Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Zafer Tel, Nemrut Dağı'ndaki çalışmasında bulduğu ters lale türünü, eşinin ismi olan fritillaria Arzuae (Arzu Ters Lalesi) adıyla dünya literatürüne kazandırdı.

Prof. Dr. Ahmet Zafer Tel, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Iğdır ve Adıyaman üniversitelerinin desteğiyle Adıyaman’daki Nemrut Dağı’nda bilimsel araştırma yaptı.

Buradaki çok dar bir alanda çalışma yapan Tel, halk arasında ters lale ve ağlayan gelin olarak bilinen fritillaria bitkisinin bir türünü keşfetti.

Eşinin adını dünya literatürüne kazandırdı - Resim : 1Tel, yapılan araştırmada daha önce keşfedilmediği belirlenen lale türünü, eşinin ismi olan fritillaria Arzuae (Arzu Ters Lalesi) adıyla bilim dünyasına tanıttı.

Lale türüne ilişkin bilimsel makale, Finlandiya'da zooloji ve botanik alanlarında yayın yapan bir kuruluş olan Finnish Zoological and Botanical Publishing Board'da yayımlandı. Ters lale türü, Uluslararası Doğa Koruma Birliğinde (IUCN) tehlike altındaki türlerin bulunduğu kırmızı listede 'kritik' koduyla yer alıyor.

Prof. Dr. Ahmet Zafer Tel, AA muhabirine, keşfedilen türün liliaceae (zambakgiller) familyasına bağlı bir tür olduğunu söyledi.

Türün halk arasında "ağlayan gelin" adıyla bilindiğini ifade eden Tel, şöyle devam etti:

"Ters lale olarak da yaygın bir ismi var. Bu türü biz Adıyaman'daki Nemrut Dağı'nın belli bir bölgesinde tespit ettik. Diğer fritillaria türlerinden farklı olduğuna karar verdikten sonra yayınını yaptık. Soğanlı bir tür, tüm soğanlı türler ekonomik ve tıbbi öneme sahip. Bunun da bu öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Iğdır Üniversitesi ALUM laboratuvarımızda bu türün kimyasal içerikleri, tıbbi ve ekonomik değerleri de araştırmalarımız içerisinde yer almaktadır, yakında onların sonuçlarını da paylaşacağız."

Eşinin adını dünya literatürüne kazandırdı - Resim : 2Dünya üzerinde 162 fritillaria cinsine ait türün olduğunu, bunlardan 53’ünün Türkiye’de yetiştiğini anlatan Tel, şunları kaydetti:

"Bu, azımsanamayacak bir rakam. 53 türün 29 tanesi ülkemize özgü yani endemik. Bu türümüz de çok narin ve nazenin bir tür. Bölgeye özgü, son derece dar bir lokal bölgede yetişiyor ve kesinlikle korunma altına alınması gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığımızın, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüzün yaptığı çalışmalar önemli, oldukça hassas çalışmalar yapıyorlar. Biz bu çalışmalarımızın sonuçlarını onlarla paylaşıyoruz, onlar da gerekli önemi gösteriyorlar. Onları ayrıca takdir etmek istiyorum."

Prof. Dr. Tel, bu endemik bitkinin 163. türünün Türkiye’de bulunmasının ve dünya literatürüne kazandırılmasının önemli olduğuna işaret ederek "Bu çalışmayı destekleyen Iğdır ve Adıyaman üniversitelerinin yöneticilerine teşekkür ediyorum. Bakanlığımız özellikle son 20 yıl içerisinde biyoçeşitlilik çalışmalarına oldukça önem veriyor. Bu, bizi son derece memnun ediyor. Üniversite, bilimsel araştırma projeleri, TÜBİTAK destekleriyle bilim insanları destekleniyor. Biz de böyle projelerle bu türü keşfettik." diye konuştu.

Türe, akademik hayatta en büyük destekçisi olan eşinin adını verdiğini söyleyen Tel, makalenin etimoloji kısmında bu hususu belirttiğini dile getirdi.