Bu yeni Türkiye’yi sevemedim
İktidarın en muhteşem klişelerinin başında “Türkiye, artık eski Türkiye değil” gelir. Yıllar önce kulağa daha sempatik geliyordu. İçinde hiç olmazsa “değişim” çağrışımları vardı. Hele hemen arkasından “Demokrasiyi vesayet altına almak istiyorlar” diye eklediler mi tadından yenmez bir sonuca ulaşırlar ve tüm dikkatleri üstlerinde toplarlardı. Hatta bu klişe sözlerin arkasından “Pabuç bırakmayacağız” dediler mi herkes nefesini tutup onları dinlerdi. Böylelikle yelkenlere verecek yeterince rüzgar toplar, bütün bonusları kaparlardı.
Artık bu kadar tesiri kalmadı. Yine de iş yapıyor. Hâlâ bazı düğmelere basmaya vesile oluyor. En azından özgürlük ve demokrasi savunuculuğu yapar gibi gösteriyor. Mazluma oynamaya saha açıyor.
Bu muhteşem senaryonun bir yerinde Avrupa’ya Amerika’ya kirli geçmişlerini hatırlatıp mazlum milletlere selam çaktıklarında ise ortaya şahane bir tablo çıkıveriyor.
AKP’nin yıllardır vizyonda tuttuğu en başarılı film ile yine karşı karşıyayız. Demokrasi ve özgürlükleri savunan, Türkiye’yi geçmişin karanlığından çekip çıkarmak isteyen parti imajıyla, sahne almak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar.
NASIL BİR DEMOKRASİ ANLAMADIK
Her seferinde “Eski Türkiye geride kaldı” diye yollara düşüyorlar. “Kimsenin yaşam tarzına, inancına siyasi görüşüne müdahale etmeyeceğiz” diye iktidara geldiler. Ağzını açanı “Demokrasiye bağlılık, siyasete saygı” diye tehdit eder noktaya ulaştılar. Bu nasıl bir demokrasi hiç anlayamadık. Kendileri ne isterse söyler adı “siyaset” olur. Başkaları düşüncelerini söylemeye kalkınca adı hemen “vesayet” oluyor.
Oh ne âla, işçiler, hakları için greve çıkar, yasaklarsın… İtiraz edeni coplar, ters kelepçe ile gözaltına alırsın.
Patronlar, “Sistem çöktü” dediği için soruşturma açarsın. Sonra da “yeni Türkiye”, “vesayet” filan diye ortaya çıkarsın…
ESKİSİNİ DE SEVEMEMİŞTİM
Ben bu yeni Türkiye’yi hiç sevemedim. Yeni Türkiye her seferinde üvey anne gibi karşıma çıkıyor… Ne zaman “Yeni Türkiye” lafını duysam hemen arkasından sopasını eline almış “Herkes haddini bilecek” diyenleri görüyorum.
Kafamıza fırlatılan çay paketlerini de bedava internet paketleri ile oy devşirmelerini de sindiremedim. Hangi şehre gitseler o kentin futbol takımının kaş kollarını boyunlarına atıp kalabalıklara el sallamalarını da hep itici buldum.
Eski Türkiye’ye de hiç ait olamamıştım. Sürekli parmak sallayan iktidarların “alışacaksınız”, “kabulleneceksiniz”, “rıza göstereceksiniz” diye üstüme kalkmalarından hoşlanmıyordum. Gençliğimiz onların saldırgan üsluplarından payına düşeni aldı.
Şimdi “yeni Türkiye” diye üstümüze kalkıyorlar. Ben fark göremiyorum, peki ya sen? Nedense iktidarlar kendilerinden hoşlanmadığımızda, vatan sevgimizden kuşku duymaya pek meyillidir. Ben her zaman ülkemi sevdim, ama bu iktidarlardan hiç haz edemedim.
Kendileri için sınırsız özgürlükler, yasaların üstünde ayrıcalıklar talep edenler, sıra en küçük itiraza geldiğinde “Yeni Türkiye’de buna izin vermeyeceğiz” diye ortaya çıkıyorlar.
Artık, yeni Türkiye eskisine rahmet okutuyor...
Bu işte bir terslik yok mu?