Cemal Enginyurt ile Serap Yazıcı aynı değil

BUNU YAZMAK GEREK

Başta Gelecek Partisi’nden istifa eden Serap Yazıcı olmak üzere İYİ Parti’den istifa ederek AKP’ye geçen ve son genel kurulda AKP yönetimine giren isimlerle ilgili yoğun tartışma yapılıyor.

Siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler bu isimlerin hangi menfaatler karşılığında AKP saflarına geçtiklerini sorguluyor.

Yandaş medya kalemleri ise bu transferlerin gayet normal olduğunu ileri sürerek “Cemal Enginyurt CHP’ye geçince sesi çıkmayanlar sıra AKP’ye geçenlere gelince kıyameti koparıyor, bu nasıl bir hakkaniyettir” diye soruyor.

İlk duyulduğunda haklı gibi görünüyor bu karşı çıkış.

Ama öyle değil.

Cemal Enginyurt 2020 yılında tarım politikaları konusunda eleştirilerde bulunduğu için MHP’den ihraç edildi.

Ardından DP genel başkanı Gültekin Uysal tarafından partiye davet edildi.

Enginyurt 2023 seçimine 6’lı masada varılan anlaşma sonucu CHP listesinden milletvekili seçildi ve seçimden sonra da partisine döndü. Ancak daha sonra parti içinde çıkan tartışmalar sonucu Salih Uzun’la birlikte DP’den istifa ederek bağımsız kaldı.

Enginyurt ve Uzun bu ayın başında seçildikleri parti olan CHP’ye geçtiler.

Serap Yazıcı ise tıpkı Cemal Enginyurt ve Salih Uzun gibi CHP listesinden seçildi. Ancak her ikisi de CHP’ye geçerek yine muhalif cephede yer alırken, Serap Yazıcı ise başından bu yana ağır eleştiriler yaptığı iktidar partisini tercih etti. Kısacası Enginyurt muhalefete devam ederken, Yazıcı çok eleştirdiği partinin hizmetine girdi. Bu açıdan bakınca Enginyurt ile Yazıcı’nın aynı kefeye konmaması çok normaldir.

ÖNERİ

İmamoğlu o diplomayı göstersin

İktidarın açtığı saçma sapan diploma atağı nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz.

Hiçbir açıdan tutarlı olmayan bu davanın İmamoğlu aleyhine sonuçlanması hukuken mümkün değil elbette.

Ancak iktidarın İmamoğlu üzerinden CHP’yi kirletmek için elinden geleni yaptığını bildiğimize göre çıkacak aleyhte sonuç çok şaşırtıcı olmayacaktır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde dün düzenlenen basın toplantısında Prof. Dr. Adem Sözüer ve avukat Mehmet Pehlivan konuyu bütün ayrıntıları ile anlattılar.

Kamuoyunun zihninde sanırım bir kuşku kalmamıştır.

Şimdi benim de bir önerim var.

İmamoğlu’nun diploması tartışma konusu yapıldı ama Erdoğan’ın diploması yıllardır tartışıldığı halde hala bir sonuç alınamadı.

Bir tarihte Ekrem İmamoğlu’na bir çağrı yapılmış ve Erdoğan’ın 1994’te İstanbul belediye başkan adayı olduğu sırada verdiği öğrenim belgesini açıklaması istenmişti.

İmamoğlu ise özel hayata girdiğini belirterek “bunu yapmam” demişti.

Artık işin “özel hayat” ile ilgisi kalmadı.

İmamoğlu bu belgeyi göstermeli. Bakalım Erdoğan aday olurken hangi diplomayı belge olarak vermiş.

Evrakta sahtecilik yapılarak kamuoyuna sunulan Marmara Üniversitesi diplomasını mı yoksa aldığı gerçek diplomayı mı göstermiş, hepimiz öğrenelim.

ÇOK GÜLDÜM

Yahu adam 60 bin diyor siz hala…

Pazar günü yapılan AKP’nin 8’inci olağan kongresini elimde uzaktan kumanda ile kanalları gezerek izliyordum.

Erdoğan konuşmasının bir yerinde “Şu anda dışarıda birikmiş 60 bin vatandaşımız da bu coşkumuza katılıyor” dedi.

Ama o da ne? Satın alma yöntemiyle yandaşlığa dönüşen bir kanalın yayın yönetmeni çırpınırcasına “Şu an salon dışında yüzbinler var” diye haykırıyor.

Yalakalık yapılır da bu kadarı da olmaz ki. Senin televizyonun az önce Erdoğan’ın kendi ağzından “dışarıda 60 bin kişi var” sözünü yayınlamadı mı?

Peki bu telaş bu abartma da neyin nesi?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Le Point kapağı aleyhimize

Yandaş medya Fransız Le Point dergisinin kapağında, Erdoğan’ın Trump, Putin ve Xi Jinping ile birlikte yer almasını “Dünyaya yön veren liderler” başlığı ile yorumlayarak övgüler düzüyorlar.

Yandaşlar, Erdoğan’ın dünya liderliğini herkesin kabul ettiğini bir tek Türkiye’deki muhalefetin bunu kabullenemediğini ileri sürüyorlar.

Oysa o kapak Erdoğan’a övgü olarak kullanılamaz. Dergiyi bulup baktım.

Tam 112 sayfalık bir analiz ve bu analizde dünyanın otokrat ve despotik liderlerin kontrolüne geçtiğini anlatıyor.

122 sayfa içinde Erdoğan’dan bir cümle ile söz ediliyor, diğer despot yöneticilerin yancısı gibi tanımlanıyor.

Övünülecek bir durum yok yani. Ayrıca aynı dergi 2018’de Erdoğan’ı yine kapak yapmış ve “diktatör” başlığı atmıştı.

SON DAKİKA HABERLERİ

Can Ataklı Diğer Yazıları