Suriye’de tarihi anlaşmanın Türkiye neresinde?

Bölge açısından da Türkiye açısından da tarihi anlaşma Suriye Demokratik Güçleri ve El Şara liderliğindeki Şam yönetimi arasında imzalandı. SDG Şam yönetimi ile birleşiyor. Bu anlaşmayı Türkiye’deki süreç ile paralel okumak isteyenler var. Sürecin etkisi olabilir ama sürece bağlamak eksik olur.

Anlaşmadan üç gün önce CENTCOM komutanı Michael Erik Kurilla Suriye’nin Kuzeydoğusundaydı. Kurilla Mazlum Abdi ile de görüştü. Görüşmenin detaylarına ilişkin bir açıklama yapılmadı. Abdi’nin Ahmed El Şara ile anlaşmayı imzalamaya, CENTCOM’a ait helikopterle gittiğini biliyoruz. Bu detay özellikle pek çok haberde yer aldı.

Anlaşmadan sonra da Amerikan Dışişleri Bakanı Marco Rubio, anlaşmadan memnuniyet duyduklarını ifade eden uzun bir tweet yayınladı. Rubio, azınlıklara karşı uygulanan vahşeti endişeyle izlediklerini belirtiyor, istikrara kavuşmak için en uygun yolun sekter bölünmelerin önüne geçecek tarafsız bir yönetim olduğunu ifade ediyor. Lazkiye ve Tartus’ta yaşananların ardında, ABD’nin Suriye’nin mevcut yönetimini de eleştiren bir metin yayınladığını unutmamak lazım.

Anlaşmaya ilişkin en açıklayıcı röportaj Salih Müslim’den geldi. Müslim ANF’ye verdiği röportajda diyor ki:

“Uluslararası güçler arabulucu oldular. Hem bizim yönetimimizin hem de Suriye yönetiminin arabulucuları vardı. Demek ki bu arabulucular onaylamış ve burada herkes kendi payına düşeni yapacaktır. Yani biz resmen bu devletin bir ortağıyız.”

Müslim’in özellikle “bu devletin resmen ortağıyız” cümlesine dikkat etmek lazım. Ahmed El Şara için anlaşma öyle bir kritik bir zamanda geldi ki, kurtarıcı oldu. Lazkiye ve Tartus’ta Alevi nüfusun karşı karşıya kaldığı şiddet, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre 1000’e yakın sivilin öldürülmüş olması, hem Şara yönetiminin ideolojik bagajını hem de farklı cihatçı gruplar üzerindeki hakimiyetini tartışmaya açtı. El Şara bu anlaşma ile bu endişeleri bir süreliğine de olsa gidermiş oldu.

Aşağıda Dürziler, Batı’da Aleviler Kuzeyde de Kürtler… El Şara’nın bu anlaşmayı yapmadan tasarladığı üniter Suriye hedefine ulaşması oldukça zorlu görülüyordu. O nedenle bu anlaşma bir can simidi oldu.

Kürtler can simidini attılar, karşılığını da alacaklar. Kürtler bu anlaşma sayesinde trene erken atlamış dolayısıyla ana kurucu unsur olma şansını da elde etmiş oluyor. Aslında tam da bu nedenle anlaşmadan federasyon çıkmamasına şaşırmamak lazım. Zira Kürtler, bir bölgenin değil tüm Suriye’nin yeni Suriye’nin sahibi oluyor.

Müslim’in röportajından, varılan 8 maddelik anlaşmanın her bir maddesiyle ilgili komisyon kurulacağı ve her bir madde için tek tek çalışılacağını öğreniyoruz. Suriye Demokratik Güçleri’nin Suriye ordusuna nasıl dahil olacağı ise henüz net değil. SDG tek parça halinde orduya katılmak istiyor, bunu biliyoruz.

Gelelim İran cephesine, Şah zamanından beri İran rejiminin sesi, bir tür manifesto yayınlayıcısı diyebileceğimiz Keyhan gazetesi, Lazkiye Tartus’ta yaşananları “Suriye halkı Colani’nin teröristlerine karşı ayaklandı” diye duyurdu.

Mazlum Abdi ise, imza sonrası verdiği ilk röportajda, İran’la bir işbirliğimiz yok, şu anda da yok, ileride de olmayacak dedi.

SDG El Şara arasında imzalanan anlaşmada, Esad dönemi unsurlarına karşı birlikte savaş maddesinin olduğunu da not etmek lazım.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nevşin Mengü Diğer Yazıları