ÖZLEM GÜVEMLİ / NEFES

İstanbul’da CHP’li belediyelere yönelik ilk operasyon Esenyurt’a düzenlendi. CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer evine yapılan şafak baskını ile gözaltına alındıktan sonra “PKK/KCK Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmak” suçlamasıyla 30 Ekim 2024 günü tutuklandı. Yerine kayyum atandı. Özer hakkında Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın da tutuklandığı “ihaleye fesat karıştırma” suçundan yapılan soruşturma kapsamında da 21 Ocak 2025 tarihinde ikinci kez tutuklama kararı verildi. Mayıs ayında ilk kez hakim karşısına çıkacak olan Özer, 6 aydır tutuklu bulunduğu Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden NEFES’in sorularını yanıtladı.

‘DEMİR PARMAKLIKLAR ARKASINDA OLABİLİRİM AMA…’

- İstanbul’da şu an 6 belediye başkanı tutuklu ve 2 belediye kayyum ile yönetiliyor. Tutuklandıktan sonra sürecin bu noktaya geleceğini düşünmüş müydünüz?

- Bir şafak operasyonu ile haksız ve hukuksuz bir biçimde gözaltına alındığımda daha savcılıkta ifade verirken yandaş medya ‘Esenyurt belediyesine kayyum atandı’ diye yazdığında bu siyasi operasyonun amacı belli olmuştu. Bu operasyonun birinci amacı, Esenyurt Belediyesi’ne el koymak, verdiğimiz hizmetleri durdurmaktı. İkinci amacı buradan İBB ile Ekrem İmamoğlu’na yürümek ve en güçlü rakip olarak gördükleri İmamoğlu’nu oyun dışına itmek, adaylığını engellemek. Üçüncü amacı da iktidarın en güçlü alternatifi haline gelen CHP’yi kumpaslarla, yargı oyunları ile karıştırıp yormak ve CHP’nin iktidar yürüyüşünü engellemektir. Ancak hiçbirini başaramadılar. Bugün ben demir parmaklıklar arkasında olabilirim ama yapılan araştırmaların ortaya koyduğu gibi Esenyurt halkının yüzde 81’i benim tutuklanmama itiraz ediyor. Bu pazar seçim olsa yüzde 60’ın üzerinde oyla kazanıyoruz. Bu da tüm gerçeği bütün çıplaklığı ile göz önüne seriyor ve kumpasın tutmadığını gösteriyor.

‘HALK BU İKTİDARI İSTEMİYOR’

İmamoğlu’nun tutuklanması ise halkı uyandırdı, sokaklar doldu, meydanlar taştı ve alanlar bu iktidarı istemediğini en gür sesi ile haykırıyor. Korku duvarları yıkıldı. Cin şişeden çıktı ve artık geri dönüşü yok. Dolayısıyla 19 Mart darbesiyle, bir eski AKP milletvekilinin deyimi ile ‘aslında kendilerine darbe yaptılar.’ Ekonomideki dalgalanma, yurt dışında Türkiye’nin itibarının zedelenmesi de cabası. Dolayısıyla akıllı hareket eden hiçbir iktidar bu kötülüğü ne vatandaşlarına ne de ülkesine reva görür.

‘EKREM BAŞKAN ÇOK VİZYONER’

Burası garip bir ülke. Ben 1,5 milyonluk, o 20 milyonluk bir şehrin belediye başkanlarıyız. Halkın oyları ile seçilmişiz. Bunu içine sindiremeyenler, sandıkta bizimle yarışamayanlar devletin ele geçirdikleri gücünü kötüye kullanarak rakiplerini yargı sopasıyla elemine etmeye çalışıyorlar. Bu dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülecek bir şey değil. Halkın iradesini gasp etmek, seçme ve seçilme hakkını ihlal etmek anayasaya aykırıdır, bu fiilleri ile anayasal suç işliyorlar. Ve halkımız sandıkta bunun cevabını verecektir. Ekrem başkanla ilk kez avukat kabininde karşılaştığımızda, ‘Üzülme başkanım, buradan daha güçlenerek çıkacağız. Sağlığına dikkat et. Biz halkımız daha iyi yaşasın diye buradayız ve halk bizimle beraber’ dedim. O da ‘Elbette buradan hep birlikte güçlü çıkacağız, birlikte büyük hizmetler yapacağız’ dedi. Ekrem Başkan cesur olmasının yanı sıra aynı zamanda vizyoner, kapsayıcı ve ekip çalışmasına çok önem verir. Bugünlerde çok ziyaretçi oluyor. Zamanla burayı bir çalışma alanına çevirerek Cumhurbaşkanlığı kampanyasını hapisten yöneterek dünya demokrasi tarihine geçecek.”

Özel, İmamoğlu ve CHP arkamda kaya gibi durdu

- “İBB’ye yönelik operasyonda başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere birçok belediye başkanı ve yönetici şu an Silivri’de. Hiç görüşme, konuşma fırsatınız oldu mu?”

