Vatan size minnettardır…
Sonunda bu da oldu; ama ben hiç mi hiç şaşırmadım…
30 Ağustos Zafer Bayramı sırasında gencecik teğmenlerin resmi törenler sonrasında geleneksel kılıç çatma töreni yapıp, ant içmesi ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye ebedi başkomutanlarını selamlamasının ardından, iktidar trollerinin, gerici çevrelerin noktası, virgülüne dek aynı mesajlarla “intikam” çığlıklarını gördüğümde anlamıştım…
Aslına bakarsanız, sekiz şerefli subayla da yetinmiyordu bu çevreler, “tümünü atın ordudan” çığlıkları atıyorlardı… Bu karar sonrasında bir “küçük tetikçi” gayet memnun bir edayla şöyle diyordu:
-Beş teğmenin TSK’dan ihracı yerindedir. Doğru karar. Ama yetmez, törene katılan tüm teğmenlerin ihraç edilmesi gerekir…
Adına gazete demeye utandığım mevkutelerde de aynı yönde haber ve yorumlar da mevcuttu tabii… Şu nefrete, şu kine bakar mısınız?
-Kinci dinci damarıdır bunun adı!
Şu tesadüfe bakın ki; teğmenlerin ihracı tam da Ekrem İmamoğlu’nun ifade vermeye gittiği cuma gününe rastladı! On binlerce yurttaşın Çağlayan Adliyesi önünde biriktiği, İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın kol kola otobüsün üstüne çıktığı zaman dilimi içinde açıklandı ihraç kararı! Üstelik, teğmenlere ya da avukatlarına zahmet edip haber bile verilmeden direkt olarak medya üzerinden servis edildi karar…
-Gerekçesi bile açıklanmadan!
“Vatan sağ olsun…”
Teğmenlerle birlikte üç de yüksek rütbeli subay ihraç edildi ordudan…
Onlardan biri olan Piyade Komando Albay Alper Topsakal, sosyal medyadan Mustafa Kemal’in askerlerine şöyle seslendi:
-Atatürk’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben umudumu hiç yitirmedim.” sözünü unutmayın.
“Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!”
Hepinizi çok seviyorum, sağlıcakla kalın. Vatan sağ olsun…
Teğmenlerden Recep Ayar ise yayımladığı duygusal veda mesajında bakın nasıl seslendi:
-Kardeşlerim, Bu sizin madalyanızdır! Ananızın ak sütü gibi helaldir… Selam olsun bizlerin arkasında dağ gibi duran gerçek milliyetçilere! Şimdi aranıza bu kardeşlerim de dahil oldu. Madalyanız hayırlı olsun aslanlarım. Hep bir ağızdan, Harbiye yollarında hep söylediğimiz yürüyüş kararları gibi; Mustafa Kemal’in askerleriyiz…
Daha yazacak çok şey var, dahası da olacak. Şimdilik kaydıyla yüreğimizden geçeni haykırarak bitireyim:
-Vatan size minnettardır…
Jet soruşturmalar!
Bu kez bir milletvekiline daha jet soruşturma başlatıldı…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın cezaevlerindeki yemeklerle ilgili açıklamaları üzerine “Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” suçundan soruşturma açtı…
Başsavcılık, Özkan’ın tutuklu bulunduğu dönemde yemeklerden zehirlendiğini iddia etmesi ve “Cezaevinde suikast olabileceği” söylemi hakkında soruşturma başlattığını duyurdu…
-Okuyunca acı acı güldüm!
Tuncay’ın, söyledikleri “iddia olmaktan” uzun yıllar önce çıktı. Komploların, yalan, düzmece olduğunun anlaşılmasından sonra serbest kalan Tuncay’ın daha ilk muayenesinde ağır kimyasallar ve fare zehriyle uzun süredir zehirlendiği ortaya çıktı! FETÖ’cü soysuzlar işlerini iyi yapmışlardı!
Yanılmıyorsam Türkiye’de ve Almanya’da tedavi gördü. Hâlâ kalıcı zararlarla ilgili olarak tedavisi sürüyor…
İfade vermeye teşhis ve tedavi raporlarıyla gittiğinde o soruşturma düşer zannımca! Peki niye anlattı yıllar sonra bunları Tuncay? Ümit Özdağ’ın endişelerine bir katkı olsun, kendi başına gelen, onun başına gelmesin diye…
-Soğuk savaş döneminden kalma komplo iddiaları diyenlere duyurulur!