Kendimizi kandırıyoruz

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde Young Boys'a kaybedip elendi... Avrupa kupasında da AZ Alkmaar’a elenip aynı sezonda bir veda daha yaşadı... Fenerbahçe kendi sahasında Rangers’a 3-1 kaybedip turu tehlike soktu...

✔ YOUNG Boys’un, AZ Alkmaar’ın, Rangers’ın ortak özellikleri şu: Fizik güçleri üst seviyede, 90 dakikayı yorulmadan bitiriyorlar... Çabuklar, atletikler, hızlılar ve saniyeler içinde atak geliştiriyorlar...

✔ GENE ortak özellikleri... Bizim Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin neredeyse üçte bir fi yatına kurulan kadrolar... Özellikle AZ Alkmaar’da 200-300 bin Euro’ya oynayan oyuncular var...

✔ Futbolda başarıyı sadece para getirmiyor... Şöhretli, yaşlı, kariyerli ama işin sonuna gelmiş adamlardan kurulu kadrolar, bu atletik yapılar karşısında doğal olarak çöküyorlar...

✔ Galatasaray'ı Süper Lig’in hızlı takımlarından biri olarak kabul ediyoruz... Buna rağmen Young Boys ve özellikle AZ Alkmaar maçlarında ne kadar yavaş oynadıklarını, nasıl yaya kaldıklarını gördük...

✔ Süper Lig’de kendimizi kandırıyoruz... Kalitesi ve gücü sıfır olan bir ligde pahalı kadrolar iş yapıyor. Sıradan maçlarda iyi-kötü fark etmiyor, kazanıyorlar... ✔AMA orta seviyeli Avrupa takımları karşısında bile zorlanıyoruz, kayboluyoruz, eleniyoruz... Rakibin çabukluğuna, koşuculuğuna, atletik yapısına teslim oluyoruz...

✔ Türk futbolu hızlanmak, çabuklaşmak, atletik yapıya ulaşmak zorunda... Yerlisi-yabancısı hangi hoca varsa bu konuda büyük sorumluluk taşıyor...

✔ Ağır olmanın, ağır oynamanın faturasını ağır ödüyoruz... Daha hızlı, daha çabuk, daha atletik olmak zorundayız...

FENER HIZLI OYNAYAMAZ

Fenerbahçe'nin hocası Mourinho’nun Rangers maçının ikinci yarısından itibaren sahaya sürdüğü on bir ‘intihar timi’ gibiydi... Önde dört ağır, yavaş ve hantal oyuncu: Tadic, Dzeko, En-Nesyri ve Talisca... Geriye koşamıyorlar, adam kovalayamıyorlar... Buna niyetlenseler bile atletik değiller, çabuk değiller, rakibi yakalayamıyorlar... Nafi le koşu atıyorlar... Hücuma çıktıklarında hızlı ve atletik olamıyorlar, çabuk atak geliştiremiyorlar... Buna rağmen Mourinho nasıl oluyor da on birde bu dörtlüyü bir arada oynatıyor? Bizim gördüğümüzü, tribünlerin gördüğünü, herkesin gördüğünü yılların Mourinho’su görmüyor mu? Yoksa görüyor da buna rağmen bile bile lades mi yapıyor? Milliyet’te okudum... Mourinho, Rangers rövanş maçı için “Hızlı hücum istiyorum” demiş… Süper haklı ama, kimi kime şikayet ediyor? Hızlı oyunu oynatacak olan kendisi... En önemlisi, bu kadar ağır futbolcularla Fenerbahçe hızlı oyunu istese de oynayamaz, özellikle hızlı hücum edemez..

BEŞİKTAŞ'A KESİLEN FATURA

FUTBOL ‘sana göre bana göre’si olan bir oyun... Farklı görüşleri barındırıyor... Beşiktaş geçen hafta Kayserispor maçının ikinci yarısında son derece kötü oynamış, başka bir deyişle Kayserispor tek kale oynadığı ikinci yarıda gol bulamamış, Beşiktaş son dakika penaltısıyla maçı 2-0 kazanmıştı… Baktım, dinledim, okudum; yazılı ve görsel basında ikinci yarıdaki o son derece etkisiz futbolu yazan - konuşan yoktu... 2-0 bütün eksiklerin üstünü örtmüştü... Abartılı yorumlar Beşiktaş’ı da kandırdı... Belli ki, kazanınca teknik adamlar da oralı olmadı... Nitekim 10 kişilik Gaziantep, Beşiktaş’a faturayı kesti... Beşiktaş kazanırken eksiklerini görse, bir bölüm medyanın gazına gelmese, ikinci yarılardaki çöküşün çarelerini bulabilse, muhtemelen 10 kişilik Gaziantep’ten ikinci golü yemez ve maçı kaybetmezdi... Usta bir hoca, usta ve büyük bir takım kazanırken bile eksiklerini görmeli... Sonuca sığınır eksiğini görmezsen, 10 kişilik rakibine kendi sahanda kaybedersin... Beşiktaş’ın başına gelen budur...

FRANKOWSKI İYİ Mİ?

Alanyaspor-Galatasaray maçını dikkatlice izledim... Alanyaspor’un golü öncesi, Frankowski’nin kontrol ettiği alandan ortayı Yusuf yaptı... Aynı Yusuf, Frankowski’nin kanadından arka direkte iki mutlak pozisyonu da kullanamadı... Frankowski transfer edildiğinde “Nasıl futbolcu” diye sordum. “İyi değil, çok iyi” dediler... Şimdi Frankowski’ye bakıyorum. ‘Çok’undan vazgeçtim ‘iyi’ olduğundan kuşku duyuyorum... Dilerim yanılırım..

