Kafamı kemiren soru
Suriye lideri Şara’yı Külliye’de Erdoğan’ın karşısında takım elbiseli-kravatlı görünce aklıma neler geldi?
Tarih: 7 Ekim 2023.
Hamas, İsrail’e karşı “El Aksa Tufanı” adını verdiği geniş çaplı saldırı başlattı. Örgütün İzzeddin el-Kassam Tugayları, -iddiaya göre- istihbarat zaafından yararlanıp İsrail sınırına kolayca girdi. Çoğu sivil bini aşkın İsrail vatandaşını öldürdü, üç yüze yakın kişiyi esir aldı…
Küresel medya bu saldırıyı, -El Kaide’nin ABD’ye yaptığı uçak saldırılarına benzeterek- “İsrail’in 11 Eylül’ü” diye tanımladı…
Saldırıda ve nihayetinde başlayan savaşta hangi tarafın haklı olduğuna dair görüşümü yazmayacağım, tarafım belli kuşkusuz. Ancak:
Bir soru etrafında kafamda olanları size anlatmaya çalışacağım:
Hamas, 7 Ekim’de İsrail’e niçin saldırdı? (Eylemi yapmaya sebep olan “neden” sorusunu değil, eylemin amacını öğrenmek için kullanılan “niçin” sorusunu soruyorum.)
Soruma yanıt için hemen bilindik faşist Netanyahu ve siyonist zalimliğinden bahsetmeyiniz. Konu bu değil. Konu şu, Hamas’ın 7 Ekim stratejisi neydi? Neyi amaçlıyordu bu saldırıyla? Bu sorulara dair yanıt bulamıyorum...
Saldırının yaşandığı 7 Ekim 2023 tarihinden önce olanları yazayım; bakalım siz ne yanıt bulacaksınız?
Şaşırtıcı siyaset belgesi
Hamas (Hareke el-Mukaveme el-İslamiye/İslami Direniş Hareketi), aralık 1987’de başlayan Filistin intifadasının ilk günlerinde Şeyh Ahmed Yasin öncülüğünde kuruldu.
Benimsediği teori ve pratiğinin kökeni büyük ölçüde siyasal İslamcı Müslüman Kardeşler örgütüne dayandı.
Hedefi bağımsız Filistin Devleti idi. İki devletli çözüme karşıydı…
Örgütün silahlı kanadı
İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 1990’lar başında kurulmasıyla daha güçlü yapıya dönüştü. Ve Hamas ile İsrail Savaşı başladı. Çok kanlı geçti süreç...
Ancak:
Mayıs 2017’de Hamas politika stratejisinde değişiklik yaptı. Siyasi Büro Şefi Halit el-Meşal tarafından yeni siyaset belgesi yayınladı.
-İslami düzenden taviz vermemek gibi temel ilkelere bağlı kalmakla birlikte örgütün, bu yeni yol haritasının temelini meşruluk oluşturdu.
Mesela: Kuruluş metninde Hamas kendini, Müslüman Kardeşler’in bünyesindeki yapı olarak tarif ederken, 2017’deki metninde Müslüman Kardeşler’e dair tek atıf yapmadı…
Mesela: Yeni siyaset belgesinde en göze çarpan metnin yirminci maddesi idi. Hamas, yeni belgede 1967’deki “Altı Gün Savaşı” öncesi sınırları dolaylı biçimde kabul etti. Ki, bu aynı zamanda Hamas’ın iki devletli yaklaşıma görece “evet” demesiydi. İsrail’in “tanınması” idi!
Mesela: Hamas yeni metinde İsrail’i işgalci yerel tehditten ziyade, dünya barışını tehlikeye atan büyük tehdit olarak tanımladı…
Mesela: Yeni belgede Yahudilere değil siyonizme düşman olduğunu açıkladı…
Mesela: Metinde “demokrasi” dedi, “hukuk” dedi, “çoğulculuk” dedi. Uluslararası topluma entegre olmayı arzulayan mesajlar verdi. Sivil siyasi bir yapı olduğunun altını çizdi.
Mesela: Çatışma halindeki FKÖ ile iş birliğinden bahsetti…
Uzatmayayım…
Hamas yeni siyaset belgesindeki manifestosunu dünya kamuoyuna açıklayıp, ardından sivilleri bile kasıtlı olarak hedef alan 7 Ekim saldırısını niçin yaptı?
Kafamı kemiren sorunun mahiyetini anlıyor musunuz? Devam edeyim:
Sivil eylemler son buldu
Hamas’ın yeni siyaset belgesine yanıt dönemin ABD Başkanı Trump’dan beş ay sonra aralık 2017’de geldi. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etti ve ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını açıkladı…
Bu kışkırtıcı karar ve söylemlere Hamas’ın yanıtı ne oldu biliyor musunuz; sivil siyaset belgesine sadık kaldı, mitingler yaptı. Adına “Büyük Dönüş Yürüyüşü” denen sivil eylemleri tekrar harekete geçirdi…
Ve fakat bu sivil siyaset süreci uzun sürmedi. Sonuçta:
Hamas, 7 Ekim saldırısını düzenledi. Bunu fırsat bilen faşist Netanyahu çocuk-kadın
demeden Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı...
Sadece Gazze değil; Lübnan’ı, İran’ı ve Suriye’yi bombaladı.
Dünyada ahlaki üstünlüğü kaybetse de Ortadoğu’da askeri üstünlüğü ele geçirdi…
Kendine karşı neredeyse tüm örgütleri de etkisiz hale getirdi…
Kanlı vahşet saldırısında İsmail Haniye gibi sivil siyaseti savunanları da katletti…
Bu sonuçlara bakınca 7 Ekim saldırısının sebep-sonuç ilişkisi hakkında sizler ne düşünüyorsunuz?
Önceki gün Külliye’de takım elbiseli, kravatlı Suriye yeni başkanı Şara’yı görünce aklımdaki soru yine kendini anımsattı:
Hamas sivil strateji siyasetini niye sürdüremedi?
Niye rafa kaldırdı sivilleşmeyi?
Bu soruya nitelikli yanıt verilmezse İsrail’in Ortadoğu politikaları konusunda uyanık kalınamaz.
Uyanık kalmanın ilk adımı ise, genellemeleri ve hamaset edebiyatını bırakmaktır.
Propagandanın hâkim olduğu politikayı, hakikatin önüne çıkarmamaktır.
Hele hele insanları zapturapt altına almamaktır.
Bırakın Hamas stratejileri ve eylemleri de tartışılsın.
Düşünce, karşıtlarıyla doğrulanır…
Yoksa, Gazze’de yaşananlar dünyada insan denen herkesin yüreğini yakıyor…