- Ekrem Başkan ile iki şekilde görüşme imkanı oluyor. Ya koridorda avukata gider gelirken ayaküstü karşılaşıyoruz ya da avukat kabinlerinde yan yana düştüğümüzde. Onun dışında avukatlarımız vasıtasıyla haberleşiyoruz. Geldiği gün kabinden birbirimizi gördük. Tutuklanması beni üzmüştü, ben içerideyken beni ziyaret etmek için Adalet Bakanlığı’ndan defalarca izin istediği halde, başka belediye başkanlarına izin verdikleri halde ona izin vermemişlerdi. Şu işe bakın ki o da buraya geldi. Onu görünce hüzünlendim. Cama elimi koydum, o da elini koydu. Bir çeşit camdan can cana yaptık. Hakkımdaki iddiaların hepsi asılsız. Toplum bu iftiralara inanmadığı gibi başta Genel Başkanımız Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu olmak üzere partim de kaya gibi arkamda durdu.

Barış sürecini destekliyorum

- Siz tutuklandıktan sonra Öcalan ateşkes çağrısı yaptı. Size yöneltilen suçlamalar doğrultusunda bu çağrıyı ve hükümet ile Öcalan arasındaki ilişkileri nasıl yorumluyorsunuz?

- İddia makamı adeta bize düşman ceza hukuku uyguladı. İçi boş, düzmece bir dosya ile beni tutukladılar. Ve üstelik terör örgütü üyeliği suçlamasıyla. Benim Kürt olmam, Kürt sorununu çalışan bir akademisyen olmam ve kimliğimi inkar etmeden CHP’de politika yapmam bazı çevreleri rahatsız etti. O nedenle bir yerlerden düğmeye basıldı ve terörle ilişkili gösterilirse toplumu inandırabileceklerini, CHP’nin içini karıştırabileceklerini sandılar. Ne kadar yanıldıkları ortada. Kimi AKP’lilerin bile bu yapılanları yadırgadığını, onaylamadığını biliyorum. Peki neyle suçlanıyorum? İddianamenin güya en büyük iddiası 2014 yılında, çözüm süreci döneminde İmralı’da, Öcalan’la İmralı heyeti arasındaki bir görüşmede benim iradem dışında çözüm sürecine katkı yapabilecek kişiler arasında adımın geçmesi. Aynı görüşmede önerilen bir başka kişi de şimdiki meclis başkanı Numan Kurtulmuş’tur. Şimdi soruyorum size, barış süreci yürütülüyor, Öcalan’ın mektubu yüzlerce yerli ve yabancı basın mensubu önünde okutuluyor, Devlet Bahçeli, Öcalan için ‘kurucu önderlik’ diyor, konuşmasını çok önemli ve değerli buluyor. İşte böyle bir dönemde İmralı’da iradem dışında ismim geçiyor diye beni örgüt üyesi iddiasıyla hapse atıyorlar. Bu ne yaman çelişki?

‘ŞİDDETİN KİMSEYE YARARI YOK’

Barış süreci ile ilgili düşünceme gelince; tabii ki her zaman barışı destekledim, şimdi de destekliyorum. Türkiye Kürt sorunu nedeniyle çok büyük kayıplar yaşadı. Her iki halk da çok büyük acılar çekti. Büyük acılar yaşandı. Artık yeter… Şiddet ve silahın kimseye bir yararı yok. Aslolan barış ve bir hukuka bağlanmış kardeşliktir. O nedenle bu sürecin bir an önce olumlu bir biçimde nihayete erdirilmesi gerekiyor. Bu şans heba edilmemelidir.”

Silivri günlerimde kitap yazdım

- Silivri Cezaevinde bir gününüz nasıl geçiyor?

- Sağlığım ve moralim iyi. Zamanı ve günü bölerek geçiriyorum. Zira içeride siz zamana hükmetmezseniz zaman size hükmeder. O yüzden okuyorum, yazıyorum, yürüyorum ve TV’den gündemi takip etmeye çalışıyorum. Yaklaşık 6 aydır içerdeyim. Dört ayda iddianamem yazıldı 23 Mayıs saat 10.00’a gün verildi. Yani tek kişi olarak mahkemeye çıkarılmam için bilinçli bir biçimde beni yedi ay içeride tutmuş olacaklar. Bu süreçte bir kitap yazdım, yakında çıkacak. Cezaevi sürecini yazdığım kitap da elimde, yazmaya devam ediyorum.

Ahmet Özer kimdir?

1960’da Van’da doğdu. 1986’de Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünü birincilikle ve bir dönem erken bitirdi, Sosyoloji Bölümünde yan dal yaptı. 1995’te Sosyoloji Doktoru oldu. GAP Projesi’nde uzman sosyolog olarak çalıştı. 1989’da hazırlanan meşhur Kürt Sorunu Raporu’na katkıda bulundu. GAP Belediyeler Birliği’ni kurdu. ABD, Almanya, İtalya, Portekiz, İsrail, Filistin, Kazakistan ve Azerbaycan’da araştırma yaptı, kitaplaştırdı. Toros ve Bahçeşehir Üniversiteleri’nde dersler verdi. 2022-23 arası İBB Başkanı danışmanı olarak görev yaptı. 31 Mart 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı seçildi.