DAHA ÖNCE YAPTIN YİNE YAPARSIN

Galatasaray ile Fenerbahçe bugün transferde sınır tanımıyor... Trabzonspor’un sürekli transfer yaparak, bu iki kulüple şampiyonluk yarışı yapması günümüzün koşullarında gerçekten çok zor, neredeyse imkansız...

Trabzonspor'un U19 takımı ise Avrupa şampiyonluğunu zorluyor... Zaten Trabzon’un temelinde bu futbolcu tarlası var... Trabzonspor yönetiminin yerinde olsam, yeni sezondan itibaren lige, Avrupa şampiyonluğunu zorlayan bu U19 takımı ile devam edeceğimi açıklarım... Kaleci Uğurcan’ı tutar, çok sayıda yabancı alacağıma, sayıları üçü, dördü geçmeyen çok kaliteli üst düzey yabancıları bu kadroya monte edip lige başlarım...

İddia ediyorum: Böyle bir proje, günümüzün uygulanan ve sonu hüsran olan projeyi 50’ye katlar... Üstelik, bu uygulama futbol dünyasında büyük saygınlık yaratır...

Trabzonspor, ikinci ligden birinci lige gelirken, birinci ligde tam 6 yıl şampiyonluğa ambargo koyarken kimlerle oynuyordu? Ben söyleyeyim: Yerlinin de yerlisiyle oynuyordu... Yani saf, katıksız Trabzonlu uşaklarla... Trabzonspor için şimdi böyle bir şans gene var... Umarım bunu kaçırmazlar ve önce fırsata sonra şampiyonluğa çevirirler...

Trabzonspor bunu yıllar önce yaptı, şimdi neden yapmasın? O zaman başarılı oldu, şimdi neden olmasın?

GÜNEŞ'E TARİHİ AYIP

Şenol Güneş sadece Trabzonspor’un değil, Trabzon şehrinin de efsanesi. Koca bir stada adı verilecek kadar değerli. Bordo-mavili formayla futbolcu ve teknik adam olarak sayısız şampiyonlukları var. Türk Milli Takımı ile dünya üçüncülüğü onurunu taşıyor. Türkiye’de teknik adam olarak ‘üç büyüklerden’ biri... Bu Şenol Güneş, kendi şehrinde, kendi şehrinin insanları tarafından, kendi stadında istifaya davet ediliyor... Burası sözün bittiği yerdir... Başka lafa gerek yok... Şenol Hoca’nın yerinde olsam sportif direktörlüğü de asla kabul etmezdim...

BAŞARILAR FATİH HOCA

Trabzonspor'un yeni teknik direktörü Fatih Tekke oldu. Uzun yıllar gurbette dolaşıp oynattığı futbolla kendini kabul ettirmiş bir hoca... Trabzonspor için doğru tercih olduğunu düşünüyor ve başarılar diliyorum...

FUTBOL KÜLTÜRÜMÜZ

Futbolu görmek, yorumlamak için görmek, yorumlamak için futbol yazarı olmaya gerek yok... Alın size Türk futbolunu ve gerçeğini anlatan yorumun babası... Fenerbahçe eski başkanı, rahmetli Metin Aşık’ın ağabeyi, Galatasaraylı Melih Aşık’ın Milliyet’te çıkan ‘Futbol Kültürümüz’ başlıklı yazıdan bir-iki pasaj:

Ligimizde yavaş ve kalitesiz bir futbol oynanıyor... Böyle bir ligde iki takımın sivrilmesi olası ama Avrupa çapına ulaşması mümkün değil… Takımlar, güçlü takımlarla güçlenir... Adamlar bizden daha fazla koşuyor, daha hızlı top çeviriyor, daha isabetli pas atıyor, rakip sahada daha çabuk çoğalıyor, mecbur kalmadıkça çalıma başvurmuyor... Bizim futbolcular yavaş hareket ediyor, yani pasla vakit geçiriyor, çoğu topa iki-üç hamlede sahip olabiliyor, top hızla gelirse kontrol edemiyor, sağdan sola dönemiyor...

Umarım bir futbolseverin gördüğü bu gerçeği artık bizim başkanlar, yöneticiler, özellikle hocalar, seyirciler ve tarafsız kalabilen az sayıdaki medya mensubu da görür: Azla yetiniyoruz... Daha fazlasını istemeliyiz...

KİRLİ ÇARK'I OKUYUN

Türk medyasının eğilmeyen, bükülmeyen, kırılmayan birkaç kaleminden biri olan Murat Ağırel’in belgeye bilgiye dayalı kitabı ‘Kirli Çark’ piyasaya çıktı... Türk futbolunu kanser gibi saran yasa dışı bahisin hangi boyutlara geldiğini dehşet içinde okuyacaksınız... Emeğine, terine, kalemine sağlık Sevgili Murat...

BÜYÜKLERE ŞARKILAR

Galatasaray: Ömrümüzün baharı birlikte geçsin...

Fenerbahçe: Bir ihtimal daha var...

Beşiktaş: Dertler benim olsun...

Trabzonspor: Akşam Güneş’i...

SON DAKİKA HABERLERİ

Şansal Büyüka Diğer Yazıları