James Webb Uzay Teleskobu bugüne kadar birçok büyüleyici ve olağanüstü gözleme imza attı. Ama bu, belki de içlerinden en ilginci…

İlk kez 1977 yılında tespit edilen 2060 Chiron adındaki asteroit, mitolojiye göre yarı at yarı insan olan centaur sınıfından. Bunun sebebi de kuyruklu yıldızlara benzer özellikler de sergilemesi.

50 yılda bir Güneş etrafındaki dönüşünü tamamlayan 2060 Chiron, gaz devleri olan Jüpiter ve Neptün arasında bir yerde bulunuyor.

Florida Merkez Üniversitesi’ndeki bilim insanları, Astronomy & Astrophysics dergisinde yayınlanan çalışmalarında neden Chiron’a odaklandıklarını şöyle anlatıyor: Katı buzlu bir dış cepheye sahip olması ve koma denen iç kısmından çevreye gaz yayması.

Çalışmanın yazarlarından Noemi Pinilla-Alonso, Neptün’ün yakınında olan bir cisim için Chiron’un taşıdığı özelliklerin olağandışı olduğunu söylüyor. Hem gazlı hem de katı bir yapıya sahip olması, bilim insanlarının kafasını karıştırıyor.

Chiron: O hem bir asteroit hem de kuyruklu yıldız! - Resim : 1
Fotoğraf: William Gonzalez Sierra

Şimdi James Webb Uzay Teleskobu’nun da yardımıyla benzer uzay taşlarının kendi Güneş sistemimizde nasıl var olabileceği açıklanabilir.

Çünkü Webb teleskobunun yüksek çözünürlüğü, bu Güneş’ten uzak gaz tabanlı cismi analiz etmeyi kolaylaştırabilir. Keşfedilmesinden neredeyse yarım asır geçtikten sonra gelen bu son çalışma Chiron’un barındırdığı sırları ortaya çıkardı.

Örneğin Chiron’daki gazların büyük kısmı karbondioksit ve metan gibi ilkel gazlar ve Güneş’in doğuşundan milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Dolayısıyla hibrit gök cisminin evrenin erken dönemleriyle ilgili birtakım cevaplar taşıması da olası.

Pinilla-Alonso “Güneş sistemindeki tüm küçük yapılar bize artık gözlemleyemeyeceğimiz bir zamana ait olan geçmişi anlatıyor. Ama hala hayattaki centaurlar bize daha fazlasını anlatabilir” diyor.