Erdoğan neyi bekliyor?

İNANÇSIZLIK MI STRATEJİ Mİ?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı ve son iki haftada hızlanan çözüm süreci trafiğinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “neden geride durduğu” en çok merak edilen konu. Partisinde birkaç yönetici ve birkaç bölge milletvekili dışında inisiyatif kullanan, söz söyleyen yok. Böylesine büyük bir projede Erdoğan’ın başrolü başkalarına bırakması akıllıca geliyor mu?

***

Bu halin, ‘inançsızlık mı strateji mi?” olup olmadığı konusunda, farklı analizler ve bakış açılarına tanık olduk. İktidar partisinde bu konudaki ruh halini aktarmak istedik:

1-Cumhurbaşkanı başından beri gelişmeleri izliyor. Her şey bilgisi dahilinde gelişiyor. Şu anda size sessiz gelen tavrı işin gereği. Çünkü cumhurbaşkanını gerektiren bir muhataplık yok. O aşamaya gelindiğinde cumhurbaşkanı da görünür olur. Amaç teröre bitirmek, olaya komplo teorileriyle değil, basit bakın…

2- Bu konudaki adımlar Erdoğan’a rağmen atıldı. Cumhurbaşkanının ilk destek açıklamasını iyi incelerseniz son derece dengeli ve temkinli… Bütünüyle destek verme konusunda şüpheleri var. Tam olarak nereye varacağını bilmiyor. ‘Siz deneyin, ben biraz bakacağım’ temkinliğinde…

3-Toplumda genel bir algı var. Bahçeli çözüm süreci çıkışıyla büyük bir mesuliyet almadı. Kimse onu Türkiye düşmanı ilan edemez. Başkası onun söylediklerini söylese terörist ilan edilirdi. Bu durum Cumhurbaşkanı için bir avantaj. Eğer sonuç alınmazsa ‘arkadaşlar iyi niyetle denediler olmadı’ diyecek. Sorun çözülür ve başarıyla yol alınırsa siyaseten sonuçlarından yararlanacak…

Bu üç bakış açısını dile getirenler, AKP’nin ileri gelenleri. Partide etkin olan isimlerin gelinen noktayı üç farklı yerden değerlendirmelerini kafa karışıklığına da sürece ilişkin farklı bilgilere sahip olmalarına da bağlayabilirsiniz. Akla en yatkın olanı üçüncü seçenekteki bakış açısı gibi görünüyor.

***

Kürt sorununun çözülmesi, ülkenin enerjisini teröre mücadele yerine demokratik, çağdaş ve gelişmiş bir ülke olmaya harcaması herkesin beklentisi. Ancak çok kısa süre önce yaşanan ‘kötü anılar’ geçmişte benzer destekler vermiş entelektüelleri, yazar çizerleri, düşünürleri, bilim insanlarını ‘temkinli ve şüpheci’ olmaya itiyor.

Cumhurbaşkanının ‘sessizliği’ o yüzden anlamlandırılıyor. Erdoğan’ı yeniden seçtirmek ve tahkim etmek için yeni bir projenin yapıldığı, çözüm sürecinin amacı dışında kullanılacağı, anayasa değişikliğinin de bu amaçla kurgulandığını düşünenler az değil.

Geçmişte söylenenlerin tam tersini yaptığına ilişkin örnekler, ‘güvensizliğin’ en önemli nedeni. Şimdi doğal olarak, çözüm sürecinde iktidarın samimi olmadığı, genel seçimdekine benzer bir manevra hazırlığı yapıldığı iddiaları kulislerde dolaşıyor.

***

Millet İttifak’ında seçimlere çeyrek kala yaşananlar, İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener’in son dakika operasyonu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday yapılması gibi örnekleri sıralayanlar, bu kez Devlet Bahçeli’nin eliyle önümüzdeki iki yılı dizayn edecek yeni bir mizansen yapıldığını iddia ediyorlar.

CHP’nin sürece katılmasını bekleyen AKP’liler var. Cumhurbaşkanının bu kadar temkinli olduğu yerde onlardan ‘coşkulu’ adım atmalarını beklemek çok mantıklı değil…

‘Siyasi fırsatçılık’ öylesine sinmiş ki Ankara’nın üzerine, bazen iyi niyetli çabalar bile bu bakış açısına kurban edilebiliyor.

Eğer bir sorumlu aranacaksa, tüm bu kurguları planlayan, tüm enerjisini algı operasyonuna kullanan, gerçekleri çarpıtmak üzere özel bürolar kuran, doğruları söyleyenleri susturmaya çalışan ‘AKP tayfasına’ bakmaları gerekir.

‘Amaç teröre bitirmek, olaya komplo teorileriyle değil, basit bakın…’ diyen AKP yöneticilerinin, asıl mücadeleyi kendi içlerinde vermeleri ve güvensizliğin kaynağı olan bu ‘gerçeği çarpıtma tayfasından’ kurtulmaları gerekir…

SON DAKİKA HABERLERİ

Nuray Babacan Diğer Yazıları