Erdoğan esti gürledi Peki Trump ne dedi?

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİMİZ KUTLU OLSUN

ANALİZ

Sonunda Erdoğan Trump ile telefonla da olsa bir görüşme yaptı.

Önceki gece gerçekleşen bu telefon görüşmesinden sonra saraydan yapılan açıklamada Erdoğan’ın

Trump’a bazı talepler ilettiği bildirildi.

Erdoğan örneğin Trump’ın ilk döneminde konan ve Biden yönetimi tarafından kaldırılmayan CAATSA yaptırımlarının sona ermesini istemiş.

F-16 satışı ve F-16’ların modernizasyonu sürecinin bitirilmesi gerektiğini söylemiş.

Rusya’dan S-400 alındığı için çıkarıldığımız F-35 projesine geri dönmek istediğimi iletmiş. Sarayın açıklamasında iki ülke cumhurbaşkanın ikili ilişkiler konusunu ele aldıkları, başta Suriye ve Ukrayna olmak üzere bölgesel sorunlarını da ele aldıkları belirtildi.

Buraya kadar güzel.

CAATSA’dan çıkmamız gerek, yılan hikayesine dönen F-16 sorunun halledilmesi çok önemli, F-35 programına dönmemiz de çok gerekli.

Ancak haberde eksik olan ve her zaman gördüğümüz şu;

Sarayın açıklamalarında Erdoğan sanki sert bir ifadeyle kararlı biçimde konuşmuş gibi sunuluyor.

Buna karşı tarafın yani Trump’ın ne cevap verdiğine ise hiç değinilmiyor.

Trump CAATSA konusunda ne dedi, F-16’ların satışı gerçekleşecek mi, Türkiye yeniden F-35 programına dönecek mi, bunlar belirsiz.

Ama olsun, Türk kamuoyu Erdoğan’ın “kararlı” konuştuğuna inandırılıyor mu, o yeter.

BUNU YAZMAK GEREK

Devletin kurucu önderi olur

MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli tam bir buçuk aydır ortalıkta yok.

Şu sıralar telefon konuşmaları de kesildi ama açıklamalar tüm hızıyla sürüyor.

Bahçeli hayli uzun son açıklamasında İmralı’daki terör örgütü liderinden “kurucu önder” diye söz etti.

Doğal olarak bu “önder” tanımı rahatsızlık yarattı.

Bahçeli değil ama MHP’li yöneticiler “ne olursa olsun teknik olarak bu bir gerçektir” açıklaması yaptı.

Oysa MHP’liler yanılıyor.

Abdullah Öcalan “teknik olarak da” kurucu önder tanımıyla anılamaz.

Çünkü devletlerin kurucu önderi olabilir.

MHP’liler farkında olarak/olmayarak bir terör örgütü liderini “devleti kuran önder” mertebesine yükseltmiş oldular.

ŞAŞIRDIM

Diploma sorana “akıl hastası” muamelesi

Hatırlayanlar olacaktır, Erdoğan’ın diploması ile ilgili en çetin mücadeleyi verenlerin başında Oğuz Tolga isimli bir vatandaş gelir.

Oğuz Tolga neredeyse 10 yıldır Erdoğan’ın diplomasının peşinde.

Hakkında sayısız davalar açıldı, evinin önünde vahşi bir saldırıya uğradı, sosyal medya linçine tabii tutuldu ama hiç yılmadı.

Tolga’nın davaları sürüyor ama sonuçlanamıyor.

Çünkü Oğuz Tolga savunmasında, “Madem bu konuda Erdoğan’a hakaretle yargılanıyorum o halde diplomanın aslını mahkemeye getirdin” diyor.

Mahkeme usulen yazı yazıyor tabii ama hem cevap alamıyor hem de peşine düşmüyor.

Anladığım kadarıyla bu konuda mahkemeler de tam olarak ne yapacaklarını bilemiyor. Sonunda ne yapmışlar biliyor musunuz?

Oğuz Tolga’nın “akli dengesinin yerinde olup olmadığının teşhisi için” psikiyatri servisine nakletmişler.

Tolga dün Burhaniye Devlet hastanesine giderek “akıl sağlığı yerindedir” raporu aldı.

Bİ SOR BAKALIM

Hâlâ neden iddianame yok?

Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ Erdoğan’a hakaret iddiasıyla 18 Ocak’ta yemek yediği restorana düzenlenen polis operasyonuyla gözaltına alındı, 21 Ocak günü ise bambaşka bir suçtan tutuklandı.

Özdağ tam iki aydır tutuklu.

Ama hakkındaki iddianame hala hazırlanmadı.

Neden?

Anladığım kadarıyla gözaltına alınma gerekçesi ile tutuklanma gerekçesi farklı olan Ümit Özdağ’ı uzun süre hapiste tutabilecek bir iddianame hazırlayamıyorlar.

Kayseri’de Suriyelilere yönelik bir eyleme “destek verdiği ve halkı kin nefrete ittiği” ileri sürülen Özdağ hakkında iddianame hazırlanırsa hapiste tutmak mümkün olmayacak.

Ancak belli ki Özdağ’ı hapse atan irade uzun süre hapiste kalmasını istiyor.

Sanıyorum Özdağ ile ilgili hazırlanmış başka dosyalarla hapiste kalma süresinin uzatılmasına çalışılıyor.

SON DAKİKA HABERLERİ

Can Ataklı Diğer Yazıları