Kalitenin tasfiyesi
Amasya’nın bir köyünde dünyaya geldi. Dokuz yaşına kadar köyde yaşadı. İlkokulun ilk iki sınıfını köyde okudu.
“Okula girdiğimde kutsal bir mekâna girmiş gibi hissederdim…”
- “Köy okulu ve köy öğretmeni, Cumhuriyet’in köylere uzattığı dokunaçlarıydı. Okul ve öğretmen Cumhuriyet’in ta kendisiydi…”
Her yoksul aile gibi köyden şehre göçtüler.
İlkokul öğretmenlerine hayrandı bu sebeple; ODTÜ eğitim fakültesine girdi, 1982’de mezun oldu.
Eğitim yönetimi alanında master için ABD Minnesota Üniversitesi’ne gitti. Doktora derecesini de aynı alanda, aynı üniversiteden aldı. Doktora tezine, ABD’deki “Uluslararası Eğitim Planlaması Derneği” tarafından “kuramsal modellemede yılın doktora tezi ödülü” verildi…
Yurda döndü, 1993 yılında ODTÜ’de öğretim üyeliği görevine başladı. Eğitim Fakültesi dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı yaptı.
Millî Eğitim Bakanlığı-Dünya Bankası “Millî Eğitimi Geliştirme Projesi” ve “Mesleki Eğitimi Geliştirme Projesi”nde danışmanlık, YÖK-Dünya Bankası “Öğretmen Eğitimi Projesi”nde yöneticilik görevlerinde bulundu...
Sonra, Bahçeşehir Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı ve İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi kurucu dekanlığı görevlerini yaptı...
Uzatmayayım...
Yaşamından kısa kesit sunduğum kişi, Prof. Hasan Şimşek…
Eğitim yönetimi konusunda ülkemizdeki en etkin bilim insanlarından biri olan Prof. Şimşek niçin hiçbir üniversitede tutunamadı, karşısına hep zorluk çıkarıldı?
Bu yazının konusu bu soru…
AKP’nin övündüğü maarif modeli
Tarih, 30 Ocak 2025.
Yer, Ankara TBMM.
AKP Grubu adına Sivas Milletvekili Rukiye Toy, özel okulların ücretiyle ilgili konuşmak üzere kürsüye geldi:
- “2002 yılında Türkiye’de faaliyet gösteren toplam 2 bin 395 özel okul varken, bugün 12 bin 149 özel okul bulunmaktadır. Eğitim sektörü bu anlamda 2002 yılından bu yana ciddi büyüme göstermiştir. Özel okullarda bugün 1 milyon 407 bin öğrencimiz eğitim görmektedir.
Eğitim sistemimiz için önemli bir aktör olan özel okullarımız Türkiye yüzyılı maarif modeli kapsamında öğretim programlarını uygulamakta ve eğitim süreçlerinin daha nitelikli hâle getirilmesi için millî birlik ve dayanışma anlayışıyla üzerlerine düşeni yapmaya gayret göstermektedir…”
Milletvekili Toy, sonra okul fiyatlarıyla ilgili rakamlar verdi:
-750 bin TL üzerinde ücret alan 22 okulda 1.546 öğrenci, -500 bin TL ile 750 bin TL arasında ücret alan 230 okulda 13 bin 586 öğrenci,
-150 bin TL ile 500 bin TL arasında ücret alan 3 bin 873 okulda 151 bin 206 öğrenci,
-150 bin TL’nin altında ücret alan 2 bin 826 okulda 73 bin 793 öğrenci eğitim görmektedir… (Toy’un ilk cümlesindeki özel okul ve öğrenci sayıları ile fiyatlardan bahsettiği cümlelerdeki sayılar tutarsız ancak konumuz bu değil.)
Neyse… Prof. Hasan Şimşek’in aklıma gelmesinin sebebi bu konuşma oldu. Ki bu sözler milletvekilinin şahsi görüşü değil, AKP eğitim sistemini özelleştirmeci neoliberalizme terk etmekle kalmayıp bir de bununla övünüyor…
İmam Hatip ve İlahiyat mezunu Rukiye Toy gibi politikacılar derinde yatan sorunun salt din dersi ile yok edileceğini sanıyor!
Sadece eğitimin değil tüm toplumsal yaşamın nasıl paraya bağlandığını kavrayamıyor bizim mukaddesatçılar…
Devlet okulu neden hedefte
Prof. Hasan Şimşek, neoliberalizm-eğitim ilişkisi konusunda kitaplar yazdı.
- “Türkiye’de Devlet Okulu Neden Hedefte/Yeni Liberal ve Yeni Muhafazakâr Taktikler” kitabı bunlardan biri…
- “Yeni Toplumculuk ve Yeni Toplumcu Eğitim” kitabı gibi her yazdığını merakla okudum. Özel üniversitelerde barındırılmamasının sebebi bu tür çalışmaları idi. Hiç geri adım atmadı:
- “Yeni Liberal ekonomi politiğin dünyamızı bir ahtapot gibi sardığı 1990’ların başlarından beri dünyada devlet okulu serbest piyasacıların ağzını sulandırmaktadır…”
- “Devlet okuluna karşı ilk sistematik saldırının anavatanı ABD’dir. Neo-Liberal ekonominin ‘babası’ Milton Friedman (‘dedesi’ Frederich Von Hayek), politikalarının kapsamına eğitimi ve devlet okulunu dahil etti. Çözümleri basitti: Devlet okulu, liberal piyasa kapitalizmine açılmalıdır…”
- “ABD’de devlet okuluna yeni bir alternatif 1983 yılında yayınlanan raporla geldi. Başkan Ronald Reagan’ın Eğitim Bakanı Terrel Bell ve 18 kişilik ekibi tarafından hazırlanan, ‘Bir Ulus Tehlikede’ başlığıyla yayınlanan rapor izleyen yıllarda Amerikan eğitim sisteminde köklü değişikliklere yol açtı…”
Amerikancı/neoliberal bu eğitim sistemi Turgut Özal eliyle Türkiye’ye getirildi, AKP eliyle büyütüldü…
Mesela:
Eğitimi piyasalaştırmak için kimileri sistematik biçimde medya organlarını kullanarak devlet okulu aleyhinde kampanyalar yürüttü/yürütüyor. Örneğin, devlet okullarında öğrencilerin madde bağımlılığı görüntülerinin medyaya sürekli servis edilmesi gibi...
Pek şöhretli eğitimciler, sözde eğitim uzmanı gazeteciler “devlet okulu kötüdür” fikrini halkın zihnine yerleştirip, velileri korkutup özel okullara yönlendiriyor!
Konu, derinlikli, bu köşeyi aşar.
Son olarak şunu diyeyim:
Milli Eğitim Bakanı olması gereken Prof. Hasan Şimşek
gibi değerin/değerlerin neden “işsiz” bırakıldığını anlıyorsunuz değil mi?