HAŞİM KILIÇ / NEFES

Bir yılı aşkın bir süredir Ankara’da görev yapan Fransa Büyükelçisi Isabelle Dumont, diplomat kişiliğinin ötesinde çok yönlülüğü ile dikkat çekiyor.

Profesyonel seviyede çello çalan Dumont, bunun yanı sıra saksafon, flüt, ney, piyano gibi birçok enstrümanı kullanmaya da hâkim. Ayrıca akıcı bir Türkçeye sahip olan Büyükelçi Dumont, ‘Yiğidim Aslanım’, ‘Kâtibim’, ‘Elbette’ gibi Türkçe şarkıları farklı enstrümanlarla çalıyor.

Dumont, çocuk yaşta öğrenmeye başladığı Türkçe diline ve müzik hayatına dair sorularımızı yanıtladı.

Fransa Büyükelçisi'nden 'Yiğidim aslanım' yorumu - Resim : 1

- Özellikle çelloda oldukça başarılı olduğunuzu söyleyebiliriz. Ne zaman öğrendiniz?

Benim enstrümanım çello. Aslında çocukken piyanoyla başladım ama sadece bir ya da iki yıl çaldım. Sonra dokuz yaşındayken çelloya geçtim ve o zamandan beri çello çalıyorum.

- Çello dışında başka çalabildiğiniz enstrümanlar neler?

16 yaşındayken 50 Frank’a bir flüt aldım. Bugün yaklaşık 9 Euro’ya denk geliyor. Flüt çalmayı öğrendim, dersler aldım. Sonra New York’tayken bir klarnet aldım.

Bir arkadaşımın klarnetiyle biraz denedim ama benim için çok zordu. Bu yüzden saksafona geçmek istedim. Daha sonra bir saksafon edindim.

Aslında saksafona geçen yıl Türkiye’de başladım. Birkaç ay sonra, bu yılın Şubat ayında ney öğrenmeye başladım. Şimdi ise bana hediye edilen bir udum var. Artık kesinlikle onu öğrenmem gerekiyor.

Ukrayna’dayken bir bandura edindim ve birkaç ders aldım. Ayrıca bir de gitarım var. Tüm enstrümanlarım burada, Ankara’da.

Fransa Büyükelçisi'nden 'Yiğidim aslanım' yorumu - Resim : 2

PROFESYONEL YOLU SEÇMEDİM

- Hiç profesyonel bir müzisyen olmayı düşündünüz mü?

Uzun zaman önce, 16 ya da 17 yaşlarındayken çok ciddi bir şekilde çello çalışıyordum. Ancak öğretmenim bana, “Profesyonel olmak istersen bu çok zor olacak. Belki keyif alırsın ama iş olarak bu başka bir şey” demişti.

Ayrıca, “Eğer amatör kalırsan ve amatör olarak devam edersen, bundan daha fazla keyif alabilirsin” demişti. Ve gerçekten de öyle oldu. Profesyonel yolu seçmedim. Olabilirdi ama olmadı. Ve bu durumdan çok mutluyum.

Örneğin, saksafonla bir konserde çaldım. Orkestrada gençlerle birlikte saksafon için düzenlenmiş eserler çaldım. Gençlerle birlikte çalmaktan gerçekten keyif aldım. Ve her zaman öğretmenimin 30 yıl önce bana verdiği tavsiyeyi düşünüyorum. O, bana harika bir tavsiye verdi.

NEY DERSLERİ ALIYORUM

- Bu yoğun temponuzda müziğe ne kadar vakit ayırıyorsunuz?

Pazartesiden cumaya kadar çok yoğun olduğum için çalışamıyorum. Genelde hafta sonları da burada olmuyorum. Sürekli seyahat ediyorum.

Bu yüzden enstrüman çalmaya çok vaktim olmuyor. Ama vakit bulursam çello çalıyorum. Daha fazla zamanım olursa saksafon, ney ve son zamanlarda piyano çalıyorum.

Her enstrümandan biraz çalabiliyorum ama benim ana enstrümanım çello. Saksafon dersleri alıyorum. Haftalık olmasa da neredeyse her üç haftada bir ders almam gerekiyor.

Bazen İstanbul’da bazen Ankara’dayım. Ocak ayından bu yana yaklaşık on saat ders aldığımı söyleyebilirim. Ney için ise daha az ders aldım; üç ya da dört ders. Ama öğreneceğim, istiyorum.

MÜZİK GRUBU İLE KONSERLER VERDİK

- Hangi Türkçe şarkıları ya da eserleri çalabiliyorsunuz?

12 yıl önce Türkiye’deydim. Diplomat olarak görev yapıyordum. O dönemde bir grup kurduk. Rüya Taner, Leyla Çolakoğlu, Dinçer Özer ve Bilgehan Erten gibi harika Türk müzisyenlerle çalıştık. O dönemde Türkiye’nin farklı şehirlerinde birçok konser verdik.

Sadece Türk repertuvarını çalıyorduk. Örneğin, "Çökertme"yi çaldığımızı hatırlıyorum. Benim için biraz zordu çünkü bilmiyordum. Notaları yazmak zorunda kaldım.

