İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın gözaltına alınmasının ardından açıklama yapıyor. Beşiktaş Belediyesi'nin Meclis salonunda konuşan İmamoğlu sözlerine geçen hafta intihar eden iki genç hukukçunun ailesine baş sağlığı dileyerek başladı.

Liyakat vurgusu yapan İmamoğlu mülakat uygulamalarını eleştirdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldırma sözü vermesine rağmen mülakatın hala devam ettiğini söyledi. İmamoğlu mülakatta elenen genç avukat için "Hangi çok zor soruyla başarılı avukatı, o genç kardeşimizi kamuya layık görmediniz?" sorusunu sordu.

İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Acı örneklerle gördüğümüz gibi Türkiye'de hakimlik ve savcılık mesleklerine atama yapılırken son yıllarda liyakat değil de çok ciddi bir tırmanışla siyasal mülahazalar öne çıkıyor. Bu şekilde mesleğe kabul edilen hakim ve savcılardan beklentilerimiz artık çok aşağılara düşmeye başladı. Ülkemiz adına çok üzücü bir durumdur bu. Bu sorun ülkemizin en önemli iki beka sorunundan biridir.

Tam da bu yönüyle biz de ne yazık ki İstanbul'da adil ve tarafsız olmayan bir başsavcılıkla baş başayız. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan beyefendi ve ekibinde bu adaletsizliği yaşamaya devam ediyor.

NEDEN ŞAFAK OPERASYONU YAPIYORSUNUZ?

- Mesela gözaltı tedbiri hukuken ancak tarafların ifadeleri alınamadığında uygulanacağı bir tedbirdir. Sanki bu rutin bir uygulamaymış gibi nerede oldukları belli olan kamu görevlileri ve tabii ki belediye başkanımız Rıza kardeşim şafak operasyonuyla gözaltına alınmıştı. Burada bir şafak operasyonu yapılmasına sebep olan zorunluluk nedir? Bunu niçin yapıyorsunuz?

- Bu zorunluluk hukuktan kaynaklanan bir zorunluluk değilse hangi hangi kaynaktan doğmaktadır. Şehvetle yaptığınız bu uygulamanın amacı nedir?

ERDOĞAN 'SİYASİ MÜSTEŞAR' DEDİ

- Şimdi size bu zorunluluğun kaynağını anlatayım. Seçim mevzuatımıza göre hakimler ve savcılar bir siyasi partiden aday olmak için istifa ederse ve seçimi kazanamadıklarında göreve dönemiyorlar. Yani aday olmak için istifa edersen diyor. Burası o kadar hassas bir yere konuyor ki geri dönemezsiniz diyor.

- Sonra bir bakıyoruz adalet bakan yardımcısı olarak yaklaşık 28 ay görev yapmış olan bu beyefendi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanıyor. Şimdi bakan yardımcılığı atamayla gelinen bir görev denebilir. Başka bir rejimin içindeyiz şu anda. Sayın Cumhurbaşkanı bakanlıkların yeniden yapılmasına ilişkin basın toplantısında bakan yardımcılarının hükümetle gelip hükümetle gideceğini söylüyor.

- Özellikle bakan yardımcılarının siyasi müsteşar görevi yapacağını açıkça belirtiyor. Siyasi müsteşar. Dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanı'nın o zaman yaptığı açıklamaya bakarsan İstanbul'da görev yapan bir dönem adalet bakan yardımcısı olan beyefendi atandığı tarih itibariyle onun ismi bir nevi siyasi müsteşar. Bence o siyasi müsteşarlık görevini terk etmediği gibi içselleştirmiş biridir.

- Bu durumda siyasi göreve aday olan hakim ya da savcı görevine dönemezken yaklaşık 28 ay adalet bakan yardımcısı olan bir müsteşar şu anda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı.

- Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle siyasi müsteşar olan beyefendi görev aldığı bu kentte kendini çok mensup hissettiği bugünün merkezi hükümeti olan partiyi İstanbul'da üç kez seçimde yenerek büyükşehir belediye başkanı olmuş bir kişiyle görüşemeyecek kadar kendini siyasi erke teslim etmiştir. Cumhuriyet'in savcısı olmak bu mudur. Dünyanın neresinde bir belediye başkanı ve savcı görüşemeyecek?

AHMET ÖZER'İN İDDİANAMESİNİ 80 GÜNDÜR YAZMADILAR

30 Ekim gecesi İstanbul Başsavcılığı'nın Ahmet Özer basın bilgilendirmesi aynen şöyle:

- Ahmet Özer terör örgütü liderlerinden biriyle telefonla görüşüyor diyor. Yeni zannettiğimiz bu iddia 10 yıl öncesine ait çıktı. O dönemde AK Parti Milletvekili olan bir kişi terörist dediği kişiyle yemek yediği fotoğraflar ortaya çıktı. Sonra ne oldu bu flaş bilgi çöpe atıldı. Neden çünkü ucu AK Parti'ye dokundu.

- Ahmet hocanın "Selamunaleyküm" dediği kim varsa tutuklandı. Aynı gece bazı gazetelere Esenyırt dosyasında çok şey var diye haber salan savcılar 80 gün geçmesine rağmen bir iddianame yazmış değiller.

- Operasyon öncesinde 10 yıl öncesinin telefon kayıtlarına bakanlar 80 gündür bir iddianameyi yazamıyorlar. Biz yargı tacizi altındayız. Şimdi yeni operasyonlarla şehvetli heyecanlar peşinde bu arkadaşlar.

- Bir iş insanı varmış o insan aslında suç örgütü lideriymiş. CHP'li belediyeler ihale vermiş. Burada bazı istismarlar olabilirmiş. Başsavcılığın sözcülüğünü yapan gazeteler gizli dosyanın detaylarını böyle yazıyor. Dosya bir de gizli. Bize gizli ama malum medyaya açık.

