve olguları araştıran belge ve bilgiye dayanarak görünürdeki gerçekliğe uygun bir şekilde ve bazen kendi yorumunu da katarak, toplumun ilgisini çekebilecek konular hakkında ya da toplumun merak ettiği konular hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla gazetecilik etik kurallarına uygun bir şekilde haber yapan kişidir.
Haber kanalı nedir?
18 saat canlı yayın yapan, zamanla ve diğer kanallarla yarışan nefes nefese bir koşturmadır. En sıradan günlerde en az 100 karar verirsiniz. Çok krizli zamanlarda bu 300’ü de bulabilir, 500’ü de. Her bir kararınız doğru olmak zorundadır. İnsanlık dışı bir hayattır bazen haber kanalında çalışmak. Çünkü 24 saatlik bir günlük zaman dilimin her bir saniyesinde haber değeri taşıyan birden çok olay meydana gelirken, biz gazeteciler yaşanan bu olayları doğru ve tarafız bir şekilde, olaylar haber değerini yitirmeden en hızlı şekilde, kamuoyu ile paylaşan ilk haberi yapan olmak için zamanla ve rakiplerinle sürekli yarış halinde olmaktır.
“Haber kanalları gazete değildir”
Tımarhane derim ben haber kanallarına.
Gazete değildir haber kanalları.
Dönüp dönüp yazdığınızı kontrol edemez, yanlış varsa düzeltemezsiniz. Haber kanalında ve canlı yayında, her şey o anda olur ve haberi en hızlı ekrana vermek başarı kriteridir. Bu sebeple de ilk olma rekabetinde saniyelerle yarışırsınız. Canlı yayında haber ekrana yansıdığı anda geri dönüşü yoktur. Bir kazada 4 kişi ölmüşken, 6 kişi diye duyurursanız o 2 kişiyi tekrar diriltemezsiniz. Dolayısıyla haber kanalında verilen her karar, her zaman doğru olmak zorundadır.
Peki hayat hep öyle mi yürür?
Hayır! Bazen sizden, bazen ekibinizden kaynaklanan hatalar ekrana yansıyabilir. Hızla düzeltmeye çalışırsınız. Ama buna isteyen hata diye bakabilir, isteyen altında niyet arayabilir. Bu kadar acımasız bir denetim veya saldırı altında çalışırsınız hep.
SONUÇ: Bilirkişinin ses kaydını yayınladığı için Silivri’de 34 gün hapis yatan gazeteci Suat Toktaş’ın beş sayfalık savunması iletişim fakültelerinde okunmalı, tartışılmalı.