Liderlik bir görev değil, keşfedilmesi gereken bir sanattır
KADİR Sığınmış’tan DALGALARI YÖNETMEK- Yöneticinin Teknede Liderlik Sanatı. Liderlik sadece bir görev değil, keşfedilmesi gereken bir sanattır. Tıpkı denizcilikte olduğu gibi cesaret, bilgi ve öğrenmeye açık olmayı gerektirir. Fırtınalı denizlerde bir kaptan gibi yol almak zorunda kalan her yönetici, karşısına çıkan engelleri aşmak için sağlam bir rehberlik becerisine ihtiyaç duyar. Bu kitapta, iş dünyasındaki otuz yıllık deneyimimi ve on üç yıllık yelkencilik tutkumla şekillenen liderlik anlayışımı sizinle paylaşmak istedim. Amacım bu zorlu yolculukta sizlere denizcilik metaforlarıyla hem samimi hem de farklı bir bakış açısı sunmak. İş dünyasının dev dalgalarını aşmanın, yön bulmanın, dijital dönüşüm çağında kendiniz ve ekibiniz için doğru adımları atmanın yeni yollarını göstermek. Liderlik ve denizcilik arasındaki paralellikleri fark ederek kişisel ve profesyonel yaşamınıza değer katacak pratik bilgilere ulaşmanıza yardımcı olmak. Engin denizler gibi sürekli değişen iş dünyasında güvenle yol almanızı, dirençli ve vizyoner bir kaptan olmanızı dilerim. 152 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
Mübadil bir ailenin asırlık gerçek öyküsü
NESRİN Uyal Ortan’dan GİRİT’TEN URLA’YA. “Bir gün bizim evdeyken babam, eşim Kemal'e 'Oğlum beni Urla'ya, zeytinliğe götür,' dedi. Annem, 'Mustafa artık zeytinlik yok, sattın ya,' diye cevap verdi. Babam ısrarla, ‘Evet sattım ama zeytinlerimle vedalaşmak istiyorum, siz benim içimi bilmezsiniz, hiçbir zaman da öğrenemeyeceksiniz’ diye ikna etti annemi. Ertesi gün Urla'ya doğru yola çıktık, babamın o çok sevmesine rağmen satmak zorunda kaldığı zeytinliklere ulaştık. Eşim Kemal'e 'Oğlum beni aşağıya indir, sen arabaya dön' dedi. Babam bıraktığımız yerde, zeytin ağacına sarılıp ağlamaya başladı. Gözyaşları yanaklarından süzülüp toprağa, ağacın köklerine damlıyor gibiydi. Hepimiz çok üzülmüştük. Bir süre sonra, Kemal babamı alıp arabaya bindirdi, ardından İzmir'e geri döndük. Zeytinliklerine vedası öyle hüzünlüydü ki bir daha hiçbirimiz babama ağaçlarından bahsetmedik.” Hayatları Girit'te başlayan, Urla'da devam eden; yeni vatanlarına şairlere, ressamlara, yazarlara ilham veren “Gülcemal” gemisi ile gelen mübadil bir ailenin asırlık gerçek öyküsü… İki ülke, iki kültür, vatan aşkı ve zeytin ağaçları ile bezeli bir ömür ve ardında bıraktıkları… Unutulmasın diye… Yenilere… Armağandır. 144 SAYFA.
(A7 KİTAP)
Sanat yapıtına sanatsal bilinçle ve duyarlıkla sızabilmek
BEDRETTİN Cömert’ten ESTETİK. Sanat tarihçisi, tarihçi nitelemesine sığınarak ne çağından ne gününden soyutlayabilir kendini. Biz geçmişin olaylarına ancak çağımızın yaşanmasıyla elde ettiğimiz görüntü perdesi aracılığıyla bakabiliriz. Sanat yapıtına sanatsal bilinçle ve duyarlıkla sızabilmek için kuramsal hazırlık zorunludur. Estetik bilimi büyük ölçüde bu kuram birikimini sunar fakat bununla da yetinilmemelidir. Sanat tarihçisinin, bir sanat yapıtını, estetik biliminin sunduğu araçlarla değerlendirip gerçek tarihsel yerine oturtabilmesi için eleştirel bir tavırla yapıtlara eğilmesi gerekir. Günsel Renda, yazarın sanat tarihi seminerinde yaptığı bu anlatımında farkında olmadan aslında kendini tanımladığını söylüyor. Gerçekten de yazar tam olarak bu öngörüsünde belirttiği yerden eleştirel ve güncel bir perspektifle yazıyor. Böylelikle etkileyici merakı ve yüksek duyarlılığıyla okuru da kendisi gibi cesurca bakmaya davet ediyor. Estetik, 1978’de 38 yaşında yaşamını kaybeden bu düşünce insanının ele aldığı konulara yaklaşımını aydınlatacak bir kılavuz kitap. Aynı zamanda estetik konusuna getirilen temel yaklaşımlarla Aristoteles ve Platon’a dair değerlendirmelerle de nitelikli bir çalışma. Tüm bunların ötesinde bugün estetiğin yerini yeniden düşünmek için bir çağrı. 72 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
