CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Habertürk TV'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın Suriye'nin başkenti Şam’a giderek Emevi Camii'nde namaz kılmasını değerlendiren Özel, şunları söyledi:

* "İçinde dünya kadar selefi unsurların olduğu HTŞ'nin yakıp yıkmayacaklarını, Lazkiye'ye gidip, katliam yapmayacaklarını kim garanti edebilir? Bunu ancak Esad'la temas sağlanabilirse uluslararası güvenceler sağlanırdı. TSK bu noktada üstüne düşeni yapabilirdi. O gün olmayacağını birimiz garanti edebilir miydik? Cihatçılar haldır huldur gidiyor. Erdoğan 'hiç istediğimiz gibi gitmiyor' diyor.

"DEDİM Kİ 'ESAD'A ÇAĞRIMDIR, ERDOĞAN'LA TEMAS KURULMALI'"

* Şimdi hepimiz açısından korkulanların olmadığı konuya elverince. Benden bir gün önce adam diyecek ki 'Her an Şam düşebilir, keşke Esad bizle konuşsaydı' diyecek, buna kimse bir şey demeyecek! Ben dedim ki 'Esad'a çağrımdır, Erdoğan'la temas kurulmalı' diyorum. Ben Erdoğan'la yaptığım görüşmede de KKTC Cumhurbaşkanı, sayın Aliyev'le yaptığım telefon görüşmesinde bir yerinde şunu söylerim 'CHP şu anda ana muhalefet son seçimin galip, Türkiye'nin birinci partisi; ama yurt dışına gittiğinde Türkiye'nin partisi' derim.

"GEÇEN 13 YIL BOYUNCA HER ŞEY ONU HAKSIZ ÇIKARDI"

* Biz dış politikaya böyle bakarken, Türkiye'nin çıkarlarını korumak için elimize düşen ne varsa yaparken, böyle meselede dönüp de 'partisinin içindeki karışıklıklar' diyorsa nezaketsizlik yapıyorsa, Erdoğan buna tenezzül ediyorsa hakikaten işi zor demektir. Erdoğan'ın bir gün önce ettiği lafı açıp da okuyunca kimsenin savunacak hali yok. Şimdi Erdoğan başardı etti deniyor. 13 yıl önce söylediği sözü sanki bugün onu haklı çıkarmış. Geçen 13 yıl boyunca her şey onu haksız çıkardı. 13 yıl boyunca, daha doğrusu 20 yıl boyunca Suriye'de inanılmaz zigzaglar yaşadı.

"ESAD HER ZAMAN DİKTATÖRDÜ"

* Tatile gitmedim ki yasını tutayım. Benim için Esad her zaman diktatördü. Her zaman Suriye'nin demokratikleşmesini savundum. Esad rejimi 61 yıl artı 12 günde yıkıldı. Cezaevinizde işkence varsa, siz zenginseniz halk yoksulsa, eninde sonunda rejim yıkılır. Esad babasının yaptıklarını da ödedi. Meseleyi Baas rejiminden demokrasiye evriltme noktasında fırsatı yakaladı, Erdoğan gibi çarçur ettiği gibi 13 yıl var. Ben hiçbir zaman Esad'çı olmadım, Esad'a 'Esed' demedim.

"İBRAHİM KALIN DEVLET MEMURU, AK PARTİ'NİN TEMSİLCİSİ DEĞİL"

* İbrahim Kalın bir devlet memuru, AK Parti'nin temsilcisi değil, fiilen bunu sekteye uğratacak işler yapsa da. AK Parti'ye sunum yaptı, kendisine mektup yazdım. 'Ne oluyoruz, bize de gelmelisiniz' dedim. 'Verilecek bir bilgi AK Parti açısından kıymetli, son seçimlerin birinci partisi açısından ne olabilir' dedim. Allah'ı var geldi. 29 Ekim törenlerinde. 'Sayın başkan mektubunuzu aldım, hak veriyorum' dedi.

