İstanbul’un Şişli ilçesinde yaşayan altı yaşındaki Şirin Elmas Hanilçi 31 Ekim’de kayboldu. Annesi ve babası çocuklarının en son markete gittiğini söylüyordu.

Aradan saatler geçince emniyet güçlerine haber verdiler, bir televizyon programına da katılarak kamuoyundan yardım istediler. Yayına bağlanan izleyiciler Şirin’i yanında bir çocukla bölgede bazı bölgelerde dilenirken gördüklerini anlattı.

İşin aslı kamera görüntülerinin incelenmesiyle ortaya çıktı. Bu kayıtlarda küçük kız Feriköy Mezarlığı’nın yakınlarında bir kağıt toplayıcısıyla görülüyordu.

Görüntüdeki kağıt toplayıcısı kısa sürede yakalandı. Başta olayla ilgisi olmadığını söylese de sonunda cinayeti kabul etti. Şirin’i boğarak öldürüp mezarlıktaki çukura attığını itiraf etti.

Çocuğun cansız bedeni 2 Kasım’da mezarlıkta bulundu.

Altı yaşındaki Şirin'i öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan kağıt toplayıcısı Mustafa Örün hakkında "çocuğa karşı kasten öldürme", "cinsel amaçla çocuğu hürriyetinden yoksun kılma" ve "çocuğun cinsel istismarı" suçlarından dava açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede Şirin'in annesi Yeter Hanilçi ve kardeşleriyle 31 Ekim'de babaannesinin evine gittiği anlatıldı.

Aynı gün saat 15.30 sıralarında küçük kızın annesi, babaannesi ve dedesinin, çocukları da yanlarına alarak fatura ödemek için dışarıya çıktıkları belirtildi. Anne Hanilçi'nin "Sen gelme, halanın kızıyla oyna, ben geleceğim." diyerek Şirin'i yanlarında götürmediği anlatıldı.

İddianamede Şirin'in aile büyükleri gittikten sonra iki kardeşiyle dışarıya çıktığı, bir süre sonra kardeşlerinin eve geldiği ancak onun dönmediği bilgisine yer verildi.

Küçük kızın birlikte dışarıya çıktığı kardeşlerinden Hiranur Hanilçi'nin ifadesinde, evin önünde oyuncaklarla oynayan Şirin'in bir süre sonra gözden kaybolduğunu söylediği aktarılan iddianamede, olayla ilgili kamera görüntülerinin incelendiği vurgulandı.

Kamera kayıtlarına göre Şirin'in olay günü saat 16.35 sıralarında tek başına Avukat Caddesi'nden Ülker Sokak istikametine, oradan da Poyraz 1 Sokağa girmiş. Mustafa Örün de bu sokağın girişinde hurda toplama aracıyla Şirin'in yanına gelmiş, konuşmaya başlamış.

SESİNİ DUYURMASINA EŞARPLA ENGEL OLDU

İddianamede Örün'ün yürüdükleri yol boyunca Şirin'le konuştuğu, çöp konteynerlerinin yanında durup bir yandan kağıt topladığı, saat 16.45 sıralarında Şirin'le Poyraz 1 Sokak ve Hasret Caddesi kesişimine gelip, buradan Feriköy Mezarlığı istikametine doğru ilerlediği kaydedildi.

Sanığın Şirin'i Feriköy Mezarlığı'nın giriş kapısına yakın tenha alandaki iki mezar arasına götürdüğü, burada cinsel istismarda bulunmak üzere önce ağzına eşarp sokup sesini duyurmasına engel olduğu anlatıldı. Çocuğun sanıktan kurtulmak için çaba harcadığı ancak başaramadığı ifade edildi.

Mustafa Örün'ün istismarda bulunduktan sonra delilleri ortadan kaldırmak, suçu gizlemek ve yakalanmamak için Şirin'i öldürmeye karar verdiği, ağzına tıkadığı eşarbı çıkartarak boynuna doladığı ve bu şekilde küçük kızı öldürdüğü tespitine yer verildi.

Sanığın, öldüğünden emin olduktan sonra Şirin'e kıyafetlerini giydirdiği, iki mezar arasına yatırarak üzerini otlarla örttüğü aktarılan iddianame şöyle devam etti:

- "Olayın cereyan ediş şekli dikkate alındığında, sanığın maktul çocukla karşılaştığı ilk andan itibaren cinsel amaçlarla hareket ettiği, kendisini bir şekilde manipüle ederek yanında tuttuğu, uğrak bir yer olmayan mezarlığa götürmeye karar verdiği, maktulle ilerlerken bir yandan kağıt toplamaya devam ederek dikkati çekmemeye çalıştığı anlaşılmıştır."

İddianamede sanık Örün'ün, "bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme" ve "cinsel amaçla çocuğu ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 6 yıldan 21 yıla kadar hapis, "çocuğun cinsel istismarı" suçundan ise 18 yıldan az olmamak şartıyla hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanığın yargılanmasına 9 Ocak'ta başlanacak.