Hazır olun ey halkım!

Önce aşağıdaki yazıyı okuyup hazmetmenizi rica ediyorum!

“Plan yürüyor...

Aslında, yürümek ne kelime, maşallah dörtnala koşuyor! Kendilerine “aydın” denilmesini istemeyen 12 adet “düşünür”ün Tayyip Bey ‘i ziyareti karanlık “plan”ın büyük olasılıkla sondan bir önceki aşamasını tetikledi...

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ise hem bu “düşünürlerle” yaptığı toplantıda hem de yaklaşık 600 kişinin izlediği Diyarbakır konuşmasında “Pandora’nın kutusu”nu ağzına kadar açıverdi. Kutu açılınca ortaya çıkanlara bir göz atalım:

Avrupa Birliği, Türkiye’ye, Güneydoğu’daki sorunların çözümünün hızlandırılması için bir komite kurulması önerisinde bulundu. Kimler bulunacaktı bu komitede? IMF, Dünya Bankası ve tabii ki AB! Ne yapacaktı bu komite? Acil eylem planı hazırlayacaktı! Peki, ne türden bir “acil” çözüm yaratacak bu eylem planıydı bu?

-Bölgeler arası eşitsizliği elbirliği ile ortadan kaldıracak, sorunları çözecek!

Nasıl plan ama? Sevgili Hasan Pulur, Milliyet’teki köşesinde tarihin nasıl tekerrür ettiğini şu satırlarla anlatıyordu:

-Bir zamanlar da Osmanlı’yı “adam etmek” için “Islahat Heyetleri” kurmuşlardı. Tuna Vilayetleri Islahat Heyeti, Şark Vilayetleri Islahat Heyetleri gibi... Balkan milletlerini de böyle ayaklandırdılar, Ermenileri de...

İşte bu denli açık; gözümüze soka soka gerçekleştirilen plan bu:

-Yeni Sevr!

“Diyarbakır Baharı!”

Bitmedi!

Daha AB’nin gayet açık önerisinin şokunu atlatamadan, ABD’nin Milliyet’te Yasemin Çongar marifetiyle yaptığı “gayri resmi” teklifle apışıp kaldık! Amerikalı bir “üst düzey yetkili” Çongar’a “Diyarbakır Baharı” adını verdiği önerileri dikte etmiş! Siz Yasemin Hanımı ileriki yıllarda Ergenekon-Balyoz kumpasları öncesi yayına başlayan “The Taraf” gazetesinin genel yayın yönetmen yardımcısı olarak hatırlayacaksınız!

Gelelim ABD’li yetkilinin “müthiş önerilerine.” Buyurun okuyun:

- Kürt sorununun geniş katılımla tartışılabileceği bir toplumsal ortam.

- Güneydoğu’ya yönelik refah arttırıcı önlemlerin kâğıt üzerinde kalmaması.

- Ankara’nın Iraklı Kürtlerle pozitif ilişki kurması.

- Bir Kürt partisinin acilen kurularak TBMM’de temsil edilmesi.

İlk iki maddenin AB’nin istediği “Acil Eylem Komitesi” önerisinden hiçbir farkı yok! Bu konuda düğmeye basıldığı ise çok açık sırıtıyor... Üç ve dördüncü maddeler ise senaryoyu, yani “planı” tamamlıyor; Barzani ile sıkı ilişkiler ve nereye bağlı olacağı çok açık bir Kürt partisinin acilen siyasal arenada temsili!

-Yani, “Yeni Sevr”in hayata geçirilmesi!

“Türk halkını duygusal olarak hazırlamak!”

Peki, ya sonra?..

Sonrasını da Leyla Zana’nın takımından eski DEP Milletvekili Orhan Doğan anlatıyor:

“Gün gelecek, böyle bir süreç (yani Cumhuriyet hükümeti ile PKK’nin masaya oturması) Türkiye’de başlayacak... Ben şunu da söylüyorum; zamanı geldiğinde Öcalan’ın serbest bırakılacağı biliniyor. Zamanı geldiğinde muhtemelen serbest kalacak... Türk toplumunun da buna duygusal olarak hazırlanması gerekiyor...”

Ya işte böyle! Dikkat ederseniz Doğan, “Serbest bırakılması gerekir” ya da “Umuyoruz” demiyor, “Serbest bırakılacağı biliniyor” diyor! Bu ne demek? Şu demek:

-Perde arkasında bazı anlaşmalar çoktan kotarılmış, “zamanı geldiğinde” Öcalan İmralı’dan törenle uğurlanacak!

Peki, adam hayal mi görüyor? Kesinlikle hayır! Baksanıza, Tayyip Bey “Kürt sorununu” tıpkı İmralı sakininin uzun süredir söylediği gibi “demokratik çözüm” yoluyla halledeceğini ilan etti bile. Asıl önemlisi, yaptığı benzetmeydi:

-İnşallah bizde de bu sorun İrlanda’daki gibi biter.

Tayyip Bey’in İrlanda sorununu, üniter bir devlet olan Türkiye’nin bir bölgesiyle karşılaştırmasının vahameti bir yana, işin sonunda tıpkı İngiltere Başbakanı Blair ‘in, IRA’nın siyasi kanadı olan Sinn Fein lideri Gerry Adams’la yaptığı gibi, Kürt partisinin başına geçecek malum şahısla el sıkışıp gülümseyen pozlar vermesi gerekebilir!

Sahi, ABD’nin “acilen” kurulmasını istediği Kürt partisi, bunun için kotarılıyor olmasın! Eğer öyleyse, bir zamanlar işbirlikçi kalemlerin, İmralı sakininin karşısında eğilip bükülerek söyledikleri o meşhur ifade yeniden hayat bulacak demektir, “duygusal olarak” hazırlanın ey halkım:

-Sayın Öcalan!”

Ne kadar güncel, son zamanlarda bize yaşatılanları anlatan bir yazı, değil mi?

Ne yazık ki değil! Yukarıda okuduğunuz yazıyı tam 20 yıl önce, 24 Ağustos 2005’te kaleme almıştım… Daha o çok meşhur “çözüm süreci” dahi yoktu ortada… Terörist başı henüz “Kurucu önder” mertebesine ulaşmamıştı!

İlk kez o günlerde ortaya atılan IRA modeli, sonraki yıllarda; 2015, 2017, 2019 yıllarında da pişirilip yeniden önümüze konulacaktı!

Açın birkaç gün önceki gazete ve haber sitelerini, 20 yıl önce ilk kez önümüze konulan aynı yemeği göreceksiniz! Oyun gayet büyük, gayet ciddi… Duygusal olarak hazır edilmek istemiyorsanız, formül gayet açık:

-Bu karanlığı yırtacak tek güç Türk milletinin birliğidir…

SON DAKİKA HABERLERİ

Ümit Zileli Diğer Yazıları