'Benim alanım ekonomi, ben ekonomistim‘ diyerek Türkiye'yi 2022 yılına yeni bir ekonomi modeliyle sokan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon neticedir” tezi Türkiye'ye ağır bir bedel ödetti. Mayıs 2023 seçimlerinden sonra da uygulanan program rafa kaldırıldı ve politika faizi yüzde 50'ye çıkartıldı. Geçtiğimiz perşembe günü Merkez Bankası 22 ay sonra 250 baz puan faiz indirimine gitti.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün partisinin Bursa 8. Olağan İl Kongresi'nde konuştu. Erdoğan, "Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. Faiz inecek ki enflasyon da insin" dedi.

Başta faiz olmak üzere asgari ücret, enflasyon ve sosyal konut projeleriyle ilgili mesajları şöyle:

ENFLASYON

"Ekonomi programımızın temel gayesi milletimizin kur ve enflasyon dengesizliği sebebiyle maruz kaldığı refah kaybını en kısa sürede telafi etmektir.

Uyguladığımız programın önceliği enflasyonu düşürmektir. Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de enflasyon tüm kötülüklerin anası konumundadır.

Deprem bölgelerindeki inşa faaliyetlerinin büyük oranda biteceği yaz aylarından itibaren ülkemizde bir sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz.

FAİZ

Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025 bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu, bizim olmazsa olmazımız.

Para politikasının yanı sıra uhdemizdeki diğer araçları da devreye alarak inşallah enflasyonu olması gereken seviyeye indireceğiz."

Bölgemizde ve dünyada olağanüstü bir gelişme olmazsa 2025 enflasyon hedefini tutturacağımızdan hiç şüphe duymuyoruz.

ASGARİ ÜCRET

Asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıkladık. Birileri çatladı patladı. Kusura bakmayın, çatlasanız da patlasanız da biz adımlarımızı hesaplayarak atacağız.

Yüzde 30 artış, Merkez Bankamızın 2025 yılı enflasyon hedefinden yüksek olmasına rağmen, açık konuşmak gerekirse, bu bizim de -evvelallah- içimize sinen, emekçimizin alın terinin tam karşılığı olan, belki birilerine göre tutarlı değildir ama, rakam ortada ve görünen o ki bu hesap yerine oturuyor.

Bu istihdam, enflasyon ve gelir arasında dengeyi gözeten bir rakamdır. Biliyorsunuz asgari ücret çalışana verilecek maaşın en alt seviyesini ifade eden bir meblağdır.

ELİNİ TUTAN YOK

İşveren daha fazla vermek istiyorsa versin, onların önünü kesen yok. Bizler "Sen niye bu kadar verdin?" demiyoruz. Biz tabanı belirliyoruz. Daha fazla vereceksin, ver. Elini tutan yok, cebine müdahale eden yok.

Gelişmiş ülkelerde saat ücreti şeklinde belirlenen bu rakam Türkiye'de aylık maaş olarak uygulanıyor. Bilhassa büyük şehirlerimizde yaşayan kardeşlerimizin kahir ekseriyeti asgari ücretin üzerinde rakamlara çalışıyor. Şu anda 50.000, 60.000 asgari ücret alan işçiler var. Bunlara müdahale ediyor muyuz? Hayır.

Ayrıca çalışanlarımız yol, yemek vesaire isimler altındaki ödemelerle birlikte fiilen çok daha yüksek bir ücret alıyor.

Buna rağmen biz tüm hesaplarımızı, asgari ücret alan bir kişinin hayatını rahatça idame ettirebilmesini temin edebilecek şekilde yapıyoruz. İstihdamda bir kayıp ve gerileme yaşanmasını da arzu etmiyoruz.

Şayet enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa tabii ki biz de buna kayıtsız kalmaz, gerekli değerlendirmeleri yaparız.

2025'i hedeflerimize uygun şekilde tamamlayarak, son yıllardaki sıkıntılarımızı tarihe gömeceğiz.

Enflasyonu düşürerek milletimizin tamamını rahatlatacak şekilde alım gücünü artırmayı, refah seviyesini, fiyatları stabil tutarak yükseltmek istiyoruz."