Efradını cami ağyarını mâni yapmak
Siyasi, iktisadi ve sosyal görüşlerime uygun bulduğum için yaklaşık 30 yıldır “Liberal Demokrat Sosyalist” sıfatını kullanıyorum…
Bu konuda ilk makalem ise 1994 yılı mart ayında Günaydın Gazetesi’nde yayımlandı…
Yazımın başlığı aynen şöyleydi:
“Adam Smith, Karl Marks ve John Maynard Keynes’i kardeş yapsak mı?..”.
***
Yazımda, iktisat hocamız Ord. Prof. Ekrem Özelmas’ın “Bir şeyin efradını cami ağyarını mâni yapmak” özdeyişini de kullanmıştım...
Hocamız, bir durumun analizini yaparken benzeyenleri bir araya toplamamızı, benzemeyenleri ise dışlamamızı tavsiye ederdi...
O yazımda:
“Bu üç ünlü iktisat kuramcısının üçünün de birbirlerine benzeyen ve herkes için yararlı olacak yanları var... Bu benzer yanlarını alıp benzemeyenleri dışlayarak yeni bir ekonomik sistem kuralım ve uygulayalım, eminim çok başarılı olacaktır” diyordum...
***
Makalemde, insanlığın, uygulanmakta olan ve adına “Neo Liberalizm” denen vahşi ve ilkel kapitalizmle yönetilemeyeceğine dikkat çekiyordum...
Yönetilirse eğer, sonunda kesinlikle Üçüncü Dünya Savaşı çıkacaktı...
Ancak, bu defa on milyonlar değil, milyarlarca insan ölecekti...
Bu, erken gelecek olan kıyameti önlemenin yolu; insanı, hukukun üstünlüğü ilkesini ve demokrasiyi önceleyen yeni bir ekonomik modeli uygulamaktan geçiyordu…
YENİ EKONOMİK MODELİM: DMDK
Hayal gücüm kadar güçlü olduğuna ve uygulanırsa gerçek olacağına inandığım Yeni Ekonomi Modelimin (DMDK) temel unsurları şöyleydi:
Serbest piyasa teşvik edilecek (Smith)…
Kapitalist üretim sistemi sürdürülecek (Smith, Keynes).
Devlet, büyük ölçekli eşitsizliklerin ve ekonomik krizlerin önlenmesi için, istikrarlı büyümeyi destekleyici bir rol üstlenecek (Keynes).
İşçi hakları ve kollektif mülkiyet unsurları daha fazla teşvik edilecek (Marx)...
Böylece hem özel sektörün dinamizmini hem de sosyal adalet ilkelerini içeren bir yapı oluşturabilecekti...
O günlerde alay konusu olan ve çok fazla “romantik” bulunan Yeni Ekonomi Modelim, günümüz dünyasında (Türkiye hariç), gelişmiş tüm ülkelerde savunulur oldu…
Zira ilkel ve vahşi liberal kapitalizm gibi diktacı komünist model de çöktü…
NEYİ SAVUNUYORUM
Canlarım…
Geçmişte TÜSİAD’ın ne yaptığı ya da yapmadığı umurumda bile değil çünkü kişiler gibi kurumları da geçmişlerine zincirlemenin yanlış olduğuna inanıyorum…
Kaldı ki 45 yıl öncesinin TÜSİAD’ı ile bugünkü TÜSİAD’ın arasında, isim benzerliğinden başka hiçbir benzerlik yok…
Bu vesileyle bilinsin ki; son birkaç gündür savunduğum TÜSİAD ya da TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı değil…
Ben, Atatürk ilke ve inkılâplarına, aklı ile bağlı mütevazı bir düşünür olarak:
Başkan’ın ekonomi, hukuk ve demokrasi konusunda yaptığı haklı, doğru ve uyarıcı konuşmaya destek veriyorum…
Yaşasın demokratik, laik, sosyal hukuk devleti… Yaşasın kapsayıcı demokratik ve ekonomik model…