"ERDOĞAN'IN NAMAZININ KAZASINI YAPMAK MİT BAŞKANI'NA DÜŞMEZ"

* Gününe karar verdik. İbrahim Kalın'a orada da dedim 'Biz Türkiye'nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa orada dururuz' diye. Eleştireceğimiz zaman eleştiririz. Kurumları devletin kurumları sayarız. Bu kurumun başkanı Cumhurbaşkanı olabilir bir parti genel başkanı olabilir, bu da arizidir. O kurumun başında milli ismi vardır. Bize eşit mesafede olması gereken bir kurum olarak görürüm MİT'i. Bugünkü gidişini siyasi şov gibi değerlendirmek istemem. 2012 yılında Erdoğan'ın ağzından 'Çok yakında Emevi camiine gideceğiz' demişti. 12 yıl önce. Bu namaz o namaz değil. Şimdi kılarsa da o namaz değil. O kadar şehit, dünya kadar sığınmacı var. O namaz o günkü namazdı. Erdoğan'ın namazının kazasını yapmak da MİT Başkanı'na düşmez.

"ŞU AN İÇİN COLANI İLE GÖRÜŞMEYİ DÜŞÜNMEM"

* Şu an için Colani ile görüşmeyi düşünmem. Suriye'de demokrasiye doğru adım atılır, gerçek geçiş hükümet kurulursa, tüm kesimleri temsil ediyorsa biz de iletişim kurarız. İçinde dünya kadar cihatçı unsurların olduğu, BM raporlarında işkence yaptığı, insan kaybettiği söylenen bir terör örgütü olan, Türkiye'nin terör örgütleri listesinde olan bir yapı HTŞ. O yapının başındaki kişinin El Nusra'yı, çeşitli örgütleri kurduğu, IŞİD'çi olduğu gerçeği değişmedi. Kravat takmakla bu iş değişmez. Irak'tan, Libya'dan bu meseleyi tasarlayanların aldıkları dersten gereği, bunlara kadınlara karşı olumsuz tutum içinde olmamaları, devlet dairelerine saldırmamaları söylendi.

"SURİYE'NİN DÖNÜLEBİLECEK DURUMA GELMESİ İÇİN ASKERİ İSTİKRARIN SAĞLANMASI LAZIM"

* CHP'nin Suriyeli sığınmacıların mümkün olan en kısa zamanda memleketlerine dönmesiyle ilgili iradesi var. Ama şu gerçeği görmek lazım. Suriye'nin dönülebilecek duruma gelmesi için askeri istikrarın sağlanması lazım. Ardından siyasi istikrarın sağlanması. Ailelerden birer kişi gidip bakacak, 'evim duruyor mu' diye. Öbür türlüsü boş laf. Gidenlere şöyle yanlış yaptılar 'gidersen dönemezsin' dediler, kimse gitmedi. Gidip bakma şansı verilmesi lazım. Türkiye'deki vergi borcu varsa trafik cezası ödemeden salmıyorlar. Adam gidecekse bırakın gitsin. Bir an önce gitmeleri lazım ama bir an önce gidilecek ortamın oluşması lazım.

"SURİYELİ SIĞINMACILAR İÇİN EVE DÖNÜŞ PAKETİ ÖNERMELİYİZ"

* Hükümete önerim; Suriyeli sığınmacılar için eve dönüş paketi önermeliyiz. Şunu çalışmalıyız, gideni ne kalanı ne motive ediyor? Benim siyasi okumalarım şunu gösteriyor çocuğu Türkiye'de doğmuş olanlar, çocuğu olanlar sağlık kaygılarıyla gitmek istemiyor. İkincisi çocuğumun eğitimi ne olacak kaygısı. Bizim Suriye için paket önerimiz olacak. En başta Türkiye'de doğmuş çocuklar için üniversite okumak istediklerinde yabancı öğrenciler arasında öncelik. Türkiye'ye tatil vizesi verilebilir. Özel kimlikle Türkiye'de doğmuş çocuklar için belli indirimlerden, ayrıcalıklardan faydalanabilir. Türkiye'de okusun diyene 'gidin gerekirse yine gelir' diyebilmeliyiz. Suriye'de sağlık problemi olunca çözülmezse 'biz yine bakarız Türkiye'ye gelebilir' demeliyiz. Sınıra yakın hastaneler yapabiliriz.

