DEVA Parti Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı’nca düzenlenen iftar programına katılmak üzere kente geldi. Bir otelde düzenlenen iftar yemeğini ardından gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan Babacan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim günü TBMM’de DEM Partililerin elini sıkması ve terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın terör örgütü PKK’nın feshedilmesine ilişkin yaptığı çağrının ardından yaşananlara ilişkin görüşlerini dile getirdi.

"BİRLİĞİMİZİ, BERABERLİĞİMİZİ KAYBETTİK"

Bugün Diyarbakır’da kurulan bu sofranın barış ve kardeşliğin sofrası olduğunu söyleyen Babacan, şöyle konuştu:

* "Bugün Diyarbakır’da kurduğunuz bu sofra dayanışmanın, eşitliğin sofrasıdır. Bu sofra kardeşliğin, barışın sofrasıdır. Bu iftar sofrasında sizler bir arada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Ramazan, böyle sofralarla güzel. Barış, savaştan iyidir. Sükut, kavgadan iyidir. Diyalog çatışmadan iyidir. Yaşamak ölmekten iyidir. Ülkemiz bitmek bilmeyen çatışmalardan, saldırılardan, kardeşi kardeşe kırdırandan çok çekti. Birliğimizi, beraberliğimizi kaybettik. Ülkemizin büyük ekonomik potansiyelini kaybettik.

* Ama her şeyden önce canlarımızı kaybettik, bu toprakların evlatlarını kaybettik. On binlerce aileye ateş düştü. Ama artık kaybedecek tek bir günümüz yok. Ya ileriye bakıp, hep birlikte kararlılıkla yürüyeceğiz ya da arkamıza bakıp, yalpalayıp bu önemli fırsatı kaçıracağız. Ya bin yıldır beraber yaşayan insanlar olarak sarılıp, helalleşeceğiz ya da çeşit çeşit bahane üretip, ayrışmaya devam edeceğiz. Türkiye, on yıllardır çektiği bu sıkıntılardan artık kurtulmalı."

"BİR YANDAN BU SÜRECE DESTEK VERECEĞİZ FAKAT BİR YANDAN DA GÖZÜMÜZÜ DÖRT AÇMAK ZORUNDAYIZ"

Yeni süreci ihtiyatlı iyimserlikle takip ettiklerini aktaran Babacan, “Geçtiğimiz ekim ayından bu yana barış çağrılarıyla başlayıp devam eden süreci yakından izliyoruz. İhtiyatlı ve iyimserlikle takip ediyoruz. Evet, iyimseriz ama ihtiyatı da elden bırakmıyoruz. İlk günden beri aynı noktadayız. Biz dedik ki, çözüm izin yüzde 5 ihtimal olsa dahi biz o ihtimali destekleriz. Bazıları gibi bu kadim meseleyi siyasi fırsatçılık alanı olarak görenlerden değiliz. Türkiye’nin en geç siyasi partilerden birisi olarak sorumluluk üstelendik. Bir yandan bu sürece destek vereceğiz fakat bir yandan da gözümüzü dört açmak zorundayız. Bu süreci baltalamak isteyenlere taş vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

"SURİYE’NİN İSTİKRARI TÜRKİYE’NİN İSTİKRARINDAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ"

Babacan, konuşmasında Suriye’de yaşanan son gelişmelere de değinerek, Suriye’nin istikrarını Türkiye’nin istikrarından ayrı düşünülmemesi gerektiğini bildirdi. Suriye üzerinden kriz çıkarmak isteyenlere karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Babacan, şunları söyledi:

* "Lazkiye ve çevresinde olanları gördük. Çatışmalar bir anda katliama döndü. Yüzlerce masum insan can verdi. Etnisite, din veya mezhep üzerine çıkarılan çatışmaları doğru okumalı, bu çatışmaların bu topraklarda büyümesine izin vermemeliyiz. Suriye’nin yeni güvenlik yapısında tam bir disiplin ve koordinasyon gerekiyor. Aksi halde durum çok zorlaşabilir.

* Fırsat kollayanlar meydanı boş bulabilir. Suriye’de istikrar istemeyen çok ülke var. Ama unutmayalım ki, Suriye’nin istikrarı Türkiye’nin istikrarından ayrı düşünülemez. Ahmet Şara ile Mazlum Abdi arasında yapılan anlaşmayla önemli bir aşama daha kat edildi. Böylece belirsizlikler azaldı. Siyasi diyalog için bir fırsat kapası aralandı. Ancak unutmayalım ki, Suriye’de barış olmasın diyenler de boş durmuyorlar.

"KİMLİKLER ÜZERİNDEN SÜREKLİ KAVGA EDEN BİR TÜRKİYE İSTEMİYORUZ"

İnsanların hayat tarzlarına müdahale eden ve kimlikler üzerinde sürekli kavga eden bir Türkiye istemediklerini söyleyen Babacan, şu ifadeleri kullandı:

* "Bazı muhalefet partilerin içine nüfuz etmiş bir güruh var. Öfkeyle, düşmanlıkla, ırkçılıkla beslenen bir güruhtan bahsediyorum. Kürtçe duyunca kaşları çatılan, sığınmacılar üzerinden siyasi istismar üreten bir güruhtan bahsediyorum. Biz iktidarın yaptığı yanlışların karşısında duracağız, doğrularını da teslim edeceğiz. Fakat meydanı da fırsat kollayan zehirli ideolojilere bırakmayacağız. Muhalefetin içinde zemin oluşturmaya çalışan bu zehirli ideolojini de karşısında duracağız, onunla da mücadele edeceğiz. İster iktidarda olsun, ister muhalefette olsun bizim derdimiz otoriter zihniyetle.

* Bizim derdimiz, nereden gelirse gelsin ırkçılıkla, ayrımcılıkla, bizim derdimiz demokrasiye karşı olan, kendin olmayana parmak sallayan her türlü ideolojiyledir. Kimlikler üzerinden sürekli kavga eden bir Türkiye istemiyoruz artık. İnsanların hayat tarzlarına müdahale eden bir Türkiye istemiyoruz. Yanlış kayyum uygulamalarıyla seçmenin iradesine müdahale edilmesini istemiyoruz. Peki ne diyoruz? Anadili insana annesinin ak sütü gibi helaldir diyoruz. Çözüm meşru demokratik siyasetle olacaktır. Ülkemizde sorunlar vardır. Meşru ve demokratik siyasetle çözülecektir. Sorunların tartışılması ve çözüm üretebilmesi için doğru yer ve adresi TBMM’dir."