İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından İzmir’de başlayan protestolar devam ediyor.
Kararı protesto eden Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Üniversitenin Tınaztepe Ana Yemekhanesi önünde bir araya gelen öğrenciler kampüs dışına "Bu daha başlangıç mücadeleye devam", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz", “Gün gelecek devran dönecek" sloganlarıyla yürüdü.
Kampüs kapısında konuşlanan polis ve çevik kuvvet, öğrencilerin önüne barikat kurarak geçişlerini engelledi. Yürüyüşlerine devam etmek isteyen öğrencilere polis, biber gazı ve gazlı TOMA suyu ile müdahale etti. Müdahalelerin artmasının ardından öğrenciler ve polis arasında arbede yaşandı. Polisin sert müdahalesinde bir öğrenci yaralanırken 10 öğrenci gözaltına alındı.
MÜZAKEREYLE İZİN VERİLDİ
Öğrenciler sert müdahalenin ardından şarkılar söyleyerek oturma eylemine başlarken, CHP YDK üyesi Özkan Tice ve CHP Buca İlçe Başkanı Çağdaş Kaya, yanlarındaki heyetle birlikte öğrencilerin yanına geldi.
CHP heyetinin polisle yaptığı müzakerenin ardından Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencilerinin diğer gruplarla buluşmasına izin verildi. Öğrenciler, polisin oluşturduğu koridordan geçerek kendilerine destek vermek isteyenlerle bir araya geldi.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ'NDE DE PROTESTO DÜZENLENDİ
Ankara'da Hacettepe Üniversitesi öğrencileri Sıhhiye Kampüsü'nde düzenledikleri basın açıklaması ile yaşananlara tepki gösterdi. Grup adına yapılan basın açıklamasında, "Türkiye’nin seçimli demokratik işleyişi ve diğer temel demokratik haklar ölümcül bir tehdit altında" denildi ve şunlar kaydedildi:
* "Demokratik haklarımıza, temel özgürlüklere ve geleceğimize sahip çıkmak için buradayız. Bugün, Türkiye’nin seçimli demokratik işleyişi ve diğer temel demokratik haklar ölümcül bir tehdit altında. Bugün mesele sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik tutuklama girişimleri ve İBB’ye kayyum atanmak istenmesi değildir.
* Söz konusu olan geleceğimiz. Herkesin eşit ve adil bir şekilde yargılandığı, hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu bir ülkede yaşamak temel insan hakkıdır. Ancak bugün, rastgele suçlamalar, keyfi tutuklamalar ve siyasi muhaliflere yönelik baskılar, hukukun değil, keyfiyetin hüküm sürdüğü zorba bir iklim yaratmaktadır. Gazetecilerin tutuklanması, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve muhalif seslerin susturulmaya çalışılmasına artık yeter demek zorundayız.
"TÜRKİYE’Yİ BİR 'UCUZ EMEK CEHENNEMİNE' DÖNÜŞTÜRME PROJESİNİN PARÇALARI"
* Bugün yaşadığımız, seçimle işbaşına gelen yerel yönetimlere yapılan bir müdahaleden öte AKP iktidarının seçimli demokrasiye son verme hamlesidir. Demokratik ilkelere yönelik topyekün bir saldırı söz konusudur. Türkiye, hukukun ve seçimli anayasal işleyişin ortadan kalktığı bir şahıs devletinin yönetimde karanlığa gömülme tehlikesi altındadır.
* Bu süreçte, iktidara yakın küçücük bir azınlık süper zenginler haline gelirken halkın yoksulluğa mahkum edilmesi, emekçilerin haklarının gasp edilmesi ve sendikal mücadelenin engellenmesi, adaletsizliğin boyutlarını daha da derinleştirmektedir. Grevlerin yasaklanması, sendikacıların tutuklanması ve işçilerin hak arama mücadelesinin önüne geçilmesi, Türkiye’yi bir 'ucuz emek cehennemine' dönüştürme projesinin parçalarıdır."