Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde varlık satışına karşı yaklaşık 500 işçinin yer altına inerek 20 Kasım'da başlattığı eylem devam ediyor.
Yaklaşık 25 kişiden oluşan bir kontrol ekibi, bu sabah işçilerin alkışları eşliğinde maden ocağına indi. Kontrol grubu, eylemin 48 saati geride bırakması sebebiyle hem madenin fiziki durumunu hem de yer altındaki işçilerin sağlık ve güvenlik koşullarını değerlendirmek üzere görevlendirildi. Kontrol gurubunda sendika yönetimi, mühendisler ve deneyimli maden işçileri yer alıyor.
Hava sıcaklığının gece 5 derecenin altına düştüğü ve yağmurun etkili olduğu zor koşullarda, yer üstünde kalan işçiler ateş yakarak ısınmaya çalışıyor ve yer altındaki arkadaşlarına desteklerini sürdürüyor.
SİYASİLERDEN DESTEK
Eyleme siyasilerden de destek geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HAK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, Emek Partisi’nden (EMEP) Sevda Karaca, CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz ve birçok siyasi isim, maden sahasına gelerek madencilerin mücadelesine destek mesajı verdi.
"EVLERDEN ÇIKARTILACAĞIZ, 4 AY SÜRE VERİLİYOR"
Maden sahasında konuşan işçiler, taleplerini yineledi. Çayırhan Termik Santrali'nin varlık satışını istemeyen ve 9 yıldır maden işçisi olacak çalışan Kaan Öztürk açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
* "Gerçekten burada canla baş verip mücadele etmeye devam ediyoruz. Herkesten Allah razı olsun. Herkes burada eşini, çocuğunu evde bırakıp bazı değerleri kazanmak için buraya geldi. Bu zorlu süreçte gerçekten hepimiz yağmur yağış demeden şu soğuklarda mücadelemize devam etmek istiyoruz. Olay bizim için kötü yerlere gidiyor görünebilir ama biz mücadeleyi bırakmak istemiyoruz. Herkes evine ekmek, çocuklarına kıyafet götürmek istiyor. Değerli büyüklerime buradan seslenmek istiyorum bu kadar insan yarı yolda bırakılmasın. Ne yapılması gerekiyorsa o yapılsın.
* Evlerden çıkartılacağız, 4 ay süre veriliyor. Bu kadar insan bu kadar emek bu kadar işçi bir kalemde silinip atılabilecek hale gelmesin. Kış günü geldi, zorlu şartlar. Herkesin bunu göz önüne almasını istiyorum. Herkes birlik beraberlik içinde birbirine sahip çıkıyor. Bizi yalnız bırakmadıkları için herkese çok teşekkür ediyorum. Devlet büyüklerim aslında bu varlık satışının gerçekten olmaması gerektiğini düşünmeleri gerekiyor. Biz madenciler Türkiye’nin bazı yerlerinde yeri geldi depremde yeri geldi başka yerlerde birlikle her yere gittik. Bu memleket hepimizin memleketi sahip çıkmamız gerekiyor. Burası bir ekmek olacağı büyük bir enerji kapasitesi olan yer özelleştirilmemesi gerekiyor, devlet tarafından denetlenip desteklenmesi gereken bir ocağımız var. Sahip çıkılmalı."
9 yıldır maden işçisi olarak çalışan Enes Kağan Kaya yaptığı açıklamada, "Üçüncü güne girdik 'varlık satışına hayır' diyorum, 'özelleştirmeye hayır' diyorum. Burada maden ocağı işletiyoruz. Bu hepimizin madeni. Komple geleceğimiz. Geleceğimizin devletimizde kalmasını istiyoruz. Buradan kar yaptığımızı düşünüyoruz zarar etmediğimizi düşünüyoruz. O yüzden varlık satışına hayır diyorum. Bunun için de mücadelemize devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
"SAHİPSİZ KALMAK İSTEMİYORUZ"
10 yıldır madende çalışan İlkay Camcı bölge halkından madene gelerek eyleme destek vermelerini talep ettiği konuşmasında, "Devletimizi yöneten büyüklerimizden buralara dokunmamalarını istiyoruz. 3 yıldır emin olun bu şirket KİAŞ altında huzurlu çalışıyoruz. İş güvenliği ve diğer yönlerden hiçbir sıkıntı yaşamadık. Şimdi gelecek özelleştirmede mutlaka hep bir endişe duyacağız. Bölge halkının buraya gelmesini istiyorum. ne kadar çok kalabalık olursak devletimizin büyükleri bizi duyacak" dedi.
10 yıldır çalışan madenci Murat Gençel, özelleştirme ile mağdur olan madencilerin yaşadıkları sorunları yaşamak istemediğini belirterek, "Sahipsiz kalmak istemiyoruz. Özelleştirmede hep sıkıntılar yaşanıyor. Özelleşen şirketler var görüyoruz arkadaşlarımızın canları da yanıyor mağdur olan arkadaşlarımız da var. Aynı şeylerin bizim başımıza gelmesini istemiyoruz. Mağdur kalmak istemiyoruz. Onlar gibi" ifadelerini kullandı.
"BİR DEVLETİN MİLLETİNE YAPABİLECEĞİ EN BÜYÜK ZULÜMLERDEN BİR TANESİ"
22 yıllık madenci Ramazan Akan ise madenin varlık satışını "İnsanın kendi ayağına sıkması gibi bir şey" sözleriyle özetleyerek şöyle konuştu:
* "Ne diyebiliriz ki insanın kendi ayağına sıkması gibi bir şey. Bir devletin milletine yapabileceği en büyük zulümlerden bir tanesi diyebilirim. İşte öyle bir olay bu. Nallıhan, Çayırhan, Beypazarı benim çocukluğundan beri burada ekmek yiyen insanlar. Burada bozkırın ortasında bir geçim mücadelesi yapılıyor. Fakat bunu göremiyorlar mı, görmek mi istemiyorlar anlamıyorum. Böyle bir durumun ortasındayız. Araştırılıp bakılsın devletin dönemdeki iş kazası sayısıyla bir de özel şirketin sayısına bir bakılsa arada uçurumlar var. Şimdi burada üretim var herkes amirlerin memnun, biz de memnunuz."
Maden işçisi Cengiz Aksoy ise, "Varlık satışını, özelleştirilmesinin karşısındayız onu istemiyoruz. kendimizi garantiye almak için KİAŞ’ta veya devlet bünyesinde kalmak istiyoruz. İşçi mağdur olmasın diye. Lojmanlardan çıkılacak diyorlar özelleştiği zaman, işçinin hakkının yenmemesini istiyoruz" dedi.