Nostalji tutkunlarının gözü bu yapımlarda: 2025'te yenisi çekilecek 14 film
2025 yeni bir yıl olsa da sinemada göreceğiniz isimler o kadar da yabancı olmayacak. Çünkü bir zamanlar severek izlediğimiz yapımlar bir kez daha çekiliyor. Yönetmenler bu şekilde geçmişte anlatılan hikayeleri yeniden gözden geçireceklerini söylüyor. Peki bu yıl bizi bekleyen yapımlar hangileri?
Wolf Man (17 Ocak)
Kurt adam miti özünde bir insanın içinde gizlenen canavarı anlatır. Görünüşü 1941’den bu yana epey değişmiş olsa da kavramın taşıdığı ağırlık hala aynı. Özellikle de Avustralyalı yönetmen Leigh Whannell’in Wolf Man’inde durum bu.
Modern dönemin korku ustası Whannell hikayenin temeline iniyor. Christopher Abbott ve Julia Garner’ın genç bir kızın ebeveynlerini oynadığı bu filmde tam da babanın kurt adama dönüşmesinin gerektiği bir zamanda çiftlik evinde mahsur kalıyorlar.
Disney’s Snow White (21 Mart)
Rachel Zegler en heyecan uyandıran genç yetenekler arasında. Ancak oynadığı West Side Story ve The Hunger Games: The Ballad of Songs and Snakes gibi yapımlar pek de istediğini bulamadı.
Yine de Disney’s Snow White’ın senaryosu, Greta Gerwig tarafından yazıldı. Ayrıca filmin yönetmen koltuğuna oturan Marc Webb’in The Amazing Spider-Man’de süper kahraman filmlerinin en heyecan verici romantik çiftlerinden birini bize armağan ettiğini unutmamak gerekiyor.
The Wedding Banquet (18 Nisan)
Listedeki çoğu filmin aksine The Wedding Banquet’in yeniden yapılması, para kazanma arzusundan ziyade dokunaklı bir hikayeyi yeniden anlatma arzusundan kaynaklanıyor. Aslında yönetmen Ang Lee, The Life of Pi ve Brokeback Mountain gibi hit filmleriyle tanınsa da 1993’te çektiği bu ikinci uzun metrajlı filmi çok daha az ilgi görüyor.
Yönetmen Andrew Ahn, Lee’nin çok sık birlikte çalıştığı James Schamus’un yazdığı The Wedding Banquet’in güncellemesiyle bu durumu değiştirmeyi amaçlıyor.
Bowen Yang filmde ailesini keteroseksüel olduğuna inandırmak için lezbiyen arkadaşlarıyla işbirliği yapan gay bir erkeği canlandırıyor.
Lilo & Stitch (23 Mayıs)
Disney yeniden yapımları arasında Lilo & Stitch izleyiciye en çok umut vadeden yapım olarak öne çıkıyor. Öncelikle orijinal filmin yaratıcı gücü Chris Sanders, Stitch’i seslendirmeye geri dönüyor. İkinci olarak da filmi yöneten kişi “Marcel the Shell With Shoes On” filmlerini yapan Dean Fleischer Camp.
Bu arada Lilo & Stitch’in büyük bütçeli bir Disney yeniden yapımı olduğunu not düşelim. Kaçan bir uzaylı Hawaii’ye iner ve burada genç Lilo ve ablası Nani ile arkadaş olur. Bu sırada çılgın bilim insanı Dr. Jumba Jookiba ve Ajan Pleakley ile sosyal hizmet görevlisi Cobra Bubbles’tan kaçar.
How to Train Your Dragon (13 Haziran)
Eğlenceyi tamamen Disney’ye bırakmak istemeyen DreamWorks de elindeki en güçlü kozlardan birini kullandı: How to Train Your Dragon filminin live-action versiyonunu çekti. Bu filmin yönetmeni de orijinal animasyonu yöneten Dean DeBlois.
Ayrıca kadroda Nick Frost ve Peter Serafinowicz gibi ünlü isimler de var. Gerard Butler da Stoick rolüyle geri dönüyor.
Superman (11 Temmuz)
James Gunn’ın yeni Superman filmi DC evreninde eski bazı unsurları korusa da Superman karakterinde kritik bir değişiklik söz konusu. Önceki versiyonlarda Superman daha ciddi ve karamsarken, yeni filmde daha geleneksel, iyimser ve umut verici bir imaj çizecek.
Yeni Superman David Corenswet olacak. Lois Lane’i Rchel Brohansan, Lex Luther’ı ise Nicholas Hoult canlandıracak.
Animal Farm (11 Temmuz)
Gelelim Andy Serkis’in George Orwell’ın ünlü eseri Hayvan Çiftliği’nin animasyon uyarlamasına… Filmin senaryosundan Rupert Wyatt sorumlu olacak.
Filmin oyuncu kadrosu henüz belli değil. Serkis’in birden fazla karakteri seslendirip seslendirmeyeceği de merak konusu.
Animal Farm’ın 1954 ve 1999 yıllarında çekilen versiyonları başarısız olmuştu. Bakalım yeni versiyon bu başarısızlık döngüsünü kırabilecek mi?
