Ekonomik krizden etkilenen kesimlerin başında elen emekliler, cumartesi günü başlayacak ramazan ayını, yaşadıkları sorunlarla karşılamaya hazırlanıyor. Türkiye’de sayıları 16 milyonu bulan ve çoğunluğu 14 bin 500 lira aylık alan emeklilerin, ramazan ayında en büyük kaygıları, gıdalara yapılacak fahiş zamlar.
Diyarbakır’da yaşayan emekliler, ramazan ayını nasıl geçireceklerini anlattı.
Erol Peçenek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ramazan ayında fitre miktarını 180 lira olarak belirlemesine tepki gösterdi.
Peçenek, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıkladığı bir olay var, oruç tutmadığınızda bir kişi doyurmak için onların açıkladığı rakam 180 liradır. Şöyle bir hesap yaparsak, dört kişilik bir aile günlük 720 lira vermesi gerekiyor. Bu rakamı 30 gün olarak düşünürsek, 21 bin 600 lira ediyor. Bu sadece akşam yemeği yemek için Diyanet’in belirlediği rakam. İyi de asgari ücret 22 bin lira, emekli maaşı ise 14 bin 500 liradır. Diyanet’in verdiği rakamla bir emeklinin aldığı maaş yetmiyor. Bu emeklinin kirası varsa, çocuğu, torunu varsa, neyle ve nasıl beslenecek? Bu adam oruç mu tutacak” diye konuştu.
'EMEKLİ 12 AY BOYUNCA ORUÇLU'
Ramazan ayında gıdalara fahiş zam yapılacağı kaygısı taşıdığını belirten Peçenek, emekli aylığına yapılan son zamların kendileriyle dalga geçiliyor hissi yaşattığını söyledi. Emekliler olarak 12 ay boyunca oruçlu olduklarını belirten Peçenek, şunları söyledi:
“Gavur, Hristiyan, gayrimüslim dediğimiz toplumun örneğin Noel’in de fiyatlar düşerken, biz de ne kerametse Müslüman ülkelerde fırsat mı diyelim, adını ben koyamıyorum, tam tersi fiyatlar yükselmekte. Hem emekli maaşı olarak hem de fiyatlar konusunda çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Zaten biz 12 ay boyunca oruç tutuyoruz. Ciddi anlamda cennete gidecek olmamız gerek. Böyle giderse oruç da tutamayacağız. Zaten oruç halindeyiz. Son maaş zammından sonra aklımızla dalga geçiliyor gibi bir his var içimde. Nereden bakarsanız bakın, emekliler ölmüş. Bu anlamda ben kendi adıma ramazanda oruç tutmayı düşünemiyorum. Çünkü öyle bir imkanım yok.”
NEDEN EMEKLİLERİN HAKLARI İLE İLGİLİ BİR ŞEY KONUŞULMUYOR?
Mehmet Aktan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ramazan ayında haktan ve hukuktan söz edeceğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Bayram ikramiyesini şimdiden kurcalamaya başladılar. Yüzde 10-15 zam oranın dile getirmekle insanlarla alay etmekteler. Emekliler olarak düşündüğümüzde, oruç tutmak için evde gıdanın olması lazım. Orucu tutabilmek için ne alabiliriz diye düşünmemiz gerek. Emeklilerin haklarını gasp ettikleri yetmiyormuş, bir de emeklilerle dalga geçiyorlar. Hep geriye gittik. Bugün yaşanamaz hale geldik" DEDİ.
Aktan, "Diyanet İşleri Başkanı, emeklilere fitrenizi verin diyor. Biz de ona soruyoruz, siz neden emeklilerin haklarıyla ilgili bir şey konuşmuyorsunuz da sadakayı bize uygun görüyorsunuz. Biz haklarımızı istiyoruz. Oruçta haktan hukuktan söz edecekler. Bunları anlatmasınlar bize. Biz bunları zaten biliyoruz. Hakkımızı versinler. Haktan ve zulümden bahsetsinler" sözleri ile tepki gösterdi.
İKRAMİYE TEPKİSİ
Ramazan ayını ağır ekonomik koşullar altında geçireceklerini belirten Kadri Kızmaz ise şunları söyledi:
“İktidar özellikle dalga geçercesine emeklileri perişan duruma getirdi. Emekli 14 bin 500 lira maaşıyla ramazanı nasıl geçirecek? Önünde bayram da var. Bayram ikramiyelerimizi alay edercesine 4 bin liraya çıkaracaklar. Bir bayram masrafı 30-40 bin lirayken, 4 bin lira ikramiye verip, onunla bayramı geçirmemizi düşünüyorlar. Böyle bir şey mümkün değil. İktidar, vatandaşın daha rahat yaşamasını istiyorsa dalga geçmemesi gerekiyor. İnsanca yaşam hakkı tanıyacak. Emekliler, 40 yıl çalışmanın ardından 14 bin 500 lira alacağı maaşla yaşamak değil, sadece nefes alabiliyor.”
Emeklilerin ölüme terk edildiğini ifade eden Eşref Bozkurt, “Ramazan ayında biz nasıl geçineceğiz? Ramazanda emeklilerin geçinmesi çok zor. Çünkü 14 bin 500 lira aylık alan bir emekli, 17 bin lira kira veren bir emekli nasıl geçinecek? Emekli, semt pazarına gidip, pazarda çürümüş, ezilmiş meyve ve sebzeleri toplayarak belki de iftarını açacak. Bizimle dalga geçmesinler, bizi ölüme terk etmesinler diyoruz. Biz bu ülkede insanca yaşamak istiyoruz. Bu da bizim en doğal hakkımızdır.”