"KÜRT NİYE KENDİNİ MUTSUZ HİSSEDİYOR?"

* Kürt niye kendini mutsuz hissediyor, niye eşit hissetmiyor? Örneğin memleketim Manisa'da belediye başkanı seçebiliyorsun ama Hakkari'de belediye başkanı, Diyarbakır'da seçemiyorsunuz. Seçtiğin yere kayyum atıyorlar. Temiz kağıdını devlet verdi, belediye başkanını devlet verdi, gizli tanıkla mahkum edildi, gizli tanığın sahte olduğu mahkemede ispatlandı. Esenyurt'ta Ahmet Özer, 10 yıl önceki telefon görüşmesinden sorumlu tutuluyor. AK Parti'nin belediye başkanlarının 10 yıl önceki telefon görüşmeleri esas alınsa FETÖ'cülükten içeri girerler. Yarın seçim olsa iktidarı alsak, bu kanunlar yerinde dursa bir tane belediye başkanı bırakmayız. Türkiye'de Kürtler eşit hissetmiyoruz diyorlarsa o sorunu çözmek hepimizin boynunun borcu. Bütün partilerin davet edilmesi lazım. 'Ben şehit ailelerin gözünün içine bakarım' dedim. Bunu Bahçeli'den sonra söyledim.

"DEVLET BEY APANDİST AMELİYATINI VİKİNGLER GİBİ YAPMAK İSTİYOR"

* Kürtlerin kendisini bu ülkeye tam ait eşit hissettikleri, anayasal eşit yurttaş temelinde kimsenin bayrağa, ülkenin adına itirazı yok. Uygulamada eşitsizlikleri düzeltmek lazım. Hep beraber toplumsal mutabakat yaratmak lazım. 'Abdullah Öcalan gelsin bu kürsüde konuşsun terör bitsin'. Öyle olmuyor işte, toplumsal mutabakat olmadan. Devlet Bey'in de Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP'nin toplumsal mutabakatı araması lazım. Devlet Bey apandist ameliyatını Vikingler gibi yapmak istiyor. Bıçağı sokayım apandisti alayım. Hiçbir hasta kalmaz. Kazasız, belasız hendek olayları olmayacak şekilde çözülmesi lazım. Esas mesele toplumsal mutabakat olsaydı, TBMM'nin gözetiminde olsaydı. Bu noktaya gelemezdik. Meclis gözetiminde, kontrolünde doğru bir süreç yönetilmesi lazım.

CHP'DE KURULTAY İDDİALARI

* Kurultayı delege ister. Bir ara Özlem Gürses '700 imza toplanmış' dedi. Dedim ki '70'de yok 7'de yok'. Ayrı düşen arkadaşları gitgide kapsıyor. İtirazları olan arkadaşlarımız gitgide azalıyor. Ben genel başkanıma milletvekilim için dedikodu demem. Oğuz Kaan Bey'le düşman olamam, yıllarca birlikte çalıştık. Engin Altay her zaman bir usta çırak ilişkisi vardı. Sinop'ta 'çırağım genel başkan oldu' diyen birisiyle ters düşebilir miyim? Belli sayıda arkadaşlarımızın endişeleri vardı o meseleleri de hızla onarıyoruz. Yatılı okulda büyümüş, esnaflık yapan, köyde traktör üstünde toplumun tüm kesiminde iyi ilişki içinde olmuş birisi için birilerini ittirmem mümkün değil.

* Bir toplantının sonunda 'arkadaşlar haksızlık yapılıyor diyorlarsa, kendimizi tam ait hissetmiyor diyorsa, bunu çözmek bana düşer' dedim. Bilmeden hata yapmışımdır. Bu salondaki tüm haklılardan tüm haksızlar adına ben özür diliyorum dedim. Uzun süre alkışlandı. 81 il başkanımızda 'kurultay yok, iktidar beklentisi var' dediği günden beri bu tartışmalar bitti. Ben daha kurultay falan duymuyorum.