The Smurfs Movie (18 Temmuz)
Çocuklar Şirinler’i hala seviyor mu? Peki ya ebeveynler Şirinler’i umursuyor mu? Belçikalı çizgi filmci Peyo tarafından yaratılan bu mavi küçük varlıklar, 1980’lerden beri ekranlarımızı süslüyor. Ancak 2000’lerin başındaki filminden bu yana Şirinler pop kültürünün önemli bir parçası olmayı başaramadı.
Yine de Nickelodeon, Şirinler’in hala çekici olduğunu umarak böyle bir işe girişti. Kadroda Rihanna, Nick Offerman, Natasha Lyonne ve Dan Levy gibi ünlü isimler var. Kimin kimi oynadığı henüz belli değil ama muhtemelen Offerman Şirin Baba’yı, Levy Süslü Şirin’i ve Lyonne ise Somurtkan Şirin’i canlandırıyor olabilir.
The Fantastic Four: First Steps (25 Temmuz)
DC Superman’i öne sürerken Marvel de bu rekabete Fantastik Dörtlü’yle katılmayı planlıyor. Gerçi önceki Fantastik Dörtlü filmleri başarısız olmuş, 2000’lerin ortasında çekilen filmlerle 2015’te çekilen versiyon büyük hayal kırıklığı yaratmıştı.
Bu kez First Steps’te farklı bir yaklaşım benimseniyor: Film 1960’ların alternatif evreninde geçiyor. Fantastik Dörtlü de hem bilim insanı hem de süper kahraman olarak tasvir ediliyor. Kadro da güçlü: Pedro Pascal, Vanessa Kirby, Joseph Quinn ve Ebon Moss-Bachrach başrollerde.
Ancak altı farklı senaristinin olması bir risk unsuru olarak görülüyor. Yine de yönetmen Matt Shakman, WandaVision filmiyle kalitesini kanıtlamıştı.
The Naked Gun (1 Ağustos)
Şimdi sırada yıllarca geliştirme aşamasında kalmış ve defalarca ertelenmiş bir film var: The Naked Gun. Leslie Nielsen’in Frank Drebin rolüyle özdeşleşmesi nedeniyle bu filmin rebootunu çekmek riskli kabul ediliyor.
Yeni filmde Frank Drebin’i Liam Neeson canlandıracak. Kaptan Ed Hocken’i ise Paul Walter Hauser.
Filmin tam olarak reboot mu yoksa devam filmi mi olduğu net değil. Ancak bir rebootsa önceki filmlerde tartışma yaratan trans bireylerle ilgili şakalar ve O.J. Simpson olmayacağı için bunu bir artı olarak haneye kaydetmek mümkün.
The Bride! (26 Eylül)
Bu listedeki en gözü pek yapımlardan biri belki de Maggie Gyllenhaal’ın yönettiği The Bride! filmi olacaktır. Bu film Bride of Frankenstein’in hikayesinin modern bir yorumunu taşıyor.
1930’ların Chicago’sunda geçen hikayede Jessie Buckley öldürüldükten sonra Frankenstein’in gelini oluyor. Frankenstein’i ise Christian Bale oynuyor.
Müzikal unsurlar da içeren film, Bonnie and Clyde’dan da ilham alıyor. Oyuncu kadrosunda daha başka güçlü isimler de var: Penelope Cruz, Peter Sarsgaard ve Annette Bening gibi.
The Running Man (7 Kasım)
Edgar Wright’ın yönettiği bu film, Stephen King’in Richard Bachman mahlasıyla yazdığı romana çok daha sadık bir uyarlama olabilir.
1987’de Arnold Schwarzenegger’in oynadığı versiyon, yüzeysel bir televizyon eleştirisi sunmuştu. Yeni versiyondaysa totaliter rejimlerin halkı nasıl manipüle ettiği daha derin bir şekilde işlenecek. Başrollerde Glen Powell, Katy O’Brien, Josh Brolin ve Colman Domingo var.
Anaconda (Bilinmiyor)
1997’de çıkan kült korku filmi Anaconda herkesin ağzında “çok kötü ama güzel” gibisinden bir tat bırakmıştı. Bunun sebebi de CGI’ın kötü olması ve Jon Coight’un abartılı performansıydı.
Yeni versiyonda komediye daha fazla odaklanılacak gibi görünüyor. Jack Black ve Paul Rudd, Amazon’da kaybolan bir sirkin üyelerini canlandıracak. Filmin yönetmen koltuğunda, Nicolas Cage ve Pedro Pascal’ın oynadığı The Unbearable Weight of Massive Talent’ı yöneten Tom Gormican var.
Frankenstein (Bilinmiyor)
Guillermo del Toro uzun zamandır Frankenstei’in bir uyarlamasını yapmak istiyor. Diğer Frankenstein uyarlamalarının aksine del Toro Mark Shelley’nin orijinal romanına sadık kalacak gibi görünüyor.
Victor Frankenstein’i Oscar Isaac, Canavar’ı Jacob Elordi ve Dr. Pretorius’u Christoph Waltz canlandıracak.
Del Toro’nun kendine özgü gotik-romantik tarzını filme yansıtması bekleniyor.