İstifa için daha ne olsun?
BUNU YAZMAK GEREK
Bolu Kartalkaya’daki korkunç yangının sorumluları açık biçimde ortada.
Otelde sprinker denilen yağmurlama/söndürme sistemi yok.
Alarm sistemi çalışmamış.
Yangın tahliye kapıları yok.
Yangın merdiveni elverişli değil.
Bir turizm merkezi olan Kartalkaya bölgesinde itfaiye yok.
Ambulans ve sağlık kuruluşu yok.
Tüm bunların denetimi yasa gereği -ki bu yasa da AKP döneminde çıkarılmış- Turizm Bakanlığı’nda.
Bolu Belediyesi talep üzerine yangın kontrolü yapmış, 70 metrekarelik bir kafeterya için yeterlilik raporu vermiş, bunları hepsi hikâye.
Bunun da ötesinde Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, sahibi olduğu ETS şirketi Kartal Grand Oteli’nin rezervasyon operasyonunu yönetiyor.
Yine yasa gereği bu tür işlemleri yapan kuruluşlar rezervasyon yaptıkları otellerden garanti belgesi almak zorunda.
Yani neresinden bakarsanız bakın bu yangındaki en büyük kusur ve ihmal Turizm Bakanlığı’nda.
Ve ne gariptir ki Turizm Bakanı Mehmet Nur Ersoy’un aklına istifa etmek gelmediği gibi gerçek olmayan beyanlara suçu CHP’nin üzerine atmaya çalışıyor.
Eğer hesap sorulacaksa otel sahibi bir numaralı, Turizm Bakanı ise iki numaralı sanık olacaktır.
Ama belli ki olmayacak.
Yandaş CNN Türk’te izledikten ve kendi onurunu bu kadar ayaklar alına altına alabildiğini gördükten sonra bu adamın istifa etmeyeceği çok açık.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Ortada hükümet yok soruşturması var
Dizi oyuncularının menajerliğini yapan Ayşe Barım üzerine koparılan fırtınanın aslında dizi sektörünü de AKP’nin ele geçirme operasyonu olduğu anlaşılmıştı.
Kumpasın oraya çıkması üzerine bu kez hedef değiştirildi.
Ayşe Barım ve pek çok sanatçı gözaltına alındı.
Hepsinin ortak özelliği 12 yıl önceki Gezi direnişine katılmak.
Sanatçıların “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs ettikleri” ileri sürülüyor.
İyi de ortadan kaldırılmak istenen hükümet sistemi zaten 2018 yılında sona erdi.
Savcılar artık olmayan bir hükümeti devirme suçuna nasıl bir ceza isteyecek gerçekten çok merak ediyorum.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Savcılar ya bunu da yol yaparsa!
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ Ankara’da gözaltına alınıp İstanbul’da tutuklandı.
Gözaltı gerekçesi cumhurbaşkanına hakaretti.
Eğer suçsa bu suç Antalya’da işlendi.
Ama Özdağ için soruşturmayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı başlattı.
Özdağ Ankara polisi tarafından gözaltına alındı ve İstanbul’a getirildi.
Hukuki açıdan kesin kural olmamakla birlikte teamüllere göre bir kişi hakkındaki soruşturma suçun işlendiği yerin savcısı tarafından başlatılır.
Ümit Özdağ Antalya’da konuştuğu halde soruşturma İstanbul’da açıldı.
Nedense Antalya’daki başsavcının aklına gelmeyen İstanbul başsavcısının aklına geldi ve soruşturma açtı.
O zaman akla şu geliyor doğal olarak;
Ya bundan sonra Türkiye’nin herhangi bir yerindeki savcılar; siyasi kişiler, gazeteciler, akademisyenler, sendikacılar için suç nerede işlenirse işlensin soruşturma açmaya kalkarlarsa ne olacaktır?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının uygulaması yol olur ve yaygınlaşırsa örneğin Edirne’deki bir belediye başkanı için Kars’ta soruşturma açılırsa tam bir şenlik yaşanır.
KOMİK
Kürşad Zorlu bakın neden eleştiriliyormuş
Seçimde İYİ Parti’den meclise giren ama istifa ederek AKP’ye geçen Kürşad Zorlu doğal olarak eleştiriliyor.
Ama sarayın sesi Abdülkadir Selvi’yi okurken çok şaşırdım ve içimden “Yapma be Abdülkadir, sinirleri bu kadar da zorlama” dedim.
Abdülkadir Selvi “Sanki İYİ Parti’den tek istifa eden Kürşad Zorlu’ymuş gibi” diyerek Meral Akşener’i, Ümit Özdağ’ı, Koray Aydın’ı örnek gösterip “Kürşad Zorlu’nun istifası sizi niye bu kadar rahatsız etti?” diye sormuş.
Sonra da cevabını kendisi vermiş; “Sebebini biliyorum. Kürşad Zorlu’yu AK Parti’ye geçtiği için hedef alıyorlar. Ama aynı Kürşad Zorlu CHP’ye geçse demokrasi kahramanı olurdu. Hele bir de İmamoğlucu olsa o zaman ballı kaymak. Siz o zaman görürdünüz Kürşad Zorlu güzellemelerini.”
Hay Allah iyiliğini versin Abdülkadir.
Seni okuyan da zanneder ki medya sadece muhaliflerden oluşuyor.
Yahu sağdan say üç, soldan say dört muhalif kaldı ortalıkta, nedir bu telaşın?