TAHSİN DOĞAN/NEFES
Sakarya zaferine karşın Yunanlıların Anadolu’dan çıkartılamaması yüzünden Meclis’te Mustafa Kemal’e karşı muhalefet arttı.
Buna rağmen başkomutanlık görevi 4 Mayıs 1922’de 3 ay daha uzatıldı ve Yunanlıları Anadolu’dan atacak büyük günün hazırlıkları hızlandı.
26 Ağustos 1922 sabahı Türk ordusu bütün cephe boyunca büyük saldırıya geçti. 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da etrafı sarılan Yunan tümenleri büyük kayıplar vererek panik halinde geri çekilmek zorunda kaldı.
Başkumandan Mustafa Kemal tarafından yönetilen o günkü savaşa “Başkumandan Meydan Muharebesi” adı verildi. Mustafa Kemal, kaçan Yunan birliklerinin yeniden toparlanmasına fırsat vermek istemediği için 1 Eylül’de yayımladığı bildiri ile “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi.
2 Eylül’de Yunanistan Başkomutanı General Trikupis esir alındı. 9 Eylül’de İzmir’e varan birlikler hükümet konağına yeniden Türk bayrağını çektiler.
Başkomutan Mustafa Kemal 10 Eylül’de şehre geldi, halkın sevgi gösterileriyle karşılandı. 18 Eylül’de Bandırma’nın da kurtarılmasıyla Batı Anadolu Yunanlılardan temizlendi.
11 Ekim’de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Doğu Trakya’nın da 15 gün içinde boşaltılması sağlandı.
YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ!
Lozan’da yapılacak barış konferansına Ankara ve İstanbul hükümetlerinin ikisini birden davet edilmesi üzerine TBMM, 1 Kasım’da saltanatı kaldırdı, konferansa sadece TBMM temsilcisi gitti. Padişah Vahdettin 16 Kasım’da İngiltere’ye iltica etti, 17 Kasım’da Malta’ya götürüldü.
Lozan’da 20 Kasım 1922’de başlayan görüşmeler 8 aydan fazla sürdü. Dışişleri Bakanı ve Başmurahhas İsmet Paşa (İnönü), TBMM’den aldığı yetki ile Türkiye’nin bağımsızlık tapusu Lozan Antlaşması’nı 24 Temmuz 1923’te imzaladı. İşgalci müttefikler 6 Ekim 1923’te Türk bayrağını selamlayarak İstanbul’dan ayrıldı. Ankara 13 Ekim’de başkent ilan edildi.
Yeni devletin yönetim biçimi konusunda tartışmalar sürerken Mustafa Kemal, 28 Ekim akşamı İsmet İnönü ve bazı arkadaşlarını Çankaya köşküne çağırdı. Daha önce hazırlık yaptığı cumhuriyetle ilgili maddeleri gündeme getirdi. Durumu “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz” diye açıkladı.
Devlet erkanı ile Malatya ziyareti, 14 Kasım 1937
OY BİRLİĞİ İLE KABUL
29 Ekim 1923’te Anayasa’nın birinci maddesine “Türkiye Devletinin şekli cumhuriyettir” hükmü eklendi. Tasarı oylamaya katılan 158 üyenin oybirliğiyle kabul edildi.
TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal yine 158 oyla Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk büyük bir devrim hareketine girişti. Devrimlerinin büyük bölümünü başardıktan sonra bağımsızlık mücadelesini ve yeni Türkiye’nin kuruluşunu anlatan Nutuk’u yazdı. Bunu 1927’de 6 gün süren hitabetiyle okudu.
Kurtuluştan sonra memleketi baştan başa dolaşarak halka devrimlerin ve yeni Türk Devleti’nin ideolojisini anlattı. 24 Kasım 1934’te Meclis kendisine “ATATÜRK” soyadını verdi. Son yıllarında Hatay’ın anavatana katılışına çalışan Mustafa Kemal’in karaciğer yetersizliği zamanla ağırlaştı; siroz gelişti. Bu nedenle son günlerini hasta ve yatakta geçirdi. 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat dokuzu beş gece Dolmabahçe Sarayı’nda yaşama gözlerini kapadı.
Ergani, Diyarbakır, 15 Kasım 1937
Az zamanda çok büyük işler yaptık
Atatürk, askeri bir dahi ve karizmatik bir lider olmasının yanı sıra aynı zamanda büyük bir devrimciydi. 1924 ile 1938 yılları arasında, insanlarının kurtuluşları ve hayatta kalabilmeleri için yaşamsal öneme sahip olan ve Türkiye’yi “Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak” amacı güden devrimleri hayata geçirdi. Atatürk, yapılan devrimleri, 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde TBMM’de toplam 36 saat 33 dakikada okuduğu Nutuk’ta şu sözlerle anlattı:
“Yurttaşlarım! Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir. Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.
ATATÜRK DEVRİMLERİ
Türk halkı tarafından büyük bir coşku ile karşılanan devrimleri şöyle:
SİYASAL DEVRİMLER
- Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
- Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
- Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Kastamonu’da şapka devrimi
TOPLUMSAL DEVRİMLER
- Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
- Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
- Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
- Soyadı kanununun kabulü (21 Haziran 1934)
- Lakap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
- Uluslararası saat ve takvimin kabulü (1925)
- Hafta sonu tatili kanunu (1924-1935)
- Uluslararası uzunluk ölçülerin kabulü (1931)
Selimiye Camisi, Edirne, 25 Aralık 1930.
HUKUK DEVRİMLERİ
- Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
- Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDAKİ DEVRİMLER
- Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
- Yeni Türk harfleri ve Latin alfabesinin kabulü (1 Kasım 1928)
- Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
- Üniversite öğreniminin düzenlenmesi - öğrenimin laikleştirilmesi (31 Mayıs 1933)
- Güzel sanatlarda yenilikler.
Nazilli Basma Fabrikasını hizmete açışı. Aydın, 9 Ekim 1937
EKONOMİ ALANINDA DEVRİMLER
- Aşâr vergisinin kaldırılması (17 Şubat 1925)
- Çiftçinin özendirilmesi, örnek çiftliklerin kurulması (1925)
- Sanayii Teşvik Kanunu’nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması (8 Haziran 1927)
- I. ve II. Kalkınma Planları’nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması.
Anıtkabir’deki ebedi uykusu 1953’te başladı
Ölümünden sonra Atatürk’ün ilaçlanmış naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi.
Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu kutsal tabut, üç gün milletin ziyaretine bırakıldı; daha sonra 20 Kasım 1938 günü Ankara’ya getirildi.
21 Kasım 1938’de büyük törenle Etnografya Müzesi’nde hazırlanan lahdin üstüne kondu. Cenaze törenine bütün dünya devletleri özel temsilciler gönderdi.
Bu törende Çanakkale’de ve diğer savaşlarda ona karşı savaşmış yabancı generaller özellikle dikkati çekiyordu.
10 Kasım 1953 günü aziz naaşı, Etnografya Müzesi›ndeki geçici kabrinden alınarak büyük bir törenle sonsuz istirahatgahı olan Anıtkabir’e nakledildi ve burada toprağa verildi.