İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, finansmana erişim, asgari ücret ve kur politikası ile ilgili yorumda bulundu.

Avdagiç, iş dünyasının gündemindeki konulara dair gazetecilere yaptığı açıklamalarda, "Sanayinin tüm sektörlerinde belirli aralıklarla teknolojik yenilemeler yapmamız şart. Bunu gerçekleştirebilmek için uygun finansman imkanlarına ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

'FİNANSMANA ERİŞİMDE SIKINTILAR VAR'

Türkiye'de Türk lirası kaynağın hala çok pahalı olduğunu belirten Avdagiç, "Reeskont kredilerinin ve Eximbank kredilerinin maliyeti biraz daha avantajlı ama hala çok pahalı. Yabancı kaynaklı, döviz kaynaklı kredilerin kullandırılmasıyla ilgili kısıtlamalar devam ediyor. Dolayısıyla bütün bunlara baktığımız zaman, Türkiye'de ihracatçının finansa ulaşması hala sıkıntılı bir konu" dedi.

Türkiye'nin kredibilitesiyle ilgili sağlanan iyileştirmelerin en azından aynı kalması, mümkünse daha iyi bir noktaya taşınması hedefleri olduğuna değinen Avdagiç, "CDS'lerin azalmasına bağlı olarak hem özel sektörün hem de kamunun döviz bazlı borçlanma maliyetinin düşürülmesiyle ilgili beklentimiz var. Buna bağlı olarak son 1,5 yılda yaşanan kur makasının üretici ve ihracatçı tarafından yönetilebilme noktasına gelmesi için politikaların mutlaka öncelikli olarak gözden geçirilmesinin çok net beklentisi içerisindeyiz." diye konuştu.

'DAHA DÜŞÜK KÂRLA ÜRETİM YAPILIYOR'

Avdagiç, ihracatçının ve üreticilerin finansmana ulaşamamasının bir açmazı bulunduğunu kaydederek, mevcut kur politikası ile rekabetçiliğin gerilediğini bu sebeple daha düşük kârlarla üretim ve ihracat yapıldığını söyledi.

Çağı yakalamanın, bir adım önde olmanın tek yolu olduğunu aktaran Avdagiç, şunları kaydetti:

"Bütün sanayi dallarının teknolojilerini belli dönemlerde yenilememiz gerekiyor. Bunun için uygun şartta finansmana ihtiyaç var. Şu anda böyle bir kaynağa ulaşmak mümkün değil. Bu kaynaklara erişim maliyeti, bilahare yapacağınız yatırımın size sağlayacağı katma değerden daha yüksek olduğu için iş adamları için bir cazibesi, rasyonalitesi yok. Yatırımı tekrar cazip hale getirecek önlemler iş dünyasının önünü açacaktır."

ASGARİ ÜCRET YORUMU

Avdagiç, asgari ücretin yılın ikinci yarısında artırılıp artırılmayacağına ve bölgesel asgari ücret tartışmalarına değinerek, "Asgari ücrete ne sadece 1 Ocak 2025 rakamıyla bakmak lazım, ne de Türkiye'de sloganik düzeyde eşitlikçi, karşılığı, temeli olmayan bir yaklaşımla bakmak lazım. Her iki konuyu da dikkatlice inceleyip, süreci daha yönetilebilir bir noktaya taşımamız lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.

BÖLGESEL ASGARİ ÜCRETTE ISRARCI

İTO olarak bölgesel asgari ücreti gündeme getirdiklerini hatırlatan Avdagiç, şu ifadeleri kullandı:

"Anayasaya aykırıdır, insan haklarına aykırıdır diye eleştiri getirenler oldu, şimdi onları biz izliyoruz. Şu anda onlar bunu gündeme getiriyorlar. Halbuki eğer bu anayasaya, insan haklarına, eşitliğe aykırıysa, o zaman teşviklerde uygulan farklılıklar, 1'inci bölgeden 6'ncı bölgeye kadar farklılıklar aykırı olmuyor mu? Yani ben İstanbullu yatırımcı olarak sıfır teşvik alıyorum, İstanbul'da hiçbir sektörün teşviki yok ama teşvik alan bölgeler var. O zaman bu da İstanbullu yatırımcıya karşı bir eşitsizlik değil mi? Bunu böyle dar kalıplarla, sloganik yaklaşımlarla ele almak asla doğru değil. Türkiye'nin gerçeklerini dikkate almak lazım."

Avdagiç, Türkiye'nin belli bölgelerinde, özellikle geleneksel iş kollarında çalışan, çok yoğun istihdam bulunduğunu ve o istihdamın korunması gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin gelişmekte olan bölgelerindeki bir tekstil yatırımında çalışan 2-3 bin kişi, o şehirdeki sosyal dengeyi, huzuru sağlayan en önemli unsurların başında geliyor. Dolayısıyla İstanbul'da belli bir ücretle çalıştıramadığınız insanlara, orada o ücreti verdiğiniz zaman hem onlar bu ücretle çalışmaya devam edebiliyorlar hem de o şehrin huzuruna, sosyal hayatına olumlu katkı sağlayabiliyorlar. İşletmeler süreçlerini devam ettirebiliyorlar. Buna biraz daha geniş bir spektrumda bakmak lazım diye düşünüyorum" diye konuştu.