Filipinler'in başkenti Manila'nın 96 kilometre kuzeybatısındaki Bamban kasabasının sakinleri için 34 yaşındaki Alice Guo yolları yenileyen çalışkan bir belediye başkanıydı.
Oysa polislerden kaçarken eylül ayında Endonezya'da yakalanan Guo artık çok daha farklı bir imaja sahip: Çin ajanı olmakla ve babasının satın aldığı domuz çiftliğinde dolandırıcılık şebekesini barındırmakla suçlanıyor.
Malezyalı Dylan Lim'in Filipinlerdeki Malezya büyükelçiliğini arayarak Guo'nun domuz çiftliğinde dolandırıcılık yapmaya zorlandığını anlatınca kolluk kuvvetleri gözünü bu kasabaya dikti.
Araştırmalar sonucu bu arazinin dünyanın dört bir yanında binlerce kişiyi dolandırarak milyonlarca dolarına elkoyan Çinli çetelerce kullanıldığını anladılar.
106 MİLYON DOLARA ÇÖKTÜLER
Yetkililer süreç boyunca dolandırıcıların iki milyon dolara yakın paraya elkoyduğunu, ellerindeki malvarlığının ise 106 milyon dolara ulaştığını söylüyor.
Buraya bir operasyon yapmayı planlıyorlardı ama özellikle kasabadaki yöneticilere haber vermemeye karar verdiler. Çünkü yöneticilerin de suçlularla işbirliği içinde olduğunu tahmin ediyorlardı.
Bilmedikleri şey ise bu dolandırıcılık ağının başmimarının kasabanın genç Belediye Başkanı Alice Guo olduğuydu. Guo 78 bin kişinin yaşadığı kasabasının kapılarını suç çetelerine ve hırsızlara açmış, domuz çiftliğini de bir dolandırıcılık inine çevirmelerine izin vermişti.
Guo mart ayında yapılan baskından kaçmayı başarsa da aylar süren avın sonunda Endonezya'nın başkenti Jakarta yakınlarındaki bir dairede yakalandı. Şimdi insan kaçakçılığı ve yolsuzluk dahil onlarca suçlamayla hapiste, yargılanmayı bekliyor.
DOMUZ ÇİFTLİĞİNDEN 'KASAP DOLANDIRICILIĞI'NA
Guo'nun domuz çiftliğinde yapılan dolandırıcılığın türü "domuz kasaplığı"ydı. Böyle bir ad verilmesinin sebebi de dolandırıcıların diğer dolandırıcılık türlerinden farklı olarak belli bir süre para konusunu hiç açmayıp kurbanlarının güvenini kazanmaya çalışmasından geliyor.
Dolandırıcılar yanlış numarayı aradıkları bahanesiyle ya da flört sitelerinde romantik ilişki peşindeymiş gibi davranarak kurbanlarıyla iletişime geçiyor ve aradan belli süre geçtikten sonra da bir yatırım türünden bahsediyor. Bu yatırım türü de genelde paranın izini sürmenin neredeyse imkansız olduğu kripto oluyor.
Kurban tüm yatırım işlemlerini kendi açtığı hesap üstünden herhangi bir müdahale olmadan yaptığı için parasının güvende olduğunu düşünebiliyor, ayrıca sisteme girdiğinde yatırdığı paranın katlandığını görmek de bu güvenini güçlendiriyor.
Ancak kurbanın sistemde gördüğü meblağlar, dolandırıcıların sistem üstünden yansıttığı sayılar oluyor. Kurban parayı çekmeye kalkıştığında aslında hesabının boş olduğunu fark ediyor. Hesap sormak için kendine yaklaşan kişiyle iletişime geçtiğindeyse o kişinin çoktan ortadan kaybolduğunu fark ediyor.
Domuz kasaplığı dolandırıcılığının arkasında genelde Çinli suç çeteleri oluyor ve bu gruplar Filipinler, Endonezya ve iç savaş nedeniyle sarsılmış haldeki Myanmar gibi Güney Asya ülkelerinde dolandırıcılık çiftlikleri kuruyor.
Çiftliklerde çalışanların bir kısmı kendi istekleriyle orada olsa da belli bir kısmı da yüksek maaş vaatleriyle kandırılıp bu çiftliklere getirilen ve pasaportları ellerinden alınan kişiler oluyor. Bazıları da suç çetelerine borçlanıp ödeyemeyen kişiler. Yani aslında dolandıran da bir bakıma dolandırıldığı için kendini o konumda buluyor.
BAMBAN'DAKİ ÇİFTLİK
Wall Street Journal'ın haberine göre Bamban'daki çiftliğin bulunduğu arazi 100 dönüm. Arazide çoğu Çinli, bir kısmı Vietnamlı ve Filipinli olmak üzere üç bin işçinin kaldığı yurtlar var.
