Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasının ardından, 19 gün sonra 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ikinci duruşması sürüyor.

"İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanacak olan Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran ile Narin'in cansız bedeninin bulunduğu dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak bu sabah saatlerinde adliyeye getirildi.

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün 14 saat süren duruşmada, amca Erhan Güran, çoban Ahmet Akgün ve tutuklu R.A'nın tanık olarak dinlenmesinin ardından, müşteki ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatların savunmalarıyla tamamlanmıştı. Duruşmanın bugünkü bölümü ise sanık avukatların savunmasıyla devam edecek. Gün boyu sürecek duruşmada kararın açıklanması bekleniyor.

Öte yandan, dünkü duruşma sırasında amca Hüseyin Güran'ın ağır hakaret içeren ifadeler kullanması nedeniyle Mahkeme Başkanı salonu boşaltarak, duruşmaya ara vermişti.

Mahkeme Başkanı, verdiği aranın ardından Güran ailesi mensuplarını duruşmaya almadı. Güran ailesi mensupları, bugün başlayan duruşmaya izleyici olarak alınmadı.

NARİN'İN KAYBOLDUĞU GÜN NELER OLDU?

Duruşmada savunma yapan tutuklu amca Salim Güran, olay günü sabah erken kalkıp tarlaya gittiğini, ardından merkez Bağlar ilçesinde bulunan ATM'den para çektiğini, iki oğlu ile çay ocağında oturduğunu söyledi.

Daha sonra aynı istikametten Tavşantepe Mahallesi'ne geldiklerini ifade eden Güran, bu sırada araca yakıt da aldıklarını belirtti.

Güran, eve geldiklerini, kahvaltı yaptıktan sonra "yukarı tarla"ya gittiğini anlatarak, şöyle konuştu:

"Ben işlerimi çok iyi takip ediyorum. Tarlada pamuğun kurtlandığı eğer müdahale etmezsem verim alamayacağım söylendi. Daha sonra elektrik arızası nedeniyle elektrikçi trafoya çıktı. Daha sonra tekrar eve geldim. Evde fazla durmadım. Hüseyin amcayı görmeye gidecektim, oğlum benimle gelmek istedi gel dedim. Oradayken Ramazan beni aradı burada şüpheli bir araç var dedi.

Köyü yolundan yukarı çıktım aracın olduğu yere gittim direksiyon eğitime verildigini öğrendim. Daha sonra da tarlaya gittim Ramazan Atasoy oradaydı. Narin’in kaybolduğu zamanda kızım beni aradı. Narin kayıptır dedi. Köye geldiğimde kalabalık sesi vardı. Herkes ağlıyordu. Bağırma sesleri vardı. Komutanı arayarak kardeşimin kızının kayıp olduğunu söyledim.

Komutan ise ekip göndereceğini söyledi. Okulun anahtarını istediler kameraya bakmak için. Kameraya baktıklarında Narin’in patika yoldan geldikten sonra kameranın görüşünden çıktıktan sonra kayboluyor. Daha sonra ise aramalara başladık. Patikadan çıktığı için bağ bahçe her tarafa baktık.

Çünkü başı boş köpeklerde vardı. Her tarafa baktık bulamadık. Köpeklerde arama çalışmalarında kanalın etrafında yer aldı. O gece her tarafa bakıldı bulunamadı. Ertesi gün yine herkes aramalara katıldı.

Nevzat’ı işaret ederek oda bizimle aramalara katıldı. Kayınım bana bu herkesin dolabına başını sokuyor dedi. Dalgıç ekipleri geldi aramalara katıldı. Şüphelendiğimiz her yere baktıktan sonra köye geldik."

ÜFÜRÜKÇÜ İLE İLGİLİ İLK KEZ KONUŞTU

Salim Güran, jandarma ile birlikte üfürükçüye gittiği olaya ilişkin ilk kez konuştu. Güran, şunları söyledi:

"Kolluk kuvvetleri hep aileyi suçluyordu. Arama çalışmalarında köyde yer alan kuyuları da komutana söyledikten sonra baktık. Kolluk demek ki benden şüpheleniyordu. Beni aradılar muhtar bir üfürükçü var dediler. Ben de devlet gelmiş ne üfürükçüsü dedim.