ISPARTA BELEDİYE BAŞKANI'NA AUDİ HEDİYE ETMİŞ

- Ben de pazartesi dedim ki bu firma Meclis'te Yargıtay'da THY'de pek çok üniversitede pek çok AK Parti'li belediyeden de ihale almış. Dedim ki CHP'li belediyelere ve İBB'ye yaptığınız işlemleri bu devlet kurumlarına da yapacak mısınız? Aynı uygulamayı onlara yapmayın sakın evlerini basmayın. Ama işlemleri yapacak mısınız diye sordum yanıt yok.

- Acaba derdiniz sadece İstanbul'la mı sınırlı. İstanbul'dan başka bir yeri gözünüz görmüyor. Mesela bu suç örgütü lideri denen kişinin şirketi AK Parti'li Isparta Belediye Başkanı'na çok lüks kategorisine giren Audi A8 marka bir makam otomobili hibe etmiş. Bakın kiralamamış. Hem de makam arabası. Her gün bin beni hatırla. Hem de bir belediye başkanına.

SAVCILARIN NEDEN DİKKATİNİ ÇEKMİYOR?

- Mesela Isparta Belediye Başkanı'na bunu soracak mısınız? Bu iş insanı neden size milyonlarca aracı hediye etti diye soracak mısınız?

- Sayın savcı beylerin bunlar neden dikkatini çekmiyor. Çok enerjiksiniz. Evlerin kapılarına insanları yollarken, kapıları kırarız derken neden bunlar dikkatinizi çekmiyor da gözleri hep CHP'li belediyelerde, İstanbul'da. Nedeni siyasi müsteşarlıkta gizli.

'ADALETİN KUTSALLIĞINA ZARAR VERİLİYOR'

- Devletin dini adalettir diyen inanca sahip insanlar olarak kendimizi emanet ettiğimiz - bu ülkenin çok saygın hukukçuları var- sesleniyorum. Adaletin kutsallığına zarar veriyor. O yargı mensuplarına diyorum çocuklarınızı bu ülkede tutamazsınız böyle olursa. Gençler gider.

- Koridorlarda konuşulan işler nasıl önlenecek? Bu benim konum değil. Bu tür durumlarda ne yapılması gerekiyorsa yargının güçlü ve kadim kurumları ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak sizlerin görevi. Bu bir babanın, bir vatandaş Ekrem'in, çocukları, ailesi, namusu için yaşayan bir Ekrem İmamoğlu'nun feryadı olarak kabul edin.

DAVAMIN HAKİMİ SÜRÜLDÜ

- Herkes oturduğu kamu makamının hakkını vermek zorunda. Benim yaşadığım davayı anmak bile istemiyorum. Ahmak davası diyelim kahvede gülerler. İstinafta bekletilen Ahmak davası devam ediyor. Siyasi yasak davası. Davamın hakimi usule uygun olmayan şekilde değiştirildi. Sürülen hakim çünkü AK Parti İBB Sözcüsü 'sürdüğümüz' dedi. İtiraf etti. Bana iki yıldan fazla ceza verilmesi için tehdit edildiğini kendi söyledi hakim. İki kere HSK'ya başvurduk dinlemediler.

DAVA NEDEN ERTELENDİ?

- Öte yandan hakkımdaki bir başka dava olan Büyükçekmece'deki davada mahkemelerde davayı bitirme hedefi olarak 409 gün duyuruldu ama hala bitmedi. Bu 2015 yılına ait bir konuyu Beylikdüzü Belediyesi'nden Danıştay'ın soruşturmaya gerek yoktur dediği dava bir önceki İçişleri Bakanı üzerinden açılan davadır. Son olarak 11 Nisan'a ertelendi.

- Merak ediyorum ne olacak neden 11 Nisan? Tam 826'ncı gününe girecek. İki ayrı bilirkişi heyeti hakkımda olumlu rapor verildiği halde neden dava bitirilmiyor.

YA MÜCADELE EDECEĞİZ YA DA HERKES SIRASINI BEKLEYECEK

- Peki böyle devam ederse CHP ne yapacak?

- Bu saatten sonra ne yapacaksak milletçe yapacağız. Bu konu artık sadece CHP'nin sorunu olmaktan çıkmıştır. Bugün sadece bizim belediye başkanımızın sorunu gibi görenler kafasını kuma sokarak görmezden gelemezler. Dokunulmazlığı olan milletvekillerinin de başına gelecek. Ses çıkartmayan iş dünyasının başına gelecek. Bu akıl malınıza göz koyar. İş dünyasının sermayenin ekonominin içinde olan herkese sesleniyorum. Sanatçının sporcunun başına da gelecek. Kendi halinde vatandaşımın dahi başına gelecek.

- Çünkü bu tek kişilik otorite bedene bulaştı mı metastaz etmeden bırakmaz. Ülkemizi çürütmeye çalışan bu siyasi müsteşarlıkla mücadele edeceğiz ya da herkes sırasını bekleyecek.

VERİN CEZAMI MİLLETİ RAHAT BIRAKIN

- Milletin iradesini çaldılar. Onun için hep beraber ayağa kalkma zamanı. Ben buradan meydan okuyorum. İBB ve bana ulaşmak ise hedefiniz. Bahaneler yaratmanıza gerek yok. Siyasi yasak davam orada. Madem hedefiniz benim verin cezamı milleti rahat bırakın. Hodri meydan. Siz istemiyorsunuz ama Ekrem'in kelime anlamı da merttir. Sizi bir kez daha mertliğe davet ediyorum.

- Bizimle sandıkta mücadele verin, bu yollar doğru değil. Ülkeme sesleniyorum: Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz.