Ramazan ayıyla ilgili şirket içi yazışmaları gündeme gelen ve ardından Zorlu Holding CEO'luğu görevinden istifa ettiği duyurulan Cem Köksal'ın 'inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme' suçlamasıyla gözaltına alınması hukukçuların tepkisini çekti.

Bilindiği üzere olay Köksal ile Vestel Şirketler CEO'su Ergün Güler arasında geçen bir yazışma sosyal medya yansımasıyla gelişmişti.

Buna göre Güler, Ramazan ayının başlaması nedeniyle çalışanlarına bir tebrik mesajı gönderdi. Köksal ise bir e - posta ile Güler'e sert bir yanıt verdi.

"Bizim kurumsal olarak kutlanacak günler listemizde Ramazan yer almıyor" diyen Köksal şöyle devam etti:

"Dini günlerden Şeker ve Kurban bayramları yer alıyor. Bunlar dışındaki dini günleri kurumsal olarak kutlamamız doğru değil.

"Bu grubun 70 yıllık tarihinde de Ramazan ayı kutlaması yer almadı. Şirket olarak dinden bağımsız bir duruşumuz var. (…)

"(…) Buna benzer konuda seni daha önce de uyarmıştım. Lütfen bunu hiç bir şekilde tekrarı olmasın. Bu uyarımı da ciddiye almanı özellikle rica ediyorum."

'BİRİNİ DİNİ İNANCINI DEĞİŞTİRMEYE Mİ ZORLADI?'

Yaşananlara ilişkin olarak kişisel X (eski adıyla Twitter) hesabında yayınladığı mesajında "Zorlu Holding CEO'su Cem Köksal, cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi dini inancını değiştirmeye mi zorlamış oluyor?" diyen avukat Gönenç Gürkaynak, şunları kayda geçirdi:

- "Bir kişiyi kendi dini kanaatlerini açıklamaktan ve yaymaktan cebir ve tehdit ile men mi etmiş?

- Cebir, bir kimse üzerinde fiziksel güç kullanarak onun iradesini tahakküm altına almak demektir.

- Tehdit, meydana gelmesi failin iradesine bağlı olan bir saldırının, belli bir kişiye karşı gelecekte muhtemelen gerçekleşecekmiş gibi gösterilmesidir.

- Ben yaklaşık 30 senelik avukat ve 20 senelik hukuk hocası olarak burada bu suçun unsurlarını göremedim. Ama başka bir şey görebiliyorum:

- Her tartışmaya devletin direkt soruşturmalarla müdahil olduğu ve anında hukuku kendi elindeki bir sopa olarak sallamaya başladığı toplumlarda, Anayasa'nın 26. maddesinde ifadesini bulan 'herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir' hükmünü de Ceza Kanunu'nun bu soruşturmaya dayanak teşkil eden aynı 115. maddesinin getirilme gerekçesinde yer alan 'siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlere sahip olma ve bunları açıklama' hususundaki gerekçenin temellerini de korumaya imkan kalmaz."

'TEMEL SORUNUMUZU BİR KEZ DAHA GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR'

Avukat Hüseyin Ersöz de 'inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme' suçunun oluşması için kişinin 'cebir' veya 'tehdit' kullanmasının şart olduğunu belirterek şunları söyledi:

- "Şirket içi bir e-maile dayandırılan, 'cebir', 'tehdit' veya 'hukuka aykırı davranış içermeyen' aksine nezaket sınırları içinde olan bir yazışma ceza hukukunun konusu olamaz.

- Şirket politikasına vurgu yapan 'şirket içi bir yazışmaya' dayanılarak gözaltı kararı verilmesini ise sadece 'hukuka aykırı' olarak nitelendirmekle yetinemeyiz.

- Özgürlük Hakkı’na orantısız ve keyfi müdahale teşkil eden bu işlem, Hukuk Güvenliği ile ilgili temel sorunumuzu da bir kez daha gözler önüne sermektedir."

'İNANÇLI BİR MÜSLÜMAN OLDUĞUNU KANITLAYAMAZSA TUTUKLANACAK MI?'

CHP Grup Başkanvekili, hukukçu Murat Emir de gözaltı işlemini 'despotik bir uygulama' olarak tanımladı.

"Şirketin kendi içinde kalması gereken bir tartışma söz konusu ve kimin haklı olduğu tarafları ilgilendirir. Ben tüm vatandaşlarımızın Ramazanını kutlarım ama bir başkası kendi şirket iç yazışmasında kutlama yapmayı uygun bulmayabilir" dedikten sonra şöyle devam etti:

- "Şirketimizde 'Ramazanı kutlama geleneği yoktur' demeyi suç saymak ve inanç özgürlüğünü engelledin diye gözaltına almak ise yargının troller tarafından yönlendirildiğinin açık bir kanıtıdır.

- Savcılık şimdi Cem Köksal’ı 4 gün sorguya çekip arkasındaki örgüt bağlantısını mı araştıracak? Cem Köksal inançlı bir Müslüman olduğunu kanıtlayamazsa tutuklanacak mı?"

'SÜRREALİST BİR DÖNEM'

Avukat Dilek Ekmekçi'yse "Hukuk bu ülkede hiç bu kadar sürrealist bir dönem yaşamamıştı" demekle yetindi.

'GÖZALTINA ALINMASI SUÇ'

İstanbul Milletvekili, hukukçu Mustafa Yeneroğlu, Köksal'ın uyarısını kendisinin de çirkin bulduğunu, ancak ortada kesinlikle bir suç olmadığını anlattı.

- "Hatta böyle bir eylem sebebiyle bir insanı gözaltına aldırmak başlı başına bir suç! Her çirkin üsluba ceza hukukunun araçları ile yaklaşacaksak milyonlarca insanın cezaevinde olması gerekir. Böyle bir toplumsal düzende kim güvende ve huzur içinde olabilir Allah aşkına?

- Bir Müslüman olarak bu soruşturmayı da gözaltını da asla kabul etmiyorum.

- İnancını ceza hukuku sopası ile korumaya çalışan bir rejimde yaşamayı hiçbir Müslüman kabul etmemeli hatta böyle bir rejimde Müslümanlığın en temel değer yargılarının tehlikede olduğunu bilmeli!

- Toplum olarak bu kötülüğü göz ardı etmemeliyiz. Bu yapılan çirkinlikler dine de dindarlığa da dinin yaşanabileceği ve örneklik edeceği iklime de açık bir saldırıdır.

- Ramazan ayının da dindarlığın da böyle nobran ve mütehakkim bir korumaya, sözüm ona himaye edilmeye ihtiyacı yoktur. Bu hukuksuzluğa, bu kötülüğe hep birlikte karşı durmalı, dur demeliyiz."