Kendine güveni kaybetmek
Filmi biraz geriye sarayım:
Sovyetler Birliği dağıldı. Ağır ekonomik-siyasi çöküş dönemi başladı. Batı tarzı küresel dünyayla birleşmek için liberalizmi kurtuluş yolu olarak benimsedi.
Batı artık düşmanı değil dostu olacaktı; sınırlar kalkacak, ticaret serbestleşecek idi...
Bunların gerçekleşmesi için ilk adım devletin ulusal çıkarlarını reddetmesi bekleniyordu! “Bunlar Nazi düşünceleri” idi! “Oysa” diyordu Batı, “çağ dışı görüşleri unutup demokratik dünyanın medeniyeti ile buluşması lazım.”
Rusya, Batı ne istiyorsa yaptı. Ancak ne kadar “demokratik” olursa o kadar batıyordu!
Kendine güvenini kaybetti Rusya, kafasında şüphe soruları oluştu; “bizim yönetme yeteneğimiz mi yok?”
Dünya Ticaret Örgütü, NATO, Avrupa Birliği gibi Batı kurumları ile birleşip bu çöküşü durduracağını umut etti!
ABD’nin Afganistan saldırısını desteklemekle kalmadı, silah verdi, toprağını-havalimanlarını açtı.
NATO’ya katılmak istedi. Kabul görmedi. Aksine Batı, Rusya sınırında Gürcistan’da (ve sonra Ukrayna’da) Soros destekli “renkli devrimler” yapmaya başladı.
Ve NATO askeri bloku/sınırlarını Rusya aleyhine genişletmeye başladı…
Tarih: 10 Şubat 2007.
43’üncü Münih Güvenlik Konferansına ilk kez bir Rus lider davet edildi: V. Putin!
Konuşması Rusya’nın dönemeci oldu. Şöyle:
“Eski casus müsveddesi”
Başkan Putin, konferansa 200 kişilik kadrosuyla geldi. Kürsüde dedi ki:
- ABD’nin dünyadaki tekelci hakimiyeti ve uluslararası ilişkilerde hukuk dinlemeyen, kontrol edilemeyen aşırı güç kullanımı hepimizi tehdit ediyor…
Hemen ardından akşam saatlerinde ABD, Beyaz Saray sözcüsü G. Johndroe aracılığıyla tepki gösterdi:
- Putin’in açıklamaları bizi şaşırttı ve hayal kırıklığına uğrattı. Suçlamaları asılsız…
ABD Savunma Bakanı R. Gates, Putin’i küçümseyip, eski mesleğini anımsatarak, “sanırım eski casusların açık sözlü konuşma alışkanlığı var” dedi.
Bilindik sözleri tekrarladı:
- Tarihin sonu geldi; siyaset bitti. Rusya, ideal liberal ABD’yi örnek almalı…
Ve:
Bir yıl sonra NATO, Gürcistan ve Ukrayna’yı bloka davet edeceğini açıkladı.
Putin, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini tehdit olarak algıladığını vurguladı:
- NATO’nun genişlemesinin Avrupa’da güvenliğin sağlanması ile hiçbir ilgisi olmadığının düşünüyorum. Aksine, karşılıklı güven düzeyini düşüren ciddi bir provokasyondur. Bu genişleme kime karşı amaçlanıyor? Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra Batılı ortaklarımızın verdiği güvencelere ne oldu? Kimse onları hatırlamıyor bile…
Batı ciddiye almaz görünse de Putin, “dünün eski görüşü” denen realizme/gerçekçiliğe dönüş yaptırdı ülkesini.
Anlamıştı ki; Batı, Rusya devlet geleneğini yıkmak istiyor.
Anlamıştı ki; Batı, “liberal”, “demokrat” maskesi altında Rusya’yı parçalayıp -petrolden doğalgaza- kaynaklarını sömürmek istiyor. (İngilizce gibi Batı kültürünü öğretmek için FETÖ gibi örgütlerini 1990’larda Rusya’ya soktular. Vs.)
Batı, “kendini beğenmiş casus müsveddesi” dediği Putin’in avuçlarına düşeceğini düşünüyordu.
Aksi gerçekleşti:
Düşünce atlası yenileniyor
Bu uzun girişi yapmamın sebebi, herkesin kafasını karıştıran Trump-Putin yakınlaşması…
Konuyu salt liderler değil, sistem üzerinden konuşmak gerekmiyor mu?
Bakınız:
Psikolojide “maruz kalma etkisi” olgusu var; bir şeye ne kadar maruz kalırsak onunla ilgili olumlu tepkiler geliştiririz! Sıklıkla baktığınız aynada kendinizi güzel görüp, aralıklarla baktığınız fotoğrafta çirkin görmek gibi!
Batı, “aynaya” bakıp sürekli kendi değerlerini güzel görüyor, -ekonomik sıkıntılar gibi- fotoğraf hakikati önüne koyunca kızıyor: Faşist… (Fransa, İtalya ve en son Almanya seçiminde görüldüğü gibi!)
Halbuki, özellikle son kırk yıldır yarattığı -kendi hırsına yenik düşen- tekno Frankenstein hikayesi/neoliberalizm gerçeği ile yüzleşmekten kaçınmaması gerek.
İşte… Trump ülkesinin jeopolitik gerçeğinin farkında mı?
Trump, ABD dış politikasının artık sürdürülemez olduğunun farkında mı?
Bu nedenle mi “kartların yeniden karılmasına” destek veriyor?
Evet, globalizm/küreselleşme yenilmiştir.
Evet, Batı’nın neoliberal “devletsizleşme” dayatmalarından kurtulan Rusya gibi ulus devletler kazanmıştır/kazanacaktır…
(Hüda-Par’ın bu gelişmeleri analiz edemeyip, liberallerin batmakta olan kayığına binip Kemalizmi suçlaması önyargılı ve kullanılmaya müsait dar siyasi yapısının sonucudur.)
Trump, -büyük açıklar veren bütçesi gibi- çeşitli ekonomik veriler yüzünden içe dönmek zorunda kaldı. Yoksa, Amerikan mali piyasalarının çökeceğinin farkında. Uluslararası çatışmalara-savaşlara verecek tek senti yok…
İngiltere’nin kopması gibi Avrupa Birliği yalnızlaşıyor. Yarattıkları korkuları şimdilik dağılmamalarına engel…
Rusya’ya dün yapılan yıllardır Türkiye’de de yapılıyor; sanki kaç bin yıllık devlet geleneğimiz yokmuş gibi!
Dünyada “düşünce atlası” yeniden oluşurken, unutturulan -kökümüz- Asya tarihi birikimimizi hatırlama zamanı geldi.