"ERDOĞAN ASGARİ ÜCRETE YILDA 3 KEZ ZAM YAPILACAĞINI SÖYLEDİ"

* 31 Mart seçimlerinden önce meydanlarda şunu söyledim. 'Bu bir yerel seçim' dedim. Erdoğan adaylarına değil kendisine güvenerek yerel seçimleri genel seçimler gibi geçsin istedi. Biz de bunun genel seçim olmadığını sordum. Ben bu seçimin sonunda genel seçim talep etmeyeceğim dedim. 'Bu seçim sonucunu gerekçe göstererek erken seçim çağrım olmayacak' demedim. Ama bu ülkede insanların geçim sorunu var. Geçim olmazsa seçim olur dedim. Asgari ücrete yılda 3 kez zam yapılacağını söyledi Erdoğan.

* Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce 'gerekirse 3 güncelleme' dedi. Ama 2024 yılında bir kez bile yapmadı. Emekli maaşı 12 bin 500 lira yapıldı. Oraya da bir şey yapılmadı. Rize'de çay üreticileri kendi hemşehrileri isyan ediyor, fıstık üreticisi, pamuk üreticisi isyan ediyor. Bunlarla ilgili desteklemeleri bütçeye binde 2 koydular. İnsanlar büyük geçim sıkıntısı çekiyor. Ben 'asgari ücrette 30 bunun dışında yokuz' diyoruz. Asgari ücretliye hakkını verse seçim ister mi?

"EN DOĞRU ADAYI BELİRLEME NOKTASINDA, DUYGULARIMIN ZİHNİMİN ÖNÜNE GEÇMESİNE İZİN VERMEYECEĞİM"

* Kendime bir söz verdim. Hatta ilk kez açıklayayım size, genel merkezin odasına kapıdan girdim, özel kalemdeki çalışan arkadaş geldi 'kimsenin endişesi olmasın birlikte devam edeceğiz' dedim. Gülüştük, el sıkıştık. Genel başkanlık odasında yalnız kaldım, karşımda koltuk duruyor. İpek için onların geleceği için kendime söz veriyorum dedim. En doğru adayı belirleme noktasında benim duygularımın zihnimin önüne geçmesine izin vermeyeceğim. Kendim dışında en doğru adayın belirlenmesi için söz verdim. Kızım İpek'e ve çocukların geleceği için söz verdim. AK Parti'nin bir daha seçim kazanması halinde Türkiye'nin ekonomik, siyasi geleceğine olumsuz katkı yapacağını, Atatürk'ün kurduğu partinin 100 yıl sonra bir ihtiyaç değişimi olduğunu, Türkiye'de iktidar değişiminin dünyada için önemli algı olacağına inanıyorum.

"ADAY OLMAK İSTEYEN HERKES ADAY OLABİLİR"

* Kızımın geleceği için söz verdim. Duygularım zihnimin önüne geçmeyecek. Ben partinin gücünü sembolize ederek 'sağ ve sol açığımız var' demiştim. Aday olmak isteyen herkes aday olabilir. Kimin yüreğinden gönlünden geçiyorsa yol açık. Bu kararı tek başıma vermeyeceğim. Bu kararı MYK ile birlikte verirse daha zor hata yapar. PM ile hata yapmaz ama hala hataya açıktır. Elbette son kararı meclis grubu oylar. Gönlümden geçen bütün üyelerimizin de içinde olduğu katılımcı yöntemle olması. Adayımız doğal olarak adaylaşıyorsa ne ala. Birden çok aday varsa. Üyelerin görüşleri alınarak en doğru adayı belirleriz. Gönlümden geçen bir üye var ama o CHP üyesi Özgür Özel'in gönlünden geçerdik. Burada genel başkanı konuk aldınız, CHP üyesi Özgür Özel'i bulursanız sorarsınız.