Israr ettiler ettiler. Eski havaalanın oraya üfürükçüye gittik. Yengem Yüksel ve yeğenim Muhammed’i götürdük. Kolluk kuvvetleri de bizimle. Üfürükçü Muhammed’in üzerine okuyor. Muhammed konuşmaya başladı. Üfürükçü bir şey görüp görmediğini sordu. Muahammed, yaşlı bir dede gördüğünü söyledi.

Ona Narin’in yerini sormasını söyledi. Muhammed, gördüğü dedeye ‘Beni Narin’in olduğu yere götür’ dedi. Ben şok oldum. ‘Narin ne yapıyor’ diye sordu üfürükçü. Muhammed, ‘Narin makarna yiyor. Yanında iki kişi var.’ dedi.

Heyecanlandım. Sonra yengemi ve Muhammed köyü bıraktık. Yakın köydeki o taşlı eve gittik. Kapyı kırdılar. Başka bir eve gittik. Metruk binaydı. Sonra Muhammed’i getirmemi istediler götürdüm. Muhammed’e bu ev mi diye sordular. O da evet dedi. Oraya bakıldı ama bir şey yoktu. Sonra ayrıldık. Üfürükçü olayı budur."

MEDYAYI SUÇLADI: 'BU KADAR KÖTÜ OLAMAZ'

Güran, aracında Narin'e ait DNA örneklerinin bulunmasına yönelik suçlamalarına şu sözlerle yanıt verdi:

"Sürekli arama çalışmalarına katılıyordum. Bazın açlıktan başım ağrıyordu. İçim gidiyordu açlıktan. Gözaltına alındıktan sonra bana muhtar Narin’in DNA’sı benim aracımda çıktı dediler. Çıkmasa şaşarım. Beni medyanın önüne attılar. Battaniye meselesi ve petrolde yakıt aldığımı söylediler.

Ceset senin aracında battaniye sarılı dediler. Asla dedim. Komutanım söylediğiniz yanlış dedim. Islak mendil aldığımı söylediler. Ben araçtan inmedim dedim. Daha sonra beni tutukladır. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim. Narin’in cesedi bulunduktan sonra bari bırakın yeğenimin cenazesine gideyim dedim.

Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bir aileyi yok ettiler. Beni niye tutukladılar. Beni tutuklamasalardı Nevzat’ı işaret ederek bu zalim zaten itiraf edecekti. Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Kabullenecek dediler. Kabullenmez dedim. Aracımda DNA çıktı diye sürekli ifade verdi.

Cezaevindeyim çocuklarım ve kardeşlerim görüşüme geliyor. Allah korusun aynı şey çocuklarımın başına gelse kardeşlerimin aracında aynı şey çıkar. Ben gitmediğim yere HTS daraltılmış baz neden gösteriyor.

Bu kadar kötülük neden bana yapılıyor. Bizim akrabaların çoğu tutuklandı. Nevzat’ın birtane ailesi var mı. Yok. Hem kızımı hem ailemizi yok etti. Türkiye’yi parmağında oynatıyor. DEM Parti’sinin yemek aracını kovdum. İhtiyacımız yoktu. Vardı. Ama basını peşine takmıştı. Herkes şov peşindeydi."

"BİR DNA YÜZÜNDEN BAŞIMA NELER GELDİ"

Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Salim Güran, sözlerine şöyle devam etti:

"Narin’den küçük kızım var. Görüşüme geldi. Ben babamın kızıyım dedi. Benim yengem çocukları için ölüyor. Yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Namusumuzu lekelemeyin. Sen vahşimisin. Niye karını ve kızını söylemiyorsun. Sen bizim ailemizi neden söylüyorsun.

Allah bizimledir. Bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşindedir. Bu katilin avukatının eşi Nevzat’ın eşiyle fotoğraf çekiniyor. Belki karısı katildir. Namusumuz gitti, kızımız gitti, bittik artık. Şov yapmayın.

Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum, benim ölümümdür. Yaşlı annemin bağırması ve ağlaması gözümün önünden gitmiyor. Ailem artık perişan. Sosyal medyaya da sesleniyorum. Yeter artık, ailemiz yok oldu. Bir DNA yüzünden başıma ne geldi, yeter artık. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum."