Kendi kendinin psikoloğu olma yöntemleri
MERVE Başıbüyük’ten HAYATLA BİR ANLAŞMA- Kendi Kendinin Psikoloğu Olma Rehberi. Hayatın zorlukları bitmeyecekse, hayatla savaşmayı bırakmak ve bir anlaşma yapmak gereklidir. Bu anlaşma hem hayatı olduğu gibi kabul etmeyi, hem de doyasıya yaşamak için eyleme geçmeyi içerir. “Zihnimiz ve bedenimiz, travma ve benzeri yaraları iyileştirebilmek için sağlam bir donanıma sahiptir. İhtiyacımız olan şey, bu donanımın dilini anlayabileceğimiz şekilde bilgilenmektir. Derin bir iç görüye ihtiyacımız var. Ezbere ve hap bilgilerle kendimize yardım edebilmemiz pek mümkün değil. Ancak ‘travma bilgili’ bir perspektif, başka bilgileri tartma yetisini de geliştirir ve bu sayede kaynaklarda ne arayacağınızı çok iyi bilirsiniz.” Klinik Psikolog yazar, problemleri çözebilmemiz için öncelikle ortada bir problemin olduğunu bilmemiz gerektiğini vurguluyor ve bizleri, çoğunlukla farkında olmadığımız, bazen kaçtığımız veya varlığını çoktan unuttuğumuz yaraları nasıl iyileştireceğimizi anlatan bir yolculuğa çıkarıyor. Yetişkinlikte yaşadığımız sorunları ve ilişkilenme biçimlerimizi daha iyi kavrayabilmemiz için farklı ekollerden ve çok aşamalı egzersizlerden faydalanıyor. Okura “kendi kendinin psikoloğu olma” yöntemlerini anlaşılır bir dille ve cömertçe sunan Hayatla Bir Anlaşma, gündelik yaşantılarınızı iyileştirmenize yardımcı olacak değerli bir ilk yardım kitabı. 200 SAYFA.
(LİTERATÜR HAYAT)
Odayı da sokağı da aynı hayranlıkla sevdim
ŞÜKRÜ Erbaş’tan YARASALARIN AVLUSUNDA.Bir gün, Herkesin öldüğü bir eski sokakta, Dönüp gelmeyen bir yankı. Hepsi bu… Tabii ki ölümü çok düşündüm, Tabii ki ölümü anlayarak yaşlandım, İyi ki güzelliğin sonunu önceden bilmedim, İyi ki ayrılığın acısıyla donandı kalbim, Melankoli, bir soğuk pencerenin pervazına, Hayal ipliğiyle dikilmiş sapsarı bir bozkırdı, Melankoli bütün kızlardan kaçan, Taşralı bir mahcubiyetti, Tabii ki eşikleri anladım, Odayı da sokağı da aynı hayranlıkla sevdim, İyi ki can sıkıntısı yazmanın kapılarını açtı, Yalnızlığı sevecek kadar çok kitap okudum iyi ki, Güzel dostlarım oldu ama hep tenha yürüdüm, Ölülerimle konuşacak yaşlara geldim. Ben görsem ne, görmesem ne, Kandil sönecek bir gün, Ama dünyamızda ateş böcekleri, Hep yanacak. 80 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ)
Toplumsal ve siyasal çözülüşlerin trajedisi
GRAHAM Greene’den HAVANA’DAKİ ADAMIMIZ. 6 Ekim 1958'de yayımlanır Graham Greene'in Havana'daki Adamımız romanı; bu tarih, Fidel Castro ve beraberindeki gerillaların 1 Ocak 1959'daki Havana kuşatmasından ve şehri düşürmelerinden bir yıl öncesidir. Devrim öncesi Küba toplumundaki siyasal çalkantılar romanın hem içeriğine hem de biçimine yansır. Greene'in zarif estetik bakışında türlü güzellikleri ve sefaletiyle Havana bir uçtan diğerine ateş almış gibidir; toplumsal doku çözülüyor, şimdiye kadarki siyasal dengeler altüst oluyor, şehir yalnızca Latin Amerika'nın değil, uluslararası güç ilişkilerinin de merkezi noktalarından biri haline geliyordur. Bu altüst oluşun kıyısında köşesinde yer alan, uzun zamandır Havana'da ikamet eden Wormold adlı bir İngiliz tüccar birdenbire kendini İngiliz istihbarat teşkilatının içinde bulur; toplumsal ve siyasal çözülüşlerin trajedisine istihbarat şebekelerinin komedisi eklenir. Kitap gerçek anlamda bir komedi şölenidir: hayali ajanları, olmayan nükleer tesisleri, büyükelçileri, kiralık katilleri, çapraz sorguları, şifreli mesajları, komünistleri, siyasi gecekonduları, hisli fahişeleri, bar müdavimleri ve kalantor tüccarlarıyla Havana… Ve bu açık hava tiyatrosundaki boğucu havayı ferahlatan mucizevi bir iksir: viski… 272 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)