"HEM EKREM BEY HEM MANSUR BEY TESTLERDEN GEÇTİ"

* Mansur Yavaş'tan da duydum 'partim aday gösterirse' diyor. Hem Ekrem Bey hem Mansur Bey bu testlerden geçtiler. CHP'de en temel ortak duygu şu; 100 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin yeniden CHP'ye ihtiyacı var. Halkçı, toplumun ortak çıkarlarını önceleyen, ekonomik, toplumsal, cinsiyet eşitliğini sağlayacak CHP iktidarına ihtiyaç var. Tüzüğümüzü oybirliği ile geçirdik. 81 ilde 973 ilçede CHP'de hangi soruna ne öneriyor ve siz ne diyorsunuz diye çalışıyoruz. Kadını gören, çevreyi gören, çağı yakalayan, kalkınma hedefinin net anlatıldığı, İstanbul Sözleşmesi'ne tavrını net koyan, yüksek hedeflere bu toplumu CHP nasıl taşıyacak? Kalkınma hedefleri, kadın erkek eşitliği, toplumsal şiddete ne söylenildiği program çalışması içindeyiz. Türkiye'nin önünde hükümet programımızı koyacağız.

"CHP'DE EN DOĞRU ADAY KİMSE O ADAY OLACAK"

* CHP'de en doğru aday kimse o aday olacak. CHP'nin genel başkanı temel karar verici noktadadır. 40 yıllık arkadaşlar karşımda düğme iliklemeye başlayınca 'yapmayın arkadaşlar' diyorum. Atatürk'ün koltuğunda oturduğu birisine eskisi gibi davranmıyorlar. CHP'de genel başkanlık farklı bir konum. CHP'de seçimi kazanacak aday vardır, bulunur, üzerinde uzlaşılır. O kişi Türkiye'yi parlamenter sisteme taşıyacak, demokrasiye dönüştürecektir. Bu sistem bu haliyle felaket üretiyor. Bu sistem kişinin hatalarına ve etrafının demokrasi üstü güce dönüşmesine sebebiyet veriyor. Dünyanın en fakir ülkeleri başkanlık ve yarı başkanlıkla yönetiliyor.

EKREM İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAK GELİR Mİ?

* Ben yakın yere koymuyorum, böyle bir hatayı yapacaklarını hiç düşünmüyorum. Böyle bir hata yaparlarsa yeniden devleti milletin karşısına dikmiş olurlar. İnsanlar devletini sever, askere gider, gerekirse onun için ölür. Ama karşısında birileri iktidarını sürdürmek için dikte ederse, devletle millet yarışırsa millet kazanır. 31 Mart'ta AA, TRT iktidarın seçim aygıtına dönüştü. Valilerden il başkanı performansı beklendi. Askerlerimiz, uzman çalışmalarımız hiç gitmedikleri yerlerde oy kullandılar. CHP milletin yanındaydı. Millet kazandı. Bir adayın adaylığına engel olurlarsa o adayı çok yakında Cumhurbaşkanı yaparlar.

"BU DÜNYA TARİHİNE GEÇECEK SİİRT ÜÇLEMESİDİR"

* O siyasi yasağın bedelini sandıkta millet ödetir. Tayyip Bey bunu bir yerlerden hatırlamıyor mu? Şu anda Tayyip Bey dünya siyaset tarihine geçecek üçlemeyi yaşatıyor. Siirt'te okuduğu şiirden yasak geldi. Siirt milletvekillerini istifa ettirmemiz üzerine Siirt seçimleri yenilendi. Siirt'in seçtiği belediye başkanına yüzde 63'le Tayyip Bey geçen dönem kayyum atadı. Bu dünya tarihine geçecek Siirt üçlemesidir. Kendisine siyasi yasak gelince milletin destek verdiği sahip çıktığı Tayyip Bey siyasi yasak getirmek istiyorsa bu filmi sondan izlemesi gerekecektir.

* Geçen sefer yaptıkları zamdan sonra emeklileri topladım. 105 miting yaptım. Emekliler el kaldırsın diyordum, koca meydan emeklilerle doluydu. Emekli ve asgari ücretli için şunu söylüyorum. Bir emekli ya da asgari ücreti cebine koyduğu çeyrek altını düşürse yolları arar. Bizim emeklimiz, asgari ücretlimiz her ay 4 çeyrek altını kaybetmişler. Nerede bulacaklar? Seçimde bulacaklar. 30 bin liranın altındaki asgari ücrete itirazımız var."