Sinemacılıkta Kuzey Kore standartları
Yarın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu önemli bir açıklama yapacak. Hakkında sürdürülen yargı süreci ile ilgili daha önce duymadığımız şeyleri açıklayacağı söyleniyor. Artık zamanı!
Ayşe Barım operasyonu bile döndü dolaştı İmamoğlu’nu hatırlattı. Anımsayın, İmamoğlu seçildiği akşam, “Neymiş sanatçı konuşmayacakmış! Konuşacak kardeşim” demişti ve çokça alkış almıştı. Çünkü Türkiye’nin en az yarısının hislerine tercüman olmuştu.
***
Yok ‘monopolleşme’ dendi, yok ‘X oyuncuyu üzmüş, Y oyuncuya yüz vermemiş, çok zalimmiş’ dendi; müthiş bir kampanya başlatıldı. Önce köşe yazısı, ardından trol fırtınası… Sonunda Ayşe Barım’ı da Gezi’ye bağladılar. Altı üstü işi, oyuncuları yapımcılara mesleki anlamda pazarlamak ve oyunculara imaj çizmek olan kadın Gezi’yi planlayıp düzenleyip hükümeti yıkmaya çalışmakla yargılanacak.
Bu kağıt üstünde yazanı. İşin aslını anlamak için ise Ayşe Barım’ın gözaltına alınmasından bir gün önce Sabah Gazetesinden Tuğba Kalçık’ın yaptığı röportaja bakmak lazım. Yönetmen İsmail Güneş, Halit Ergenç’i bir projesinde oynatmak istemiş. Bunun için Ergenç’le görüşmüş. Buna Ayşe Barım kızmış, “Neden benimle görüşmediniz?” demiş. Sanatçılar ve menajerler arasındaki sözleşme uyarınca sanatçılara gelen projeler menajerler üzerinden geçer. Menajerin zaten görevi budur. Proje sanatçısına uygun mu, değerlendirmek ve en yüksek pazarlığı yapmak… Barım bu duruma kızmasa işini yapmamış olur.
Sonrası da dedikodu… Sözde Barım demiş ki, “Bu İsmail Güneş MHP’li. Ben bu adama oyuncu vermem.” Bu arada Barım’ın süper apolitik tip olduğunu çalıştığı insanlardan teyit etmek zor değil. Barım, projeyi prestijli yeterli vb. bulmamış, “Boş geç” demiş olabilir. O kısmını bilmiyoruz.
***
Bu garabet olayı takip ederken aklıma Kuzey Kore’nin ölen lideri Kim Jong İl geldi. Kim, sinemaya müthiş düşkündü. 20 bin filmlik arşivi olduğu dünyaca bilinirdi. Ancak Kuzey Kore sineması bir türlü istediği yere gelmedi. -Ülkede müthiş bir siyasi yobazlık ve açlık olduğu için olmasın!!! - Ama elbette Kim böyle düşünmedi. Güney Kore’den çok beğendiği bir aktrisi ülkesine getirtirse Kuzey Kore sinemasını uçuracağına inandı.
Kuzey Kore ajanları film yapımcısı kılığında aktris Choi Eun-hee’i Hong Kong’a çağırdı. Choi, Hong Kong’a gelir gelmez ajanlar tarafından derdest edildi, Kuzey Kore’ye götürüldü. Choi’nin aktör olan eşi sesi soluğu kesilen karısını aramak için Hong Kong’a geldi. Bu durumu bekleyen ajanlar aktör Shin Sang-ok’u da kaçırıp Kuzey Kore’ye getirdi.
Oyuncu çifte Kim büyük ihtimam gösterdi, oyunculara asla kötü davranılmadı. Sadece yarı zorla 17 film yaptırıldı. Kim’in sinema zevkine uygun filmler.
Oyuncu çift Kuzey Koreli yetkilileri Kuzey Kore davasına inandıklarına çok fena ikna etti. Bunlar nasılsa bizden olduğunu zanneden Kuzey Kore, çifti Viyana film festivaline gönderdi. Çift burada sığınma talebinde bulundu. Hikaye de burada bitti. Bilmem benzerlik gördünüz mü?