Unutma, vergiyi sen ödüyorsan patron da sensin
Ne zaman zamlar düşük kalsa, beklentilerden uzak olsa, hemen Hazine’ye getireceği ilave yük hesapları devreye giriyor. Emekli ikramiyelerine yapılan 1.000 liralık zammın yaratacağı ilave yükün 28.5 milyar lirayı bulacağı dillendiriliyor. Yani, ikramiye ödemek için ağır sorumluluk
almış gibi yapıyorlar.
O zaman bütçenin vatandaşın sırtına yüklediği maliyetten de bahsetmek gerekmez mi? Bu yıl, tüm zamanların rekoru kırılarak 14.7 trilyon liralık devasa bir bütçe hazırlandı. Bütçenin 11.1 trilyon lirası ise vergi gelirlerinden sağlanacak.
GÜNDE 30.5 MİLYAR
Başka bir hesapla Maliye, her gün vatandaştan 30.5 milyar lira vergi tahsil etmeyi planlıyor. Dikkatinizi çekerim, o vergileri ödeyen 85.6 milyon vatandaşın 16 milyonu da Hazine’nin sırtına yük olarak görülen emekliler…
Böyle baktığımızda, Hazine’nin sırtına yük olmuş bir emekli görmüyoruz.
Kapısından girdiğinizde “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” tabelası asılı vergi daireleri, bu yıl tam 2.1 trilyon lira gelir vergisi tahsilatı yapacak. Şirketlerden de 1.7 trilyon lira kurumlar vergisi alınacak.
Peki, bu kadar mı? Hayır!
Maliye, sadece kazancımızdan vergi almıyor. Adeta attığımız her adımdan vergi kesiyor. Akaryakıt istasyonuna girdiğinizde, bir litre benzin alırsanız 19.6 lira vergi ödersiniz. Efkarlanıp bir sigara yaktığınızda, dumanı içinize çekmeden önce vergi ödersiniz. Çünkü bir paketteki 20 sigaranın 16 tanesi doğrudan vergiye gidiyor. Çamaşır deterjanı alırken, 100 liralık fiyatın içinde 20 liralık vergi de var. Hatta umumi tuvalete girseniz, çıkışta ücret öderken KDV’yi de ödersiniz. Çünkü Maliye, 3.1 trilyon liralık KDV, 1.4 trilyon liralık Özel Tüketim Vergisi tahsilatı yapmayı planlıyor. İktidarların yanlış politikalarının bedeli de bütçeye yükleniyor. Mesela “Faiz düşerse, enflasyon da düşer” tezinin bedeli bütçeye kondu. Hazine, bu yıl 1.9 trilyon liralık faiz ödemesi yapacak. Tabii ki yine bizim vergilerimizle… Krallıklar yıkıldıktan sonra kurulan tüm modern devletleri, vergi mükellefleri finanse ediyor. Milletvekilleri, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları sadece birer kamu görevlisidir. Sosyal Sigortalar Kurumu’nda onlar 4c, yani memur olarak kayıtlıdır. Saltanat sürmeye pek hevesli olsalar da hepsi, millete hizmet etmekle görevli memurlardır.
Ancak ekonomisi gibi demokrasisi de az gelişmiş olan ülkelerde, devletin asıl sahipleri genelde unutulur. Vatandaşlar, oy veren figüranlar olarak görülür. Hizmetin yerini saltanat almaya başlar. Yasanın yerine keyfilik geçer. Makam araçları konvoylarını sayamaz hale geliriz. Özel uçaklardan inmezler, yazlık ve kışlık saraylarda yaşarlar.
UNUTMAYIN UNUTTURMAYIN
Ne hikmetse, tüm bunları 85.6 milyon vatandaşın finanse ettiği gerçeğiyle de yüzleşmek istemezler. Değil vatandaşa hizmet etmek, adeta vatandaşın kendilerine hizmet etmek için var olduğunu düşünmeye başlarlar. İşte bu şımarık muktedirler, bir süre sonra, emeklinin ikramiyesini, memurun, işçinin zammını, SGK’nın ilaç harcamalarını Hazine’nin sırtındaki yük olarak tarif etmeye başlarlar.
Vergi verenler, sadece birer mükellef değil, gerçek patronlardır. Vergi mükellefleri, devletin şeffaf ve hesap verilebilir olmasını talep etme hakkına sahiptir. Çünkü her kuruşu onlar verir. Ve nereye harcandığını bilmek, vatandaşın en doğal hakkıdır.
Vergi verenler, ülkenin gerçek sahipleridir. Mekanın gerçek sahibinin kim olduğunu arada sırada hatırlatmakta fayda var.