Operasyonlara ‘şüpheci’ bakış
İktidarın, yerel seçim yenilgisinden sonra muhalefet belediyelerine yönelik ‘ekonomik, hukuki ve siyasi’ operasyonlar planladığını aylar öncesinde dile getirmiştik. Önce bakanlıklar, sonra yargı marifetiyle yapılanlar bunu doğruluyor. Ancak, ‘neyin murat edildiği’ net değil.
İktidar mensupları bile ‘belediye operasyonlarıyla kayyum uygulamalarını’ bir yere oturtamıyor. Siyasi olduğu düşünülen bu faaliyetlerin nedenleri konusunda ilginç değerlendirmeler var.
Açılım süreci, iç barış ve demokrasi söylemlerinin gölgesinde önce DEM belediyeleriyle başlayan daha sonra CHP’li Esenyurt ve Beşiktaş belediyeleriyle devam eden ‘operasyon’ konusunda hiçbir siyasi, ‘dosyaların içeriğini’ konuşmuyor. Kimse gerçek anlamda cezayı gerektirecek bir durum olduğunu düşünmüyor. Tahminlerin hepsi siyasi…
***
‘Belediyelere operasyon’ ifadesi siyasilerin dili. Konu, iktidar kulislerinde de böyle adlandırılıyor. Paylaşılan tüm görüşlerden ortaya çıkan fotoğraf farklı.
Öncelikle, ‘açılım süreci, barış dili’ gibi yaklaşımlarla, belediyelere operasyon düzenleyenlerin ‘aynı akıl’ olmadığı iddia ediliyor. İki ayrı kanadın işi gibi.
Özellikle, Beşiktaş Belediyesine yapılan operasyonu, Ekrem İmamoğlu-Rıza Akpolat ikilisinin yakın ilişkisi üzerine kuranlar var. Akpolat’ın CHP İstanbul siyasetindeki etkisi, İmamoğlu’nun geleceğine dönük kurmay çalışmalarının rahatsızlık yarattığı iddiaları var. Yani, mesaj direkt İmamoğlu’na...
Bunun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yapılanlara ikna edilmesinde ‘güçlü bir etken’ olduğu öne sürülüyor. Erdoğan’a ‘turpun büyüğü heybede’ sözünü ettiren asıl etmenin, operasyonun gerekliliği konusunda kendisiyle paylaşılan bilgiler olduğu söyleniyor.
***
Soruşturmaların boyutu ve içeriği konusunda ‘gerçeklerden’ farklı bir fotoğraf ortaya konulduğu da iddialar arasında. Hatta, ‘bizden öncekiler hasır altı etmiş…” gibi coşkulu sunumlar yapıldığı da anlatılıyor.
Bu tavrın, orta vadede Erdoğan’a ve AKP’ye yaramayacağı, dezavantaja dönüşebileceğini düşünenler, ‘‘Ortada bir gariplik var, gerekçeler hiç mantıklı değil” yorumları yapıyorlar.
Bütün bunların ‘şimdi ve arka arkaya’ yapılmasını “genel siyasi bakışla uyumlu değil, hukuki de değil” sözleriyle değerlendiren siyasiler, şüpheci bakış açısına sahip.
***
AKP’liler gelişmeleri yorumlama güçlüğü çekerken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın Beşiktaş operasyonu açıklaması geldi.
“Tutuklamanın ilk şartı, şüpheli veya sanık hakkında ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin’ bulunması ve orantılı olması gerekir. Mahkemeler gösterdikleri gerekçelerle vermiş oldukları kararları hukuki ve maddi açıdan somutlaştırmak zorundadır. Gerekçe akıl, mantık ve vicdanların tatminini hedefler. Hükmü insanileştiren, bağımsızlaştıran, saygıdeğer yapan gerekçedir” sözleri, kapalı kapılar ardındaki konuşmaların aynısıydı.
***
Bütün bunlar, ‘‘Kime operasyon çekiliyor? Yapılanların sonuçları kime yarar?” sorusunun sorulmasına neden oldu. Bir dönem FETÖ’nün yaptığı tüm hukuksuz faaliyetler kendilerine anımsatıldığında sessiz kalan iktidar partisi mensuplarının, yeni bir ‘kandırıldık’ duygusu yaşama olasılığından bile söz ediliyor.
İktidar partisi kulislerinde, yapılanları açıktan destekleyen de yok, açıktan itiraz eden de... İtiraz etmemelerine şaşırmadık ama en azından iktidar medyasının ‘sorgulamayan coşkulu tavrına’ sahip değiller.
Hukuki gerekçeler yeterli bulunmuyor, siyasi hesapların kime yaradığından da emin değiller…
***
Bu arada CHP’nin süreci yönetim hatasından söz etmekte fayda var. Böylesine büyük bir siyasi operasyonun ortasında TBMM’nin sömestr tatiline girmesine ilişkin Danışma Kurulu kararına imza atmaları yanlış ötesi… “Çok ciddi bir siyasi sorun yaşanıyor, TBMM’nin tatile girmesinin zamanı değil” diyerek karşı çıkabilirlerdi.
Bu yanlışların çok örneği var. İktidar ne zaman ‘sorunlu-tartışmalı’ bir adım atsa, acele TBMM çalışmalarına ara vermesini sağlayıp, konunun unutulması stratejisi izliyor. Muhalefet partileri de her seferinde bu tuzağa düşüyor.