Yetkililerin arazide ele geçirdiği binlerce cihazda yapılan araştırma sonucu sahte sosyal medya profillerine ve finansal işlem kayıtları gibi kanıtlara ulaşıldı. Polis ayrıca zırhlı Land Rover ve Cadillac araçlar ile bir tünele açılan gizli geçiş buldu. Şebekenin başındaki kişilerin bu tüneli kullanarak kaçtığı tahmin ediliyor.
İşin bir ilginç tarafı da araziyi çevreleyen bölgedeki esnafın orada neler olduğundan tamamen habersiz olduğunu iddia etmesi. Bazıları arazidekilerin çağrı merkezi çalışanları olduğunu düşündüklerini söylüyor.
VE BİR GÜN BİR YABANCI KASABAYA GELİR
Guo'nun kim olduğu ya da nereden geldiği tam olarak belli değil. Bu da bazı Filipinli siyasetçilerin onu Çin ajanı olmakla suçlamasına yol açtı. Ne var ki Guo'nun Çin ajanı olduğunu gösterecek herhangi bir kanıt yok. Bununla birlikte Filipinli yetkililer Guo'nun Çinli olduğundan emin, gerçek isminin de Guo Hua Ping olduğunu söylüyorlar.
Guo, çocuk yaşlardayken Çin'den Filipinlere göç etmiş. Ancak 2005 yılında Alice Leal Guo adıyla Filipinlere ait doğum belgesi almış. Yetkililer daha sonra aynı doğum tarihine sahip, bu isimde başka bir kişinin olduğunu keşfetti ancak Guo'nun kimliğini çaldığı kadının yeri tespit edilebilmiş değil.
Guo hakkındaki iddiaları reddediyor. Yetkililere verdiği ifadede Çinli bir babayla Filipinli bir annenin kızı olarak Filipinlerde doğduğunu söylüyor. Babası tam olarak Çin'in Fujian bölgesindenmiş. Neden doğum belgesinin olmadığı konusunda da kırsal bir bölgede doğmasını ve çocukluğunun büyük kısmını evden eğitim görerek geçirmesini gerekçe gösteriyor. Ancak verdiği ifadeler çoğu zaman birbiriyle çelişiyor, işin içinden çıkamadığı sorularaysa "Hatırlamıyorum" cevabını veriyor.
Yine de Guo 14 yaşındayken babasıyla geldiği Bamban sakinlerinin sevgisini kazanmayı başarmış.
Guo'nun sahte doğum belgesini aldığı 2005 yılında Bamban sakinlerinden biri, küçük bir araziyi Guo'nun babasına domuz çiftliği kursun diye satmış. Guo 17 yaşına geldiğinde bu arazinin sorumluluğunu üstüne alarak işi büyütmeye başlamış, emlakçılık işine de girmiş.
Yerlilerin söylediğine göre bu süreçte babasıysa pek ortalıklarda değilmiş. Guo ilerleyen vakitlerde bu çiftlik arazisini büyütmüş, 2019'da da bugünkü enklavın yapımına başlanmış.
Enklav için zamanında ülke dışındaki oyunculara çevrimiçi kumar oynatma lisansı alınmış ancak Filipinli yetkililer enklavdaki asıl para kapısının dolandırıcılık olduğunu söylüyor, ki bu da 2020 civarında başlamış.
Guo 2022 yılında Bamban'ın belediye başkanlığına adaylığını koydu. Kasaba sakinleri genç kadının kampanyasını özel helikopterle yaptığını söylüyor. Seçimi kazanarak haziranda makam koltuğuna oturan Guo'nun belediye başkanı olarak ilk icraatı belediye binasını en sevdiği renk olan pembeye boyamak oldu.
Ama ilerleyen dönemde kasaba sakinlerinin de hoşuna gidecek şeyler yaptı. Bunlar arasında yol yapmak, yemekli ve müzikli festivaller düzenlemek vardı. Ayrıca yine onun döneminde kasabaya fast-food zincirleri McDonalds ve Jollibee gelmişti.
Paranın kaynağıysa kasabanın kalbindeki dolandırıcılık işleriydi. Guo ve ortakları, yürüttükleri bu yasadışı faaliyetlerle 100 milyon dolardan fazla mal varlığı elde etmişti. Bunlar arasında gayrimenkuller, lüks araçlar ve Guo'nun seçim için kullandığı helikopteri vardı.
KAÇIŞ BAŞLAR
Baskından sonra Guo hemen kaçmadı. Mayıs ayında senato önünde ifade verdi, daha sonraki birkaç duruşmaya da katıldı. Ama sonra ortadan kayboldu. Haziran ayında belediye başkanlığı görevinden alındı. Pembeye boyadığı belediye binası da yeniden beyaza boyandı.
Ancak bunların Guo için önemi yoktu, o çoktan bir yatla denize açılmış, Malezya'ya doğru günler süren bir yolculuğa başlamıştı. Bu süreçte iki kez de araç değiştirmişti. Daha sonra Singapur'a gelmiş, oradan da Endonezya'ya geçmişti.
Firariliği bir ay sürdü, pembe pijamaları içinde Endonezya'da yakalanıp yeniden Manila'ya getirildi. Şimdi yargılanmayı bekliyor.