Duruşma, Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın savunmasıyla sürüyor.

CHP'Lİ TANRIKULU: MAHKEME KARARINI YARIN VERECEK

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın ikinci gününde adliyeye gelerek, duruşmayı izleyen CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, mahkemenin kararı yarın vereceğini söyledi.

Narin'in neden ve kim tarafından öldürüldüğü konusunun ortaya çıkmadığına dikkati çeken Tanrıkulu, "Mahkeme, eğer hüküm oluşturmak için yeterli vicdani kanata ulaşmışsa bu savunmalardan sonra yarın hükmünü açıklayacak. Karar bugün muhtemelen verilmeyecek. Kararı mahkeme yarın verecek. Çünkü en az 3-4 saat bir müzakere ortamına ihtiyaçları olacak. O da bugün mesai saatleri içerisinde veya sonrasında bitmez. Muhtemelen yarına kalacak" diye konuştu.

NEVZAT BAHTİYAR: CEZAM NEYSE RAZIYIM

Verilen aranın ardından duruşma, Nevzat Bahtiyar’ın mütalaaya karşı savunmasıyla devam etti. Bahtiyar, Narin’in cenazesini Salim Güran’ın kendisine verdiğini ifade ederek, şunları söyledi:

“Narin’i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum. ‘Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet’ dedi. Bu suçu benim üzerime yüklemeye çalışıyorlar.

Salim’in avukatı bana ‘Papağan’ dedi, ‘Vahşi’ dedi. Terbiyesizlik etti. Ben papağan olsam dağda olurdum. Vahşi de değilim. ‘Ahırın üst kısmından vahşice ahırın içine atmış’ dedi. Arka tarafta yer var. Ben niye yukarıdan atayım? Biri beni görebilir. Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim.

Ama benim ailem cezaevi görüşüme gelene kadar, İl Jandarma’dan Allah razı olsun, ‘Emniyet altına almışız ne görmüşsen’ söyle dediler. Beni bir gün çağırdılar. Orada hepsini izah ettim. Ben orada tek odada kalıyorum. 3 ay sigara içmedim.

Ailem benim yanıma gelene kadar. Ailem geldi, hesabıma para yatırdılar. Odamda ne TV, ne radyo var. Espri olsun diye ‘Patlıcan’ kelimesini avukata dün söyledim, kin olarak bana bunu söyledi.

Ben devletten büyük değilim. Büyük olsaydım burada olmazdım. Beni yakalamazlardı. Es geçerlerdi. Sen konuştuğun kelimeleri bilmiyorsun. Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletten üstün olabilir?"

‘SADECE CANSIZ BEDENİ TAŞIDIM’

Salim Güran’ın kendisini çağırarak Narin’in cansız bedenini verdiğini ifade eden Bahtiyar, “Salim Güran, araba konusunda yalan konuştu. Salim’e ‘Paran varsa kendine al’ dedim. O da gitti aldı. Nasıl olsa anlaştılar. Aldılar. Arabayı verdiği zaman ‘Araba benimdir’ demedi. Para meselesi çıktı, ev meselesi çıktı. Sıva meselesinde ‘Ben görmeden bir şey diyemem. Hakkı 170 bin TL’ dedim. ‘Ama biz arkadaşız, senin için en son 150 bin yaparız.’ ‘Biri 140 bin TL demiş’ dedi. ‘Beni kurtarmıyor’ dedim. Dedim, ‘Veriyorsan ver.’ Sen beni çağırdın, Narin’i bana teslim ettin. İnkar ediyorsun. Ben aldım. Ben götürdüm. Oraya bıraktım. Cezam neyse razıyım. Sadece cansız bedeni taşıdım. Ben inkar edemem. Benim üzerime atıyorlar. Ben kesinlikle kabul etmiyorum. Ben ne gördüysem onu söylerim” diye konuştu.

AVUKATTAN ER RYAN BENZETMESİ

Sanık Nevzat Bahtiyar’ın savunmanın ardından söz alan avukatı Ali Eryılmaz, Er Ryan’ı kurtarmak filmini örnek vererek “Bir araya gelmişler, 'Biz nasıl Enes’i bu işten çıkartıp, kurtarırız' demişler. Ellerinden geleni yapmışlar" dedi.