Önceki araştırmalar, iç çekirdeğin Dünya'nın geri kalanıyla tam olarak aynı hızda dönmediğini ve dönüş hızının zaman içinde değiştiğini göstermişti. Örneğin iç çekirdek on yıllar öncesinde dış katmandan daha hızlı dönerken bugün biraz daha yavaş dönüyor.

İç çekirdek Dünya'nın en iç kısmını oluşturuyor. Bizim üstünde yaşadığımız kabuk sadece birkaç mil kalınlığındayken, hemen altımızda Dünya'nın yüzde 84'ünü oluşturan 2800 kilometre kalınlığında bir manto bulunuyor. Bazı yerlerde yumuşayan manto, hareket ederek kıtaları yerinden oynatan kuvveti oluşturuyor.

Manto ile iç çekirdek arasındaysa sıvı halde bulunan dış çekirdek yer alıyor.

SİSMİK DALGALARDAN FAYDALANDILAR

Dünya'nın iç kısmını doğrudan gözlemlemek mümkün olmadığı için bilim insanları yerin derinlerinde neler olduğunu görmek amacıyla depremlerle ortaya çıkan sismik dalgalardan faydalanıyor. Depremler sırasında oluşan titreşimlerin hızı ve yönü, levhaların yoğunluğuna ve esnekliğine bağlı olarak değişebiliyor.

Nature Geoscience'da yayınlanan çalışmanın yazarlarından Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden John Vidale bu araştırma için Güney Atlantik'teki volkan zinciri Güney Sandwich Adaları'ndaki depremleri inceledi. Bu bölgede çok sık deprem olduğu için bazen yeni depremler yıllar önce ortaya çıkmış depremle neredeyse aynı büyüklükte ve konumda olabiliyor.

Bilim insanları 1991-2004 yılları arasında bu şekilde 100 "deprem çifti" tespit etti. Daha sonra Alaska ve Kanada'daki sismometreleri kullanarak bu depremleri analiz ettiler. Analizin aslında önceki çalışmaları kanıtlaması, yani iç çekirdeğin daha yavaş döndüğünü göstermesi amaçlanıyordu.

KANADA'DAKİ SİSMOMETRE FARKLI SONUÇ VERDİ

Ancak bilim insanları Kanada'daki sismometreden gelen bazı sinyallerin yönlerini anlayamadı. Bunun sebebiyse hareketliliklerin farklı olmasıydı. Çiftlerden bazılarında iç çekirdek her iki deprem sırasında da aynı yöne bakıyordu.

Teorik olarak aynı bölgeden geçen aynı büyüklükteki depremlerin sismometrelerde aynı sinyalleri üretmesi gerekiyordu. Alaska'daki sismometrede beklendiği gibi aynı sinyaller gözlemlense de Kanada'dakinde durum farklıydı.

Kanada'daki sismometre Güney Sandwich Adaları'na Alaska'dan biraz daha yakın olduğu için sismik dalgalar iç çekirdeğe Alaska'dakiler kadar derin nüfuz edememişti. Bu da iç çekirdeğin dış katmanında zaman içinde bir değişiklik olduğunu düşündürüyordu.

DEĞİŞİKLİĞİN SEBEBİ NE?

Vidale'ye göre değişikliğin iki olası sebebi var. Bunlardan ilki dış çekirdekteki türbülanslı akış. Buna göre dış çekirdek iç çekirdeği çekiştirerek dış sınırı değiştirmiş olabilir. İkinci olasılık da mantonun yoğun kısımlarının iç çekirdeği şekil değiştirmeye zorlamış olması.

Vidale "Erime noktasında olduğu için yumuşak olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla deforme olması sürpriz değil" dedi.

Bu konuyla ilgili çalışmalar son bulacak gibi görünmüyor. Son yıllarda jeofizikçiler sismik sinyallerdeki farklılıkların dönme hızındaki değişiklikten mi yoksa iç çekirdeğin şeklindeki farklılıktan mı kaynaklandığı konusunda tartışıyor. Bu çalışma her iki nedeni de harmanlayarak tartışmada uzlaşmayı sağlıyor.

NASIL BİR ETKİSİ VAR?

İç çekirdekten yayılan ısı, küresel ısınma sürecinde rol oynuyor. Eğer iç çekirdek değişiyorsa, ısı akışında da değişimler olabilir. Bu da okyanus akıntılarından atmosferdeki olaylara kadar birçok süreci etkileyebilir.

Ayrıca Dünya'nın manyetik alanı uydular ve GPS sistemleri için önemli bir konumda yer alıyor. İç çekirdeğin zamanla değiştiğini bilmek, gelecekteki olası manyetik değişmelere karşı önlem almamızı sağlayabilir.