Birkaç ay önce ise İstanbul’daki başkonsolosluğumuzda Zülfü Livaneli’nin “Yiğidim Aslanım” adlı eserini çaldık. Harikaydı, gerçekten çok sevdim. Ayrıca çok temel bir seviyede de olsa ud çalıyorum. “Üsküdar’a Gider İken” çalmaya çalışıyorum.

TOPLUMU DERİNLEMESİNE TANIYORSUNUZ

- Müziğin hayatınızdaki yeri nedir? Meslek hayatınızda enstrüman çalmanın size kattığı faydalar var mı?

Bu benim için önemli, gerçekten çok önemli. Benim için her şeyin başlangıcı. Aslında bulunduğum tüm ülkelerde her zaman müzik yapıyorum.

Müzisyen arkadaşlarla birlikte çalıyorum. Elbette insanlar sizi müzisyen olarak gördüğünde diplomasi kısmı arka planda kalıyor. Yani, siz bir müzisyensiniz ve birlikte çalıyorsunuz. Ve bu noktada toplumla daha derin bir bağ kurabiliyorsunuz.

Belki daha doğrudan konuşabiliyorsunuz. En azından toplumu biraz daha derinlemesine anlayabiliyorsunuz. Bana hissettirdiği şey bu.

Fransa Büyükelçisi'nden 'Yiğidim aslanım' yorumu - Resim : 3

TÜRKÇE ÖĞRENMEYE ÇOCUKLUKTA BAŞLADIM

- Türkçeyi ne zaman ve nasıl öğrendiniz?

Çocukluğumdan beri biraz öğrenmeye başladım. Babam bana birkaç rakam öğretti. Sekiz yaşlarındayken 20’ye kadar sayabiliyordum. Sonra, 22 yaşındayken Boston’daydım. O zamanlar Fransızca öğretmenliği yapıyordum. Türkçeyi daha ciddi bir şekilde öğrenmeye işte o zaman başladım. Kendi kendime, kitaplarla. Daha sonra birkaç ders aldım.

KOLAY GELSİN DEMEK İSTİYORUM

- En sevdiğiniz Türkçe kelime nedir?

Sesini gerçekten sevdiğim bir kelime var, ‘Elbette.’ Tabii ki sadece ses için. Neden olduğunu bilmiyorum. Belki de Candan Erçetin’in bir şarkısından dolayıdır. Sevdiğim başka bir kelime de "Kolay gelsin." Çünkü Fransızcada böyle bir şey yok.

Yani, Fransızca dilinde ya da kültüründe böyle bir şey bulunmuyor. Aslında bir dili ve kültürü bir arada görüyorum.

Bir yıldır Türkiye’de çalışıyorum ve Fransa’ya gittiğimde kendimi garip hissediyorum. Sokakta birisi çalışıyor. Ona "Kolay gelsin" demek istiyorum. Çünkü artık bunu söylemek doğal geliyor. Ama Fransızcada böyle bir şey olmadığı için söyleyemiyorum.

Belki sırf keyif için, sırf renk kattığı için ve Fransızcadan gelen bir kelime olduğu için üçüncü kelime olarak “Puantiye” diyeceğim. Bu kelimeyi gerçekten çok seviyorum.

İKİ DİLDE ORTAK SESLER

- Türkçe size göre zor bir dil mi?

Bence genel olarak Fransızlar Türkçeyi çok zor bulmuyor. Çünkü Türkçe ve Fransızcada aynı sesler var. Örneğin, "ü" ve "ö" sesleri hem Türkçede hem Fransızcada aynı. Ama çok az dilde böyle sesler var. Bu yüzden Fransızlar için Türkçenin telaffuzu çok zor değil.Tersi ise daha zor olabilir. Türkler için Fransızca zor. Çünkü bizim dilimizde biraz garip sesler var.

RUSÇADAN TÜRKÇEYE TERCÜME

- Türkçe ile ilgili özel bir anınız var mı?

22 yıl önce elçilikte bir staj yaptım. Diplomat olmadan önceydi. Ve o zaman Büyükelçi, rezidansta bir akşam yemeği düzenledi. Birçok kişi geldi.

Onlardan biri sadece Türkçe konuşuyordu. Başka bir dil bilmiyordu. Diğeri ise sadece Rusça konuşuyordu. Büyükelçi benden çeviri yapmamı istedi.

Bütün gece boyunca Rusçadan Türkçeye ve Türkçeden Rusçaya tercüme yaptım. Sonra o kadar yorulmuştum ki... Şimdi tercümanlarla çalışırken onların işinin ne kadar zor olduğunu biliyorum.

- Başka hangi dilleri biliyorsunuz?

Aslında Rusça ve İngilizceyi daha iyi konuşabiliyorum. Biraz Türkçe, biraz Yunanca, biraz Ukraynaca biliyorum. Bu dilleri seviyorum, öğrenmekten keyif alıyorum.

Ama artık benim için biraz zorlaşıyor. Yaşlandıkça daha zor oluyor. Ama devam edeceğim. Son dönemde kendim çalışarak Çince öğrenmeye başladım. Gerçekten çok seviyorum, çünkü çok farklı.