Hem zorlu hem Cengiz!

12 Mart 2025 günü Kavaklıdere Karakolu’ndan aradılar.

Ne olabileceğini tahmin ettiğim için ilk sorum “Bu sefer kim açmış” oldu.

El cevap: “Mehmet Cengiz”

30 yıllık gazeteciyim ve - gururla söylüyorum- bugüne kadar hakkımda hiç hakaret davası açılmadı. Ancak bu aralar sürekli (iktidarın “dezenformasyon yasası” dediği) SANSÜR YASASI’na dayandırılan suç duyurularıyla karşılaşıyoruz.

Soruşturmanın müştekisi Mehmet Cengiz. Suçtan zarar göreni de Cengiz Holding. 09 Ekim 2024 ile 3 Şubat 2025 tarihleri arasında daha önce çalıştığım Sözcü Gazetesi ve internet sitesinde yayınlanmış 174 habere adeta “Toplu suç duyurusu” yapmışlar.

Suçlamaları aynen şöyle:

“Kişilerin huzuru ve sükunu bozma, kanunlara uymamaya tahrik, yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, hakaret ve iftira suçlarını birlikte işleme...”

***

Metni okuyunca “vay arkadaş” dedim. Adam hem zorlu hem CENGİZ!

Bu nasıl bir soruşturma? 174 ayrı haberi, o haberleri yazan gazetecileri aynı çuvala doldurmuşlar, ne tutarsa diye savcının önüne bırakmışlar. Savcı da aynı torbayı alıp polise dağıtmış. İnsan bir bakar hangisi soruşturmaya değer, hangisini ayıklamak gerek?

Zira Cengiz’in avukatlarının dosya eklerine koyduğu yazı ve haber kupürleri arasında benimki yok. Allah’tan suç duyurusunun bir yerinde 13 Kasım 2024 günü yayınlanan “Sıra Sizde” başlıklı yazımdan söz edilmişti. Yazıyı arşivden buldum.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın konser maliyetlerine dair açıklamalarını aktarıp iktidara “Yavaş ihalelerin bütün detaylarını açıkladı. Şimdi sıra sizde” demişim ve iktidarın yaptığı kamu ihalelerinin neden hep aynı şirketlere verildiğini sorgulamışım. Cengiz Holding’in adı da yazımda şu şekilde geçmiş:

“Mesela, maden alanları, kıyılar neden hep aynı şirketlere tahsis ediliyor? Devlet o tahsislerde ne kazanıyor? O şirketler ne kazanıyor? (Cengiz Holding’e 3 milyar liraya verilen bakır sahasında 300 milyar liralık cevher olduğu anlaşılıyor. Cennet Koyu, Akbelen, Kazdağları, büyük kentlerdeki askeri alanlar gibi büyük rant kaynakları hep aynı şirketlere veriliyor.)”

***

Bahsettiğim konu da şu:

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz 8 Ekim 2024 günü şöyle demiş:

“İhale şartnamesindeki ‘izabe tesisi’ şartını sağlayan tek bir firma var. O da Türkiye’deki tek izabe tesisinin sahibi Cengiz Holding. 15 Ekim’de yapılacak ihale iptal edilmeli.”

15 Ekim 2024 günü ihale yapılmış ve bilin bakalım ihaleyi kim almış: Cengiz Holding.

Böyle olunca da CHP Genel Başkanı Özgür Özel TBMM’deki grup kürsüsünden şöyle demiş: “456 milyar liralık bakır cevheri, 3,5 milyara Cengiz Holding’e peşkeş çekildi.”

Rakamları da elinde kapı gibi MTA raporunu tutan Deniz Yavuzyılmaz açıklamış. Toplam rezerv: 79 milyon 800 bin ton.

Rezervin güncel piyasa değeri: 13 milyar 335 milyon 974 bin dolar (bugünkü kurla 485 milyar lira)

İhale bedeli: 13.5 milyar lira.

***

Şimdi suçlamalara dönelim.

Ne diyor Cengiz Holding’in avukatları biz gazetecileri suçlarken?

- Yayınlanan haberlerde gerçeklikten uzak, kamuoyunu yanlış bilgilendiren, itibar zedeleyen ve hakaret içerikli ifadelere yer verildiği...

Yukarıda aktardığım paragrafta (rakamı olduğundan daha düşük yazmam dışında) bunlardan hangisi var? İhaleyi aldığınız mı gerçekten uzak? İhaleyi sizin kazanacağınızın bir hafta önceden ifşa edilmesi mi? İtibarınız nasıl zedelenmiş? Hakaret içerikli ifadeyi gösterir misiniz?

- Halkın müşteki ve suçtan zarar gören şirkete, bazı durumlarda devlete karşı cephe alması ve eylemde bulunması saiki güden tahrik amaçlı haberler olduğu...

Yukarıda aktardığım paragrafta Cengiz’e, şirketine ya da devlete karşı kimi tahrik etmişim?

- Kişilerin huzuru ve sükunu bozma, kanunlara uymamaya tahrik, yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, hakaret ve iftira suçlarını birlikte işleme...

Cengiz’in huzuru kaçmış olabilir. Zaten George Orwell der ki; “Haber birilerini rahatsız/huzursuz eden metinlere denir. Gerisi halkla ilişkilerdir.” Şimdi Cengiz’e ve avukatlarına gazetecilik dersi mi verelim?

Kimi kanunlara uymamaya tahrik etmişim? Hangi yanıltıcı bilgiyi yaymışım? Rezerv mi yanlış, ihalenin şartname bilgileri mi yanlış? İhale bedeli mi yanlış? Halkı kime karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmişim? Kime hakaret etmişim? Kime iftira atmışım?

***

Bu satırları soruşturmayı başlatan beni karakola gönderen savcının okuması için yazıyorum: 15 Ekim 2015’te yapılan bir ihaleyi kimin kazanacağını 8 Ekim’de bir milletvekili açıklamış. Böyle bir ihalede şaibe yok mu? Devletin kurumu MTA ve aynı milletvekili 3.5 milyar liraya satılan madende 13.3 milyar dolarlık cevher olduğunu söylüyor. Aradaki uçurum kamunun zararı değil mi? Sayın savcı, şu iki satırdan dolayı beni karakola götüreceğinize milletin milyarlarına sahip çıkmanız, bu iddiaları araştırmanız gerekmez mi?

Şimdi diyeceksiniz ki “Mehmet Cengiz’e söyleyecek sözün yok mu?” Elbette var. Ancak öfkeli bir anımda olduğumdan yazmıyorum. Sırası geldiğinde (ki yakında gelecek) bizlere de söz düşeceğinden, şimdi yazmadıklarımın hepsini yüzüne söyleyeceğimden zerre şüphe duymuyorum.

SON DAKİKA HABERLERİ

Deniz Zeyrek